Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 79

Arapçalaştırma * Arapçalaştırmak işi.
Arapçalaştırmak * Arapçaya çevirmek.
* Arap dili özelliği kazandırmak.
Araplaşma * Araplaşmak durumu.
Araplaşmak * Arap olmak, Araplığı benimsemek.
Araplaştırma * Araplaştırmak işi.
Araplaştırmak * Arap kimliğini kazandırmak.
Araplık * Arap olma durumu.
Arapsaçı * Çözümlenemeyecek kadar karışık durum.
Arapsaçı * Küçük, yuvarlak ve çok sık yeşil yaprakları olan uzadıkça aşağıdoğru sarkan bir tür süs bitkisi.
ararot * Sıcak iklimlerde yetişen maranta adlıkamıştan ve başka bitkilerin kökünden çıkarılan, çocuk maması
yapmaya yarayan un.
ararot kamışı * Maranta.
Arasat * Müslüman inanışına göre, kıyamet günü bütün ölülerin toplanacaklarıyer.
arası(veya araları) açılmak (açık olmak veya bozulmak) * arkadaşlıklarısarsılmak, arkadaşlık bağlarıkopmak, birbirine darılmak.
arası geçmeden * vakit geçmeden, sıcağısıcağına.
arasıhoş(veya iyi) olmamak * o şeyden hoşlanmamak, aralarında gerginlik, geçimsizlik olmak.
arası olmamak * geçinememek.
arasısoğumak * aradan zaman geçerek önemini yitirmek.
arasına (veya aralarına) karışmak * büyüyüp yetişmek.
arasız * Sürekli olarak, arkasıkesilmeden, ara vermeden, müstemirren, vira.
arasta * Çarşılarda veya alışveriş bölgelerinde aynı işi yapan esnafın bir arada bulunduğu bölüm.
araşit * Yer fıstığı.
araştırı * Araştırma.
araştırıcı * Araştıran, inceleyen, araştırman, araştırmacı(kimse).
* Meraklı, mütecessis.
araştırıcılık * Araştırıcının yaptığı iş.
araştırılma * Araştırılmak işi.
araştırılmak * Araştırma yapılmak, gözden, geçirilmek.
araştırma * Araştırmak işi, taharri.
* Bilim ve sanatla ilgili olarak yapılan yöntemli çalışma.
araştırma filmi * Herhangi bir bilimsel araştırmada alıcının salt bir kayıt aracı olarak kullanılmasıyla elde edilen film.
araştırma görevlisi * Yüksek öğretim kurumlarında yapılan araştırma, inceleme ve deneylerde yardımcı olan ve yetkili organlarca
verilen görevleri yapan öğretim yardımcısı, asistan.
araştırmacı * Bilim ve sanat alanlarında araştırma yapan kimse, araştırman.
araştırmacılık * Araştırmacı olma durumu.
araştırmak * Birini veya bir şeyi bulmak için bir yeri gözden geçirmek.
* Bir gerçeği ortaya çıkarmak için aramalarda bulunmak, sormak, soruşturmak.
* Bilimde ve sanatta yöntemli çalışmalar yapmak.
araştırman * Araştırıcı.
aratış * Aratmak işi veya biçimi.
aratma * Aratmak işi.
aratmak * Aramak işini bir başkasına yaptırmak.
* Arzu ettirmek, istetmek.
aratmamak * yenisi, eskisinin yerini doldurabilmek, yokluğunu duyurmamak.
araya almak * bir çevreye kabul etmek.
araya girmek * iki kişinin arasındaki bir işe karışmak.
* iki kişiyi uzlaştırmaya çalışmak.
* bir işyapılırken ona engel olacak başka bir şey çıkmak.
araya gitmek * harcanmak, kaybolmak, karışıklığa kurban olmak.
araya koymak * bir işte sözü geçer bir kimsenin aracılığına başvurmak.
araya soğukluk girmek * dostluk bağı gevşemek.
araya vermek * yararsız bir işe harcamak.
arayıaçmak * aradaki uzaklık artmak.
arayısoğutmak * zaman geçmek, eski yakınlık, dostluk kalmamak.
arayıyapmak * aralarıaçılmışiki kişiyi barıştırmak.
* arasıaçılmışkimse ile barışmak.
arayıcı * Bir şeyi aramayı işedinen kimse.
* Arama işiyle görevlendirilmişkimse.
* İstenilen yıldızıteleskop içine getirebilmek için büyük teleskoplara paralel olarak bağlı, görüşalanı geniş
olan küçük teleskop.
arayıcıfişeği * Bir tür donanma fişeği.
arayıp da bulamamak * beklenmedik iyi bir durumla karşılaşmak.
arayıp soranı bulunmamak (veya olmamak) * kimsesi olmamak.

Bir yanıt yazın