Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 89

asalaklaşmak * Asalak duruma gelmek.
asalaklık * Asalak olanın durumu.
asalet * Soyluluk.
* Bir görevi yüklenmişolan, o görevin sahibi olan kimse, asillik, vekillik karşıtı.
* Yazıda veya sözde bayağısöz ve deyim bulunmamasıdurumu.
asaleten * Bir görevde temelli olarak, asıl olarak, vekâleten karşıtı.
* Kendi adına hareket ederek.
asaleten atama * Sürekli görev yapmak üzere bir göreve atama.
asamble * Kurul.
asansör * İnsanlarıveya yükleri bir yapının bir katından ötekine veya yüksek yerlere çıkarıp indiren elektrikle işler
araç.
asansör boşluğu * Binalarda asansörün işlemesi için bırakılan boşluk.
asansörcü * Asansörün bakım ve onarımınıyapan kimse.
* Otel ve hastahane gibi büyük kuruluşlarda asansörün düzenli çalışmasınısağlayan kimse.
asap * Sinirler.
asar * Yapılar, eserler.
asarıatika * Eski yapılar, eski eserler.
asayiş * Bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunmasıdurumu, düzenlilik, güvenlik.
asayiş berkemal * Güvenliğin yerinde olduğunu anlatır.
asbaşkan * İkinci başkan.
asbest * Tremolitin bozulmasından oluşan lifli, kırılmadan bükülebilen ve ateşte niteliği değişmeyen bir mineral, taş
pamuğu, kaya lifi.
asbest yünü * Asbestin işlenerek yün biçimine sokulmuşu.
aselbent * Hekimlikte ve koku yapımında kullanılan, aselbent ağacının kabuklarıçizilerek elde edilen bir reçine.
* Bu reçinenin elde edildiği ağaç (Styrax officinalis).
asenkron * Eşzamanlı olmayan, başlama ve bitme anları başka olan (olaylar); senkron, eşzaman karşıtı, yadın kurun.
asepsi * İlâç kullanmadan, yalnız ısıyardımı ile aygıt ve pansuman gereçleri gibi şeyleri mikropsuzlaştırma işi.
aseptik * Her türlü mikroptan arınmış.
ases * Gece bekçisi.
* Osmanlıİmparatorluğunda yeniçeri ocağının kaldırılmasından önceki güvenlik görevlisi.
asesbaşı * Yeniçeri ocağındaki askerî görevinin yanısıra, başşehrin düzenini korumakla da yükümlü olan 28. ortanın
çorbacı başısına verilen ad.
asetat * Asetik asidin tuzu veya esteri, saydam.
asetatlı * Birleşimine asetat karıştırılmış.
asetik * Sirkeyle ilgili, sirkeyle aynıözellikleri taşıyan.
asetik asit * Sirkeye tadınıve özelliklerinden birçoğunu veren asit.
asetilen * Renksiz, sarımsak kokulu, güçlü ve beyaz bir ışık vererek yanan hidrokarbonlu bir gaz.
aseton * Birçok organik maddeyi eritmekte kullanılan uçucu, kolayca alev alır, eter kokusunda bir sıvı.
asfalt * Siyah renkte şekilsiz bir cins bitüm.
* Ana maddesi katran olan ve yolların kaplanmasında kullanılan karışım.
* Asfaltlanmış.
asfaltit * Petrolün ayrışması ile oluşan ve çoklukta tortul kayaçların gözeneklerinde bulunan doğal bitüm.
asfaltlama * Asfaltlamak işi.
asfaltlamak * Asfaltla kaplamak.
asfaltlanma * Asfaltlanmak işi.
asfaltlanmak * Asfalt dökülmek, asfaltla kaplanmak.
asgarımüşterek * Herkes tarafından kabul edilen nokta, üzerinde anlaşmaya varılan husus, uyuşulan konu, ortak payda.
asgarî * En az, en aşağı, en azından, en düşük.
* Minimum.
asgarî ücret * İşçilere bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçinin gıda, konut giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi
ihtiyaçlarını günün fiyatlarıüzerinden en az düzeyde karşılamaya yetecek ücret.
ashap * Sahipler.
* Hz. Muhammed’in meclislerinde ve konuşmalarında bulunanlar, sahabeler.
ası * Asmak işi.
-ası/ -esi * Fiilden sıfat yapan ek.
asıda olmak (veya asıda kalmak) * bir işe son verilmeyip öylece bırakılmışolmak veya kalmak.
asık * Somurtkan.
* Asılı.
asık suratlı * Hoşnutsuzluğunu, kızgınlığınıyüzüne sert bir anlam vererek belirten” öfkeli görünüşlü yüzü olan.
asıl * Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı.
* Kök, köken, kaynak.
* Gerçeklik, esas, hakikat.
* Soy, nesep.
* Gerçek.
* Bir şeyin temelini oluşturan, ana.
* Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamışolan.
* (a’sıl) Başlıca, başta gelen, gerçek olarak.
asıl nüsha * Bir yazma eserin veya belgenin kopyalarının dayandığıözgün biçimi.
asıl sayılar * Sıra veya üleştirme eki almamışyalın sayılar.
asıl vurgu * Kelimenin aslındaki vurgu.
asılanma * Asılanmak işi, intifa.
asılanmak * Bir şeyden yarar sağlamak, intifa etmek.

Bir yanıt yazın