Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 43

aktavşan * Bir cins iri çöl sıçanı(Jaculus).
aktif * Etkin, canlı, hareketli, çalışkan.
* Etkili, etken.
* Bir ticarethanenin, ortaklığın para ile değerlendirilebilen mal ve haklarının tümü.
* Etken.
aktif fiil * Etken fiil.
aktif metot * Öğrencilerin, kişisel çalışmalarınıve işyapma yeteneklerini geliştirmeyi sağlayan bilimsel yöntem.
aktif rol oynamak * etkili olmak.
aktif taşıma * Bir maddenin hücre zarından enerji harcanarak hücre içine veya dışına taşınması.
aktifleşme * Aktif duruma gelme.
aktifleşmek * Canlı hareketli, etkili olmak, aktif duruma gelmek.
aktifleştirme * Aktifleştirmek işi.
aktifleştirmek * Aktifleşmesini sağlamak, aktif duruma getirmek.
aktiflik * Etkinlik.
aktinit * Aktinyum, toryum, protaktinyum, tulyum, plûtonyum, amerikyum, küryum ve berkelyum radyoaktif
elementlerinin ortak adı.
aktinoloji * Güneş ışınlarının hem insan hem de bütün canlılar üzerinde etkisini inceleyen bilim dalı.
aktinyum * Atom numarası89, atom ağırlığı227 olan, radyoaktif bir element.KısaltmasıAc.
aktinyumlu * Özünde aktinyum bulunduran.
aktivite * Etkinlik.
aktivizm * Etkincilik.
aktör * Erkek oyuncu.
* Olduğundan başka türlü görünen kimse.
aktöre * Ahlâk.
aktörlük * Aktörün görevi, aktörün yaptığı iş.
* Olduğundan başka türlü görünme, kendini başka türlü gösterme.
aktris * Kadın oyuncu.
aktüalite * Güncellik.
* Günün olayıveya konusu.
aktüalitesini kaybetmek * güncelliğini yitirmek.
aktüalizm * Geçmişjeolojik olayların bugünkülere bakarak açıklanabileceğini ileri süren öğreti, edimselcilik.
* Kuvveden fiile geçmişolan hâl (Aristo felsefesi).
aktüel * Güncel, şimdiki.
* Edimsel.
akur * Azgın, kızgın (hayvan).
akustik * Fizik biliminin konusu ses olan kolu, yankı bilimi.
* Kapalı bir yerde seslerin dağılım biçimi, ses dağılımı, yankılanım.
akut * İlerlemiş, şiddetli, acil (hastalık).
akuzatif * Yükleme durumu.
akü * Akümülâtörün kısaltılmışadı.
akümülâtör * Elektrik enerjisini kimyasal enerji olarak depo eden, istenildiğinde bunu elektrik enerjisi olarak veren cihaz,
akımtoplar.
aküpunktür * Vücudun belirli noktalarına genellikle altın iğne batırarak yapılan Çin’de yayılmışolan tedavi.
akva * Kuvvetli, sağlam.
* Bir tür sırmalıve köstekli bıçak.
akvam * Kavimler.
akvarel * Sulu boya resim.
akvaryum * Tatlıveya tuzlu su hayvanlarının, su bitkilerinin yapay bir ortamda beslendiği cam su kabı.
akvaryumcu * Akvaryum işiyle uğraşan kimse.
akvaryumculuk * Akvaryumcunun mesleği.
* Süs balığı beslemeciliği.
akya balığı * Uskumrugillerden, ufak pullu, 10-15 bazen de 50-60 kg gelen bir balık, akbalık (Lichia amia).
akyuvar * Kan ve lenf gibi vücut sıvılarında bulunan çekirdekli, yuvarlak hücre, lökosit.
akzambak * Zambakgillerden, süs bitkisi olarak yetiştirilen, çiçeği dişve yüz şişlerinin tedavisinde kullanılan bir bitki
(Lilium candidum).
Al * Alüminyum’un kısaltması.
al * Aldatma, düzen, tuzak, hile.
al * Kanın rengi, kızıl, kırmızı.
* Bu renkte olan.
* (at donu için) Dorunun açığı, kızıla çalan.
* Yüze sürülen pembe düzgün, allık.
al (veya alın) * işte.
al (veya kanlı) gömlek gizlenemez * gizli tutulmasıelde olmayan şeyler için söylenir.
-al- / -el- * İsimden fiil türeten ek.
-al / -el * İsimden sıfat türeten ek: gen-el, gövel (< gök-el), güz-el (<gözel), doğ-al, öz-el vb.
al basmak * loğusa albastıhastalığına tutulmak.
al bayrak (veya sancak) * Türk bayrağı.

Bir yanıt yazın