adınıanmak (veya anmamak) | * birinden söz etmek (veya etmemek). |
adını bağışlamak | * bir başkasından adınısöylemesini istemek. |
adını bozmak | * andına uymamak, andına aykırıdavranmak. |
adınıkirletmek (veya lekelemek) | * adının kötüye çıkmasına yol açmak. |
adınıkoymak | * karşılığınıveya fiyatınıkararlaştırmak. |
adınıtaşımak | * birinin adıyla anılmak, sahip olduğu adın sorumluluğunu yüklenmişolmak. |
adınıvermek | * birinin adını bildirmek. * biri tarafından salık verildiğini söylemek. |
adıyla sanıyla | * bilinen ün ve niteliğiyle. |
adî | * Sıradan, hiçbir özelliği olmayan. * Aşağılık, bayağı, alçak. |
adî adım | * Adımda uygunluk, beraberlik gerektirmeyen ve grup olarak yapılan bir tür yürüyüş. |
adî defter | * Bir işletmenin veya ticarethanenin yaptığı işlemlerinin muhasebe kayıtlarının geçirildiği ticarî defter. |
adî kesir | * Bayağıkesir. |
adî suçlu | * Basit suçları işleyen kimse. |
adil | * Adaletle işgören, adaletten, haktan ayrılmayan, hakkıyerine getiren, adaletli. * Hakka uygun, haklı. |
adilâne | * Adalete uygun olarak, hakça. |
adîleşme | * Adîleşmek durumu. |
adîleşmek | * Adî bir duruma girmek, bayağılaşmak. |
adîleştirme | * Adîleştirmek işi. |
adîleştirmek | * Adîleşmesine yol açmak. |
adîlik | * Bayağılık, düşüklük, aşağılık. |
adisyon | * (lokanta, otel gibi yerlerde) Hesap. |
adlandırılma | * Adlandırılmak işi. |
adlandırılmak | * Ad vermek işi yapılmak. |
adlandırma | * Adlandırmak işi. |
adlandırmak | * Bir kimseyi veya bir şeyi kullanarak belli etmek, ad vermek, ad koymak, tesmiye etmek. * Ad koyma, ad vermeyi sağlamak, tesmiye etmek. |
adlanma | * Adlanmak işi. |
adlanmak | * Kendisine ad verilmek. * Kötü ün kazanmak. |
adlaşma | * Adlaşmak durumu. |
adlaşmak | * Ad durumuna gelmek. |
adlaştırma | * Adlaştırmak işi. |
adlaştırmak | * Ad durumuna getirmek. |
adlı | * Adı olan. * Ünlü. |
adlıadıyla | * herkesin bilip tanıdığı biçimde. |
adlısanlı | * Ünlü. |
adlî | * Adaletle ilgili. |
adlî makam | * Adalet işlerinin görüldüğü ve sonuca bağlandığı kamuya ait yönetim yeri. |
adlî merci | * Adaletle ilgili sorunların çözümü için başvurulan resmî daireler. |
adlî polis | * Adliye içerisinde güvenliği sağlayıp adlî işlere yardımcı olan kolluk gücü. |
adlî sicil | * Bir kimsenin mahkûmiyetinin olup olmadığının anlaşılması için konulmuşolan kayıt yöntemi. |
adlî tabip | * Adlî tıpta görevli doktor. |
adlî tatil | * Her yıl 20 Temmuz ile 5 Eylül tarihleri arasında, kanunda yazılıdurumların dışında, hiçbir adlî işlemin yapılmadığı süre. |
adlî tıp | * Tı bbın adalete yardım eden kolu; adaletin bu işle uğraşan kuruluşu. |
adlî yıl | * Mahkemelerin bir yıl içindeki çalışma süresi. |
adlî zabıta | * Bir suç sonrasısanığıve suç delillerini adlî yetkililere sunan kolluk kuvveti. |
adliye | * Hukuk ve adalet işlerini gören devlet kuruluşları. * Hukuk ve âdalet işlerinin görüldüğü resmî yapı. |
adliye encümeni | * Adalet komisyonu. |
adliye mahkemesi | * Anayasa mahkemesi, genel mahkemeler, askerî ve idarî mahkemeler dışında kalan ve denetim mahkemesi olan Yargıtay ile hüküm mahkemeleri. |
adliye nezareti | * Osmanlıİmparatorluğunda adliye teşkilâtının bağlı olduğu en üst makam. |
adliye teşkilâtı | * Yargı organlarıve bu organların birbirleriyle olan ilişkilerini, derecelerini, görev ve yetkilerini düzenleyen ve yürüten mekanizmanın bütünü. |
adliye vekâleti | * Adalet bakanlığı. |
Kategoriler