Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 76

-ar- / -er- * İsimden geçişsiz fiil türeten ek.
-ar- / -er- * İsimden geçişli fiil türeten ek: baş-ar-mak, suv-ar-mak vb.
-ar- / -er- * Fiilden ettirgen çatıtüreten ek: çık-ar-mak, gid-er-mek vb.
ar belâsı * namus ve onuru için başkasısöz eder korkusu.
ar damarıçatlamış * utanç duyulacak şeyleri hiç sıkılmadan yapan, utanmaz.
ar etmek * utanmak.
ar namus tertemiz * utanması olmayan.
ar ve hayâ perdesi yırtılmak * utanmamak, utanç duymamak, yüzsüzlük etmek.
ar yılıdeğil, kâr yılı * birinin sıkılmayı bir yana bırakarak yalnız çıkarına baktığı anlatılırken söylenir.
ara * İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe.
* İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla.
* Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi.
* Toplu bulunan nesnelerin veya kimselerin içi.
* Bir oyunda, bir filmde dinlenme süresi, antrakt.
* Toplu jimnastik dizilmelerinde, sıradakilerin birbirlerinden yanlamasına olan uzaklıkları.
* Aralık.
* Futbol oyununun kırk beşer dakikalık iki devresi arasında oyunculara verilen on beşdakikalık dinlenme
süresi, haftayım.
* (basketbol ve voleybol için) Takımların oyun sırasında aldıkları birer dakikalık dinlenme ve talimat alma
süresi, mola.
ara açmak * dostluğu bozmak, anlaşmazlığa yol açmak.
ara başlık * Esas bölümün alt başlıklarınıanlatmak için kullanılır.
ara bono * Arada ödenen olağan dışı bono.
ara bozucu * Ara bozan (kimse), fesatçı, fitçi, münafık, müfsit.
ara bozuculuk * Ara bozucu olma durumu, fitçilik, münafıklık, fesat.
ara bulma * Anlaşmazlık durumunda bulunan kimseleri uzlaştırma işi.
ara bulmak * anlaşamayanlarıuzlaştırmak.
ara bulucu * Uzlaştıran kimse, uzlaştırıcı.
ara buluculuk * Uzlaştırıcılık.
ara buluculuk etmek * ara bulmada yardımcı olmak.
ara cümle * Birleşik veya yalın cümlelerde anlamı biraz daha açıklamak için araya giren iki virgül veya iki kısa çizgi
içinde verilen cümle.
ara deniz * Okyanuslardan dar ve az derin boğazlarla ayrılan, karaların arasına sokulmuşdeniz.
ara kapı * İki yapıveya oda arasında, kolayca geçmek için açılan kapı.
ara kararı * Bir davanın bakılmasınıkolaylaştırmak için yargıdan önce, arada önlem niteliğinde verilen karar.
ara kazanç * Malı bütünüyle devretmeden arada elde edilen kazanç.
ara kesit * Çizgilerin, yüzeylerin, katıcisimlerin birbirlerine rastladıklarıve kesiştikleri yer.
ara konakçı * Asalağın, gelişme evreleri sırasında beslenip barındığıkonakçılardan her biri.
ara mal * Üretimde gerekli malıelde etmek için kullanılan yarı işlenmişmal.
ara nağme * Şarkı, türkü, köçekçe gibi küçük güfteli bestelerde, güftenin iki kıtasıarasına, başına, sonuna da gelebilen,
sözsüz çalınan parça.
* Sık sık söylenen söz veya açılan sorun.
ara nağmesi * Bkz. ara nağme.
ara seçim * Genel seçimler dışında yapılan ara dönem seçimleri.
ara sıcak * Soğuk ve sıcak yemek servisi arasında ikram edilen hafif sıcak yiyecekler.
ara sınavı * Üniversite ve yüksek okullarda yarıyıl içinde yapılan sınav.
ara sıra * Seyrek olarak, zaman zaman.
ara sokak * Ana yola açılan ikinci derecedeki yol.
ara söz * Doğrudan doğruya konuşulan veya yazılan konuyu ilgilendirmeyen dolaylısöz, istitrat.
ara tümce * Bkz. ara cümle.
ara vermek * yeniden başlamak için, bir işi bir süre bırakmak, durmak.
ara yerde * arasında, arada.
ara yön * Dört ana yönden ikisi arasında olan yönlerden her biri.
araba * Tekerlekli, motorlu veya motorsuz her türlü kara taşıtı.
* Araba ile taşınmışveya taşınacak miktar.
araba araba * Arabalar dolusu, birçok arabalarla.
araba devrilince yol gösteren çok olur * işişten geçtikten sonra verilen öğüdün değeri yoktur.
araba falakası * Çift atlıarabalarda, okun dibinde ve iki yanında bulunan uçlarına koşum kayışları bağlanan ağaç bölüm.
araba kullanmak * araba sürmek.
araba mezarlığı * Kullanılmaz hâle gelmişveya eski arabaların bırakıldığıyer.
araba vapuru * Arabalıvapur.
arabacı * Arabayısüren kimse.
* Araba yapan veya satan kimse.
arabacılık * Araba sürme işi.
* Araba yapma veya satma işi.
arabalı * Arabası olan.
* Araba vapuru.

Bir yanıt yazın