Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 34

akça * Oldukça beyaz, beyazca.
akça * Bkz. akçe.
akça armudu * İnce kabuklu, sarı, etli ve sulu bir tür armut.
akça pakça * Beyaz tenli, güzel (kadın).
akça yel * Güneydoğudan esen yel, keşişleme.
akçaağaç * Akçaağaçgillerden süs ağacı olarak da dikilen tahtasıhafif ve sağlam bir ağaç, isfendan (Acer).
akçaağaçgiller * İki çeneklilerden, örneği akçaağaç olan bir bitki familyası.
akçakavak * Akkavak.
akçalı * Paraya bağlı, parayla ilgili, malî.
akçe * Küçük gümüşpara.
* Her tür madenî para.
akçıl * Rengini atmış, ağarmış, içinde ak renk bulunan.
akçıllanma * Akçıllanmak işi.
akçıllanmak * Akçıl duruma gelmek, rengini atmak veya atmışgibi olmak.
akçıllaşma * Akçıllaşmak işi veya durumu.
akçıllaşmak * Akçıl duruma gelmişolmak.
akçıllık * Akçıl olanın durumu.
akçöpleme * Zambakgillerden, yapraklarının uzun, genişolması, çiçeklerinin güzelliği dolayısıyla bahçe çiçekleri arasına
giren zehirli bir bitki cinsi (Veratrum album).
akdarı * Buğdaygillerden, bir yıllık veya daha uzun yaşayabilen otsu bir bitki türü (Panicum miliaceum).
akdedilme * Akdedilmek durumu.
akdedilmek * Akdetmek işi yapılmak.
Akdeniz humması * Malta humması.
Akdeniz mavisi * Parlak ve canlı görünümde mavi rengin bir türü.
akdetme * Akdetmek işi.
akdetmek * (mukavele, muahede, ittifak gibi karşılıklı bağlanma anlamıtaşıyan Arapça sözlerle) Yapmak.
akdiken * Hünnapgillerden, hekimlikte ve boyacılıkta kullanılan bir bitki cinsi, güvem eriği, geyik dikeni (Rhamnus
cathartica).
akdoğan * Kartalgillerden bir doğan türü, aksungur.
akdut * Beyaz renkte olan dut.
akemi * İki elemanlımermer yapıştırıcısı.
akgünlük * Tütsü olarak yakılan bir tür ağaç sakızı.
akhardal * Hekimlikte iç sürdürücü olarak kullanılan hardal türlerinden biri (Sinapis alba).
akı * Herhangi bir kuvvet alanında, belli bir düzlemin belli bir bölümünden geçtiği var sayılan güç çizgileri,
seyelân.
akıak karasıkara * beyaz tenli, kara gözlü, kara saçlı.
akıkarası geçitte belli olur * bir iddiadaki doğruluğun ancak deney veya sınav sonunda belli olacağınıanlatmak için söylenir.
akı bet * (bir işveya durum için) Son, sonuç.
* Sonunda, eninde sonunda.
akı betine uğramak * birinin içinde bulunduğu kötü duruma düşmek.
akıcı * Akma özelliği olan.
* Kolay söylenebilen, okunabilen, anlamca açık (anlatım), selis.
akıcıünsüz * Ciğerlerden gelen havanın, ağız boşluğundaki yarıkapalı bir engele çarpmasıyla oluşan bol sesli ünsüz (r, l,
ğ, y).
akıcılık * Akıcı olma durumu.
* Söz, yazıve anlatımın akıcı olma özelliği, selâset.
akıcılık ölçeği * Bir sıvının belli sıcaklıktaki akıcılığınıölçmekte kullanılan alet.
akıl * Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us.
* Hafıza, bellek.
* Öğüt, salık verilen yol.
* Düşünce, kanı.
akıl akıl, gel çengele takıl * bir sorunun nasıl çözümleneceğini düşünememe durumu.
akıl akıldan üstündür * bir kimsenin aklına gelmeyen bir çare, herhangi birinin aklına gelebilir.
akıl almak * danışmak, görüşalmak.
akıl almamak * inanılacak gibi olmamak, akla uygun gelmemek.
akıl almaz * inanılacak gibi olmayan, inanılmaz.
akıl danışmak * bir konuda birinin görüşünü sormak.
akıl defteri * Hatırlanıp yapılması gereken şeylerin yazıldığıküçük defter, not defteri, muhtıra defteri, ajanda.
akıl dışı * Akla, gerçeğe, uygun olmayan.
* Us dışı, gayriaklî, irrasyonel.
akıl dışıcılık * Akıl dışıdavranma yanlısı görüş, us dışıcılık, irrasyonalizm.
akıl dişi * Yirmi yaşsıralarında altlıüstlü ve sağlısollu, en içeride çıkan azıdişi, yirmi yaşdişi.

Bir yanıt yazın