Lucy Dacus – Lost Time İngilizce Şarkı Sözleri & Türkçe Çevirisi

Video Klip

Şarkı Sözleri

The sky is grey, the trees are pink
– Gökyüzü gri, ağaçlar pembe
It’s almost spring and I can’t wait and I can’t think
– Neredeyse bahar ve bekleyemem ve düşünemiyorum
The sidewalk’s paved with petals like a wedding aisle
– Kaldırım, düğün koridoru gibi yapraklarla döşeli.
I wonder how long it would take to walk eight hundred miles
– Sekiz yüz mil yürümenin ne kadar süreceğini merak ediyorum

To say I do, I did, I will, I would
– Yaptığımı söylemek için, yaptım, yapacağım, yapardım
I’m not sorry, not certain, not perfect, not good
– Üzgün değilim, emin değilim, mükemmel değilim, iyi değilim

But I love you, and every day
– Ama seni seviyorum ve her gün
That I knew and didn’t say
– Bildiğim ve söylemediğim
Is lost time
– Kayıp zaman
And I’m knocking down your door
– Ve kapını çalıyorum
‘Cause I’m trying to make up for
– Çünkü telafi etmeye çalışıyorum
Lost time
– Kayıp zaman

Wish you were here
– Keşke burada olsan
Wish I was there
– Keşke orada olsaydım
I wish that we could have a place that we could share
– Keşke paylaşabileceğimiz bir yerimiz olsaydı
Not only stolen moments in abandoned halls
– Terk edilmiş salonlarda sadece çalınan anlar değil
Quiet touch in elevators and bathroom stalls
– Asansörlerde ve banyo tezgahlarında sessiz dokunuş

But I will, I would, I did, I do
– Ama yapacağım, yapardım, yaptım, yaparım
For the thrill, for my health, for myself, for you
– Heyecan için, sağlığım için, kendim için, senin için

‘Cause I love you, and every day
– Çünkü seni seviyorum ve her gün
That I knew and didn’t say
– Bildiğim ve söylemediğim
Is lost time
– Kayıp zaman
Knocking down your door
– Kapını devirmek
‘Cause I’m trying to make up for
– Çünkü telafi etmeye çalışıyorum
Lost time
– Kayıp zaman
Nothing lasts forever but let’s see how far we get
– Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez ama bakalım ne kadar ilerleyeceğiz
So when it comes my time to lose you
– Bu yüzden seni kaybetme zamanım geldiğinde
I’ll have made the most of it
– Bundan en iyi şekilde yararlanacağım

Our formal attire
– Resmi kıyafetlerimiz
On the floor
– Yerde
In a pile
– Bir yığın halinde
In the morning
– Sabahleyin
I will fold it while you get ready for work, I hear you
– Sen işe hazırlanırken katlayacağım, seni duyuyorum
Singing in the shower, it’s the song I showed you years ago
– Duşta şarkı söylemek, sana yıllar önce gösterdiğim şarkı
It’s nice to know you listen to it after all this time
– Bunca zamandan sonra onu dinlediğini bilmek güzel.
I put your clothes on the dresser with your 60 day chip
– Elbiselerini 60 günlük çipinle şifonyerin üzerine koydum.
And your broken gold chain, your unpaid parking ticket
– Ve kırık altın zincirin, ödenmemiş park cezan
I notice everything about you, I can’t help it
– Seninle ilgili her şeyi fark ettim, elimde değil
It’s not a choice, it’s been this way since we met
– Bu bir seçim değil, tanıştığımızdan beri bu şekilde

‘Cause I love you, and every day
– Çünkü seni seviyorum ve her gün
That I knew and didn’t say
– Bildiğim ve söylemediğim
Is a crying shame
– Ağlamak utanç verici mi
It’s a crime
– Bu bir suç
A waste of space
– Yer kaybı
Lost time
– Kayıp zaman


Lucy Dacus

Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler: