Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 47

alay gibi gelmek * inanılacak gibi olmamak.
alay malay * hep birden, birlikte.
alaya almak * alay etmek, eğlenmek.
alaya bozmak * alay niteliği vermek.
alaya çıkmak * askerî bir okulda başarı gösteremeyerek kıtaya gönderilmek.
alaybozan * Bir çeşit fitilli tüfek.
alaycı * Alay etme huyu olan, müstehzi.
* Alay eden, küçümseyen, küçümseyerek eğlenen.
alaycılık * Alay etmeyi huy edinmişolma durumu.
alayında olmak * işi önem vermeyerek yapmak, işi şaka konusu yapmak.
âlâyıvâlâ ile * bütün gösterişi ile.
alâyiş * Gösteriş, göz kamaştırma.
alâyişli * Gösterişli.
alaylı * Erlikten yetişmişsubay.
* Gerekli okul eğitimini görmeden kendini yetiştirmişolan (kimse), mektepli karşıtı.
* Gösterişli, görkemli, debdebeli.
alaylı * Alay edici, küçümseyici, müstehzi.
alaysı * Alaya benzer, ciddî olmayan.
alaz * Alev, yalaz.
alaz alaz * Alev alev.
alaza * Dökülen tohumlarla ertesi yıl kendiliğinden çıkan tahıl, soğan vb.
alazlama * Alazlamak işi.
* Vücutta kızıllık veya kızıl lekeler belirmesi durumu.
alazlamak * Bir şeyin yüzünü alevden geçirmek, aleve tutmak.
* Sızlatmak, yakmak, acıvermek.
alazlanma * Alazlanmak işi.
alazlanmak * Alazlamak işine konu olmak.
* İnsan derisi için, üstünde kızıllık veya kızıl lekeler belirmek.
albasma * Albastı.
albastı * Doğum sırasında temizliğe dikkat edilmemesi yüzünden loğusanın tutulduğu ateşli hastalık, loğusa
humması, albasma.
albatr * Kaymak taşı, su mermeri.
albatros * Fırtına kuşugillerden, 1 m uzunluğunda, Atlantik Okyanusu’nda yaşayan iri bir kuştürü (Diomedea
exulans).
albay * Rütbesi yarbay ile tuğgeneral arasında bulunan ve asıl görevi alay komutanlığı olan üstsubay, miralay.
albaylık * Albay rütbesi veya albayın görevi.
albeni * Alım, çekicilik, cazibe.
albeni vermek * çekiciliğini artırmak, ilgi toplamak, hoşve güzel göstermek.
albenili * Alımlı, çekici, cazibeli.
albenisi olmak * çekiciliği bulunmak.
albinos * Akşın.
albüm * Resim, fotoğraf, pul gibi şeyleri dizip saklamaya yarayan bir tür defter.
* Herhangi bir konu ile ilgili kısa açıklamalar verilerek resimler basılmışolan kitap.
* Bir sanatçının eserlerinin bir bölümünün yer aldığıkaset, uzunçalar, tekerçalar.
albümin * Bitkilerin, hayvanların doku ve sıvılarında bulunan, birleşimi karbon, oksijen, azot, hidrojen ve kükürt
olan, suda eriyen, beyaza yakın renkte, yapışkan madde.
albümin işeme * Birçok hastalıklarda, özellikle böbrek hastalıklarında idrarda albümin bulunmasıdurumu, ak tutma.
albüminli * İçinde albümin bulunan.
alçacık * Çok alçak.
alçacık dağları ben yarattım demek * çok kurumlu olmak, kendini çok beğenmek.
alçak * Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı.
* Aşağı, yüksek olmayan (yer).
* (boy için) Kısa.
* Bile bile en kötü, en ahlâksızca davranışlarda bulunan, aşağılık, soysuz, namert, rezil hain.
alçak basınç * Barometrede 760 mm altında bulunan, kötü havaya işaret olan hava durumu.
alçak gerilim * Düşük voltajlıelektrik hattı.
* Değeri ve gücü az olan elektrik potansiyeli.
alçak gönüllü * (makam, para vb. durumlarda) Aşağı olanlarıkendisiyle eşit tutan veya kendi değerini olduğundan aşağı
gösteren (kimse), mütevazı.
alçak gönüllülük * Alçak gönüllü olma durumu.
alçak kabartma * Heykel sanatında, yüzeyden çıkıntısıaz olan kabartma.
alçak kavuşum * Kavuşumda gezegenin güneşle yer arasında bulunması.
alçak ses * Hafif ses.
* Kalın ses.
alçak yaylak * Devamlı oturma bölgesinde, normal tahıl ziraatıyapılan alanların bitişiğinde genellikle deniz seviyesinden
900-1200 metre yükseklikteki yaylak.
alçakça * Oldukça alçak.
* Alçak, aşağılık kimselere yaraşırcasına.
alçaklaşma * Bayağılaşmak durumu.

Bir yanıt yazın