alp | * Yiğit, kahraman. |
Alp eren | * Derviş. * Mücahit. |
Alp yıldızı | * Dağların çok yüksek yamaçlarında yetişen bir çiçek (Paradisia liliastrum). |
alpaka | * Çifte parmaklılar takımının devegiller sınıfından, Güney Amerika’da yaşayan, uzun tüylü, memeli bir hayvan (Lama glama pacos). * Bu hayvanın yünü veya bu yünden dokunan kumaş. |
alpaks | * Kolayca bükülebilen alüminyum ve silisyum karışımı. |
alpinist | * Dağcı. |
alpinizm | * Dağcılık. |
alplık | * Alp olma durumu, yiğitlik, kahramanlık. |
alşimi | * Elementleri altına çevirmek isteyen bir işalanı, simya. |
alşimist | * Alşimi ile uğraşan kimse, simyacı. |
alt | * Bir şeyin yere bakan yanı, üst karşıtı. * Bir nesnenin tabanı. * Oturulurken uyluk kemiklerinin yere gelen bölümü. * Bir şeyin yere yakın bölümü. * Birkaç şeyin içinden bize göre uzak olanı. * (birkaç şeyden) Yere yakın olan. * Alt kelimesi “… altında” biçiminde kullanıldığında “bir şeyin etkisinde” anlamını verir. * Alt bir isimle tamlama kelime oluşturduğunda a) önceki ismin kavramına etki veya yer anlamıkatar: Ayak altı. b) (sınıflamalarda) ikinci derecede olan. * (kaynatma veya pişirmede) Yanan ocak, ocak alevi. |
alt alta | * Birbirinin altında olarak. |
alt alta üst üste | * birbirleriyle itişir kalkışır durumda. |
alt bölüm | * Yazılarda bölümlerin ayrıldığı parçalardan her biri, ayrım. |
alt cins | * Bir cins içinden ayrılan ikinci derecede bir cins. |
alt çene | * İnsan ve hayvanlarda yiyecekleri çiğnemeye yarayan, oynayabilen çene. |
alt çene oynamak | * yemek, içmek. |
alt damak | * Damaklardan altta olanı. |
alt deri | * Üst derinin altında bulunan ikinci tabaka, hipoderm. * Bazı gövde ve yaprakların üst derilerinin altında bulunan, çoğu kez hücre zarlarıkalınlaşmışözel doku, hipoderm. |
alt diş | * Alt çene üzerinde sıralanmışdişlerin biri. |
alt dudak | * Dudaklardan altta bulunanı. * Böceklerin ağız sisteminde bulunan alt parça. |
alt etmek | * üstünlük sağlamak, yenmek, sırtınıyere getirmek. |
alt familya | * Bir familyanın içinden ayrılan ikinci derecede bir familya. |
alt geçit | * Trafik akımınıkesmemek için bir yolun altından geçirilen yol. |
alt güverte | * Gemilerde güvertelerden altta bulunanı. |
alt hava yuvarı | * Dünyamızıkuşatan atmosferin 10 km kalınlığında olan alt katmanı. |
alt ırk | * Aynıırk içinde yetiştirme amacına ve çevreye bağlıkalınarak değişme uğratılmışve bu yolla ırk içinde özellikle fizyolojik nitelikleri bakımından kalıtsal sapma gösteren hayvan topluluğu. |
alt karşıt | * Konusu ile yüklemi aynı olan, biri tikel olumlu, öbürü tikel olumsuz, karşıkarşıya konmuşiki önermeden her biri: Bazı insanlar bilgindirler” ile “Bazı insanlar bilgin değildirler” gibi. |
alt kat | * Bir yapının veya aracın katlarından altta bulunan bölümü. |
alt kurul | * Belli bir konuyu ele almak amacıyla bir kurul içinden birkaç kişi seçilerek oluşturulan kurul. |
alt olmak | * yenilmek. |
alt sınıf | * Bir sınıf içinden ayrılan ikinci derecedeki sınıf. |
alt şube | * Bir şube içinde kurulan ikinci derecedeki şube. |
alt tabaka | * Tabakalardan altta bulunan. |
alt takım | * Bir takım içinde kurulan ikinci derecedeki takım. |
alt tarafı(veya yanı) | * geriye kalanı. * işin daha sonrası. * değeri, olup olacağı. |
alt tür | * Bir tür içinde ayrılan ikinci derecedeki tür. |
alt üst | * Çok karışık ve dağınık. |
alt üst böreği | * Önce bir yüzü, sonra çevrilerek öbür yüzü kızartılarak pişirilen börek. |
alt üst etmek | * alt yüzünü üst yüzüne getirmek. * çok karışık duruma getirmek, düzenini bozmak. * zarar vermek, yıkmak. * huzursuz etmek, rahatsızlık vermek. |
alt üst olmak | * çok karışık duruma gelmek. * heyecanlanmak, üzülmek, tedirgin olmak, yıkılmak. * rahatsızlanmak. |
alt yanıçıkmaz sokak | * sonu gelmeyen, sonuç alınamayan işler için söylenir. |
alt yapı | * Bir yapı için gerekli olan yol, kanalizasyon, su, elektrik gibi tesisatların hepsi. * Toplumun ekonomik yapısını oluşturan ve insan bilincinden bağımsız olarak biçimlenen üretim ilişkilerinin hepsi, üst yapıkarşıtı. |
alt yazı | * Gazete, dergi gibi yayınlarda çıkan resim ve fotoğraflarıaçıklayan yazı. * Yabancıdildeki bir filmin konuşmalarını çeviri olarak görüntünün altında veren yazı. |
alt yazılama | * Alt yazılmak işi. |
alt yazılamak | * Alt yazılarıhazırlamak ve gerçekleştirmek. |
alt yazılayıcı | * Alt yazılamak işini yapan (kimse). |
alt yazılı | * Alt yazısı bulunan (film, görüntü). |
Altayca | * Altay Türkçesi. * Türk, Moğol, Mançu-Tunguz, Kore ve Japon dillerinin kendisinden türediği varsayılan ana dil. |
Altayist | * Altayistik ile uğraşan kimse. |
Kategoriler