ansiklopedicilik | * Ansiklopedicinin yaptığı iş. * Değişik alanlardaki bilgileri sistemli bir yöntemle bir araya getirme veya toplama işi. |
ansiklopedik | * Ansiklopedi ile ilgili. * Her konuda biraz bilgi sahibi olan. |
ansiklopedik sözlük | * Alfabetik sıraya göre kelimelerin karşılıklarını geniş bir biçimde veren, özel adlarıda içine alan sözlük türü. |
ant | * Tanrı’yıveya kutsal bilinen bir kişiyi, bir şeyi tanık göstererek bir olayıdoğrulama, yemin. * Kendi kendine söz verme. |
ant içmek (veya etmek) | * bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ant ile söz vermek, yemin etmek. |
ant kardeşi | * Bkz. kan kardeşi. |
ant verdirmek | * bir şeyi yapması için bir kimseye ant içirmek. |
ant vermek | * “Allah aşkına, “çocuklarının başı için” gibi sözlerle karşısındakini bir şeye zorlamak. |
antagonizma | * Tezat. |
antant | * Anlaşma, uyuşma, mutabakat, itilâf. |
antant kalmak | * anlaşmak, uzlaşmak. |
antarktik | * Güney kutupla ilgili, güney kutup yakınında olan. |
antarktik kara | * Güney kutuptaki kara bölgesi. |
anten | * Boşlukta yayılan elektromanyetik dalgalarıtoplayarak bu dalgaların transmisyon hatları içerisinde yayılmasınısağlayan cihaz. * Duyarga. * Olta şamandırasının alt ve üst kısmında bulunan ince uçlar. |
anten yükselteci | * Anten ile alıcıarasında yer alarak elektromanyetik dalgaların genliğini yükselten cihaz. |
antenli | * Anteni olan. |
antenli balık | * Göğüs yüzgeçleri saplı, iskeleti kemikleşmiş, sırt yüzgeçleri uzamışkemikli balık türü. |
Antep baklavası | * Antep yöresinde yapılan özel bir tatlıtürü. |
Antep fıstığı | * Antep fıstığı gillerin örnek bitkisi, yurdumuzda Gazi Antep ve Siirt bölgelerinde yetişen, yanlışolarak Şam fıstığıda denilen bir ağaç (Pistacia vera). * Bu ağacın, ince ve sert kabuklu, yağlıyemişi. |
Antep fıstığı giller | * Ayrıtaç yapraklılardan, tipik örneği Antep fıstığı ağacı olan bir familya. |
Antep işi | * Gazi Antep yöresine özgü, iplikleri çıkarılmışve kafes şeklini almışkumaşüzerine aynırenk iplikle verevine sarılarak yapılan bir çeşit el işlemesi. |
anterit | * İnce bağırsak iltihabı. |
anterograf | * Bağırsak kasılmalarınıölçmeye yarayan alet. |
anterosel | * İnce bağırsak fıtığı. |
anterostomi | * Bağırsak düğümlenmesinin kesilip alınması. |
antet | * Kâğıt veya zarf üstüne basılmışad ve adres, başlık. |
antetli | * Başlıklı. |
antetsiz | * Başlıksız. |
antialerjik | * Alerjilerin önlenmesinde veya tedavisinde kullanılan ilâçların özelliği. |
antiasit | * Alkalik, kalevî. |
antibiyotik | * Bitkilerde, özellikle küf mantarlarında bulunan veya sentezle elde edilen, birçok mikroba karşıkullanılan, penisilin, streptomisin gibi maddelerin ortak adı. |
antibiyotik tedavisi | * Bir veya birçok antibiyotiğin durdurucu veya öldürücü etkisinden faydalanılarak yapılan tedavi. |
antidemokratik | * Demokrasiye aykırı olan. |
antidot | * Bkz. panzehir. |
antiemperyalist | * Emperyalizme karşı olan. |
antiemperyalizm | * Emperyalizme karşıtutum, davranışveya öğreti. |
antifriz | * Bir sıvıya katıldığında o sıvının donma derecesini düşürerek donmasınıönleyen madde. |
antihijyenik | * Sağlık kurallarına aykırı olma. |
antijen | * İçerisine girdiği organizma aracılığıyla antikor oluşumunu sağlayan bakteri, virüs, parazit gibi protein yapısında madde. |
antik | * İlk Çağdaki uygarlıklarla, özellikle eski Yunan ve Roma uygarlıkları ile ilgili olan. |
antik çağ | * Eski Yunan ve Roma uygarlıklarının gelişip yayıldığıçağ. * Bu çağa özgü olan. |
antika | * Eski çağlardan kalma eser veya tarihî değeri olan eski eşya. * Genele, olağana, geleneğe aykırı, acayip, tuhaf. * Mendil, örtü, yatak çarşafı gibi bezlerin kenarlarına paralel ipliklerden bir bölümü çekilip dikey olanların ikisi, üçü bir arada tire ile sarılarak yapılan dişdişsüs, sıçan dişi, ajur. * Antik. |
antika mobilya | * En az yüz sene evvel imal edilmişolan, ana hatlarda herhangi bir değişiklik yapılmamışve belli bir ekole göre isimlendirilen mobilya. |
antikacı | * Antika eşya veya eser satan veya toplayan kimse. |
antikacılık | * Antika eşya veya eserlerle uğraşma işi. |
antikalık | * Antika olma durumu. * Tuhaflık. |
antikapitalist | * Kapitalist rejime karşı olan kimse. |
antikapitalizm | * Kapitalizme karşı olma. |
antikasını bilmek | * en iyisini bilmek. |
antikatot | * Basıncıazaltılmış bir elektrik boşalma tüpünde, katot ışınlarınıalan elektronik lâmbadaki genellikle metal yaprak. |
Kategoriler