Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 71

anlatımcılık * Bkz. ekspresyonizm.
anlatımlı * Düşünce ve duyguyu güçlü ve canlı bir biçimde anlatan.
anlatış * Anlatmak işi veya biçimi, takrir.
anlatma * Anlatmak işi.
anlatmak * Bir konu üzerinde açıklamada bulunmak, bilgi vermek, izah etmek.
* İnandırmak, belirtmek.
* Söylemek, nakletmek.
anlattırma * Anlattırmak işi.
anlattırmak * Bir konu üzerinde bilgisini ölçmek, açıklama yaptırmak.
anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az * anlayışlıkimseleri en küçük bir söz bile etkiler, oysa anlayışsız kimselere ne söylense yararsızdır.
anlayıp dinlemek * (bir olayla ilgili olarak) iyice anlamak.
anlayış * Anlamak işi veya biçimi, telâkki, zihniyet.
* Anlama yeteneği, feraset, izan, zekâ.
* Hoşgörme, hâlden anlama.
* Ayırıcı bir nitelik olmak bakımından görüş, zihniyet.
anlayışgöstermek * istenilen veya söylenilen bir şeyi hoşgörüyle karşılamak.
anlayışlı * Anlayışı olan, ferasetli, izanlı, zeki.
* Hoşgörülü.
anlayışlılık * Anlayışlı olma durumu.
anlayışsız * Anlayışıkıt olan, kafasız, kavrayışsız, vurdumduymaz, kalın kafalı, izansız, ferasetsiz, gabi.
* Hoşgörüsüz.
anlayışsızlık * Anlayışkıtlığı, kafasızlık, kalın kafalılık, vurdumduymazlık, izansızlık, gabavet.
* Hoşgörüsüzlük.
anlışanlı * Güzel, gösterişli, ünlü.
anlık * Kısa süren, bir an içinde olan.
* Duyu ve iradeden ayrı olarak düşünülen bilme melekesi, anlama gücü; usa vurma, yargılama, müdrike,
entelekt.
anlıkçılık * Duyu ve irade karşısında anlığın üstünlüğünü ileri süren doktrin, zihniye, entelektüalizm.
anma * Birini veya bir şeyi akla getirerek sözünü etme.
* Ölmüş bir insanıhatırlamak için yapılan tören, ihtifal.
anma töreni * Bir kişiyi veya bir olayıhatırlamak için yapılan tören.
anmak * Birini veya bir şeyi akla getirerek sözünü etmek veya onu düşünmek, zikretmek, hatırlamak.
* Bir sözü ağzına almak.
* Bir armağanla gönlünü almak.
* Adlandırmak.
anmalık * Anılmak için verilen şey, hatıra, yadigâr, bergüzar.
anne * Çocuğunu dünyaya getiren kadın.
anne olmak * (kadın) çocuk sahibi olmak.
anneanne * Annenin annesi.
annelik * Anne olma niteliği veya durumu.
annelik etmek * annelik görevini yapmak veya anne gibi ilgi ve yakınlık göstermek.
anofel * Sıtma mikrobunu aşılayan bir tür sivrisinek (Anopheles maculipennis).
anomali * Sapaklık, aykırılık.
anonim * Adısanı bilinmeyen.
* Yaratıcısının adı bilinmeyen (eser).
anonim ortaklık * Sermayesi paylara bölünmüşolan ve her ortağın sorumluluğu sermayedeki payıyla sınırlı bulunan ortaklık,
anonim şirket.
anonim şirket * En az beşkişinin kurduğu, sermayesi hisselere bölünmüşve her ortağın sorumluluğu sermayedeki hissesi
ile sınırlı ortaklık, anonim ortaklık.
anons * Duyuru, duyurma.
anons etmek * sözle veya yazıyla bir durumu, bir haberi halka bildirmek.
anonsör * Bkz. sunucu.
anorak * Başlıklı, su geçirmeyen spor ceket.
anorganik * İnorganik.
anormal * Genel olan örneğe, alışılmışa ve kurala aykırı olan; düzgün olmayan, gayritabiî.
* Dengesi bozuk, deli.
anormalleşme * Anormalleşmek işi.
anormalleşmek * Anormal duruma gelmek.
anormallik * Anormal olma durumu.
anot * Bir elektrolitte elektrik akımının gelip bağlandığıve içeri girdiği uç, artıuç.
ansefal * Kafatası içindeki beyin ve yardımcı organların hepsi.
ansefalit * Beynin irinsiz iltihaplıhastalığı.
ansıma * Bkz. anımsama.
ansımak * Bkz. anımsamak.
ansız * Anlayışsız, akılsız.
* Birdenbire, habersiz.
ansızın * Hiç hatıra gelmedik bir sırada, birdenbire, anî olarak, anîden.
ansiklopedi * Bütün bilim, sanat dallarınıtek veya bir arada belli bir yönteme göre inceleyen eser, bilgilik.
ansiklopedici * Ansiklopedi hazırlayan veya satan (kimse).

Bir yanıt yazın