Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 26

ağrıkesen * Ağrıduyusunu ortadan kaldıran, dindiren (ilâç vb.), analjezik.
ağrılarda göz ağrısı, her kişinin öz ağrısı * herkesi en çok ilgilendiren şey kendi derdidir.
ağrılı * Ağrıyan, ağrısı olan.
ağrıma * Ağrımak işi.
* Memeli hayvanlarda görülen ara konakçıkenelerin bulaştırdığı ağrıma asalaklarından ileri gelen hastalık.
ağrıma asalakları * Omurgalılardan alyuvar asalağı olarak yaşayan türlü biçimlerdeki sporlular topluluğu.
ağrımak * (vücudun bir yeri) Ağrılı olmak.
ağrına gitmek * onuruna dokunmak veya gücüne gitmek.
ağrısıtutmak * (gebe kadın için) doğum sancıları başlamak.
* (hasta bir organ) ağrımaya başlamak.
ağrısız * Ağrısı olmayan.
* Ağrıvermeden.
* Dertsiz, tasasız.
ağrısız başına kaş bastı bağlamak * kendine gereksiz yere işçıkarmak.
ağrıtma * Ağrıtmak işi.
ağrıtmak * Ağrımasına yol açmak.
ağsı * Ağgörünüşünde olan, ağgibi örülmüşolan.
ağu * Ağı.
ağulamak * Ağulamak.
ağustos * Yılın 31 gün süren sekizinci ayı.
ağustos böceği * Eşkanatlılardan, erkeği yazın karnının altındaki özel bir organdan kesik ve sürekli ses çıkaran bir böcek,
orak böceği (Cicada plebeja).
ağustos böcekleri * Genç sürgünlerden öz su emerek tarım ve orman bitkilerine zarar veren birçok türün bulunduğu eş
kanatlılar familyası.
ağyar * Başkaları, yabancılar, eller.
ağza alınmaz (veya ağza alınmayacak) * söylenmesi ayıp, çirkin (söz, küfür).
ağza almamak * anmamak, sözünü etmemek.
ağza düşmek * dedikodu konusu olmak.
ağza koyacak bir şey * yiyecek bir şey.
ağza tat, boğaza feryat * (yiyecek için) miktarıçok az olan.
ağzıaçık * Şaşkın, alık, bön.
* Hayranlıkla, büyülenmişolarak.
ağzıaçık (veya ağzı bir karışaçık) kalmak * çok şaşırmak, şaşakalmak.
ağzıaçık ayran delisi (veya budalası) * yeni gördüğü her şeye şaşkınlıkla bakan, şaşıran.
* saf, bön.
ağzı bir * Söz birliği etmiş.
ağzı bozuk * Sövmeyi alışkanlık edinmişolan, küfürbaz.
ağzı burnu yerinde * oldukça güzel, yakışıklı.
ağzıçirişçanağına dönmek * ağzıkuruyup acılaşmak.
ağzıdili bağlanmak * herhangi bir sebeple konuşamaz olmak.
ağzıdili kurumak * herhangi bir sebeple tükürük az olmak.
ağzıdili tutulmak * beklenmedik bir durum karşısında heyecanlanmak, hayranlık duymak.
ağzıdolu dolu konuşmak * heyecanlısöz söylemek.
ağzı gevşek * Sır saklamaz, sır tutmaz.
ağzıhavada * çevresindekilerden habersiz, alık, şaşkın.
ağzıkalabalık * Birbirini tutmayan sözler söyleyen, yerli yersiz çok konuşan, boş boğaz.
ağzıkara * Kara haber vermekten hoşlanan, şom ağızlı.
* Bir yerde konuşulanıveya yapılanıduyup görmesi istenilmeyen (kimse).
ağzıkenetli * Sır tutan, sır saklayan (kimse).
ağzıkilitli * Dudakları beyaz (at).
* Sır saklayan.
ağzıkulaklarına varmak * çok sevinmek.
ağzıkulaklarında * çok sevinçli, mutlu.
ağzıkurumak * bir konuyu çok söylemek sebebiyle, ondan bıkmak.
* içecek ihtiyacıduymak.
ağzıkurusun * felâket dileğinde bulunanlara karşıkullanılan bir ilenme.
ağzılâf (veya lâkırdı) yapmak * kolay konuşma yeteneği olmak.
* inandırıcısöz söyleme yeteneği olmak.
ağzı oynamak * bir şeyler yemek.
* konuşmak.
ağzıpek * Sır vermeyen, ketum.
ağzıpis * Sövmeyi huy edinmişolan.
ağzısıkı * Bkz. ağzıpek.

Bir yanıt yazın