Kategoriler
A - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük A Sayfa 96

aşırıuç * Politika alanında sağveya sol görüşlerin en ateşli ve yıkıcıkanadı.
aşırıcılık * Beklenenin üstünde aşırıdavranma eğilimi.
aşırılık * Aşırı olma durumu.
aşırılma * Aşırılmak işi.
aşırılmak * Aşırmak işine konu olmak.
aşırıntı * Aşırılmışolan (şey).
aşırma * Aşırmak işi.
* Başkalarının yazılarından bölümler, mısralar alıp kendininmişgibi gösterme veya başkalarının konularını
benimseyip değişik biçimde anlatma, intihal.
* Aşırılmış.
* Yapıçatılarında uzun mertek, aşık.
* Küçük kazan, kova, bakraç.
aşırma kayış * Bir çarkıdöndürmek için kasnaktan kasnağa geçirilen kuşak biçimindeki kayışçember.
aşırmacılık * Başkasına ait olan bir şeyi izinsiz alma.
* Bir yazarın başka bir yazarın eserinden konu veya biçim alması.
aşırmak * Yüksek veya geçilmesi güç bir yerin üstünden öte yanına geçirmek.
* Çalıp götürmek.
* Tehlike içinde bulunan bir şeyi acele kaçırmak.
* Başkasının eserinden parçalar alıp kendininmişgibi göstermek.
aşırmasyon * Çalma, aşırma.
aşırtı * Aşırma işi.
aşırtma * Aşırtmak işi.
aşırtmak * Aşırmak işini yaptırmak.
* Aşırmak.
aşısız * Herhangi bir hastalığa karşıaşılanmamışolan (kimse).
* Kendisine aşıyapılmamış(bitki).
aşıt * Siper, kuytu yer.
* Aşılacak yer.
* Dağgeçidi.
aşikâr * Açık, apaçık, belli, meydanda olan.
aşikâr etmek * açıklamak, belli etmek.
aşikâr olmak * belli olmak, ortaya çıkmak, belirginleşmek.
aşikâre * Açıkça, belli ederek, saklamadan.
aşina * Bildik, dost, arkadaş, tanıdık.
* Bilinen, tanıdık olan.
aşinalık * Birbirini bilme, tanıma, tanışıklık.
* Tanışıklığı gösterir davranış.
aşinalık göstermek * ilgilenmek, tanıdığını belli etmek.
aşiret * Oymak.
aşiyan * Kuşyuvası.
* Ev, oturulan yer, mesken.
aşk * Aşırısevgi ve bağlılık duygusu, sevi.
aşk etmek * hızla vurmak.
aşk olmayınca meşk olmaz * güçlü bir istek olmayınca hiçbir şey elde edilemez.
aşk olsun * “Aferin” sözünden daha güçlü olarak bir davranışın, bir tutumun çok beğenildiğini bildirir.
* Beğenilmeyecek bir davranış, bir tutum karşısında kınama, sitem bildirir.
* Dervişler arasında selâm sözü olarak kullanılır.
aşk yapmak * cinsel ilişkide bulunmak, sevişmek.
aşka düşmek * âşık olmak.
aşka gelmek * bir şeyi yapmak için büyük bir istek duymak, coşmak, coşkunluk göstermek.
aşkın * Belli bir süreyi aşmış, ötesine geçmiş.
* Benzerlerinden üstün.
* Çok, fazla.
aşkıncılık * Birey ve evrenseli birleştirmeye çalışan ahlâkî nitelikli Amerikan felsefesi.
aşlama * Bkz. Aşılama.
aşlamak * Bkz. Aşılamak.
aşlık * Aşyapmak için hazırlanan ve saklanan şeyler.
* Dövüldükten sonra savrularak temizlenen ve kurutulan buğday.
* Sırası gelince kullanılmak için saklanan yemeklik şeyler, zahire.
aşma * Aşmak işi.
aşmak * Yüksek, uzak veya geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek.
* (süre) Geçmek, bitmek, sona ermek.
* (erkek hayvan) Dişisiyle çiftleşmek.
* Görünmeden kaçmak.
aşna * Aşina.
aşna fişne * Gizli dost.
* Gizli dostluk.
aşoz * Ahşap gemilerin omurgalarının uzunluğunca ve iki yanında borda kaplamalarının en dar yüzünü
yerleştirmek için açılan keskin, sivri köşeli yuva.
aştırma * Aştırmak işi.
aştırmak * Aşmak işini yaptırmak.
aşure * Buğday, nohut gibi taneleri, kuru yemişleri şekerle kaynatarak yapılan bir tür tatlı.
aşure ayı * Muharrem ayı.
aşure günü * Aşurenin pişirildiği Muharrem ayının onuncu günü.
aşurelik * Aşure yapmada kullanılan.
* Aşure dağıtmaya yarayan süslü kap.
aşüfte * Oynak, açık saçık kadın, kokot.
aşüftelik * Aşüfte olma durumu.

Bir yanıt yazın