bakiye | * Artık, artan, kalan, geri kalan. * Kalıntı. |
bakkal | * Yiyecek, içecek ve başka ihtiyaç maddelerini perakende olarak satan kimse. * Bu gibi şeylerin satıldığıdükkân. |
bakkal çakkal | * Bakkal ve benzeri işlerle uğraşan esnaf için küçümseme sözü. |
bakkal defteri | * Karışık, düzensiz yazılarla dolu defter. |
bakkal kâğıdı | * Kalın ve kaba kâğıt. |
bakkala bırakma! | * bir işi “bakalım!” diyerek savsaklamak isteyenlere söylenir. |
bakkaliye | * Bakkal dükkânında satılan şeyler. * Büyük bakkal dükkânı. |
bakkallık | * Bakkalın işi. |
bakkam | * Bkz. bakam. |
bakla | * Baklagillerden, yurdumuzun her yerinde yetiştirilen, taneleri badıç içinde bulunan bir bitki (Vicia faba). * Bu bitkinin yeşil ürünü veya kuru tanesi. * Bir zinciri oluşturan halka veya parçalardan her biri. |
bakla çiçeği | * Sarımtırak eflâtuna çalan beyaz renkte olan bitki. * Bu renkte olan. |
bakla dökmek (veya atmak) | * bakla ile fala bakmak. |
bakla falı | * Bakla taneleri ile bakılan bir fal türü. |
bakla ıslanmamak | * Bkz. ağzında bakla ıslanmamak. |
bakla kadar | * (bit, pire gibi küçük böcekler için) çok iri. |
bakla kırı | * Beyazıçoğalmış, beyazlamaya yüz tutmuşrenk. * At donlarından koyu ve iri lekeli kır. |
bakla oda nohut sofa | * Bkz. nohut oda. |
baklagiller | * Bakla, fasulye, akasya, keçiboynuzu gibi, badıçlıpek çok sebze ve ağaçları içine alan, iki çenekli ayrıtaç yapraklılardan büyük bir bitki familyası, bakliye. |
baklalı | * Baklası olan. |
baklalık | * Bakla tarlası. |
baklamsı | * Bakla biçiminde olan. |
baklamsımeyve | * Bkz. badıç. |
baklan | * Anguta benzeyen kırmızırenkli bir çeşit yaban kazı(Otis tarda). |
baklava | * Çok ince yufkadan yapılarak arasına kaymak, fıstık, ceviz, badem gibi şeyler konulan tatlı. * Eşkenar dörtgen biçiminde olan nesne. |
baklava açmak | * baklava yapmak için gerekli olan ince yufkalarıhazırlamak. |
baklava börek | * (bir başka şeyle karşılaştırıldığında) çok kolay ve zevkli (iş). * çok tokluk durumunda “baklava börek olsa yemem” biçiminde kullanılır. |
baklava dilimi | * Eşkenar dörtgen biçiminde olan. |
baklavacı | * Baklava yapan veya satan kimse. |
baklavacılık | * Baklava yapma veya satma işi. |
baklavalı | * İçinde baklava bulunan. * İçinde baklava desenleri olan. |
baklavalık | * Baklava yapımında kullanılan veya baklava yapmaya elverişli olan. |
baklayıağzından çıkarmak | * sabrıtükenip o zamana kadar söylemediği şeyleri söylemeye başlamak. * açık söylemekten kaçındığı bir sorunu sonunda açıklamak. |
bakliyat | * Baklagillerden elde edilen ürün. |
bakliye | * Bkz. baklagiller. |
bakma | * Bakmak işi. |
bakmak | * Bakışı bir şey üzerine çevirmek. * Aramak. * (yer için) Yüzü bir yöne doğru olmak. * Bir şeyin gelişmesi veya iyi bir durumda kalması için emek vermek. * Beslemek, geçindirmek. * (bir iş) Birinden beklenmek. * (hasta için) Muayene etmek, tedavi etmek. * Yoklamak, incelemek, denemek. * Bir işi yapmak, bir işi yapmakla görevli olmak. * Yapılabilmesi bir şeye bağlı bulunmak. * Gözetmek, ilgilenmek. * Renklerde, Benzemek, andırmak. * Önem vermek, önem vererek üzerinde durmak. * Anlamak, farkına varmak. * Başka bir şeyle ilgilenmeyip elindeki veya önündeki işle uğraşır olmak. |
bakraç | * Çoğunlukla bakırdan yapılan küçük kova. * Bir bakracın alabildiği miktar. |
baksana! baksanıza! | * seslenme için kullanılır. * dikkat çekmek sözü. |
bakteri | * Toprakta, suda, canlılarda bulunan, çürüme, mayalanma veya hastalıklara yol açan, küresel, silindirimsi, kıvrık biçimde olan, bölünerek çoğalan, klorofilsiz, tek hücre canlı. |
bakteridi | * Şarbon hücresi gibi hareketsiz bakteri. |
bakterigiller | * Bakterilere verilen ad, bakterileri içine alan canlılar. |
bakterisit | * Canlıların vücudunda veya laboratuar deneylerinde bakterileri fiziksel, kimyasal etkiyle öldüren (etken). |
bakteriyel | * Bakterilerle ilgili. |
bakteriyolog | * Bakterilerle ilgili, bakteriyoloji alanında çalışan kimse. |
bakteriyoloji | * Bakterilerin ve genel olarak mikropların biçimlerini, niteliklerini inceleyen bilim. |
bakteriyolojik | * Bakteri bilimi ile ilgili. |
bakteriyoskopi | * Bakterilerin mikroskopla incelenmesi işlemi. |
baktıkça alır | * güzelliği birdenbire göze çarpmayan. |
baktırma | * Baktırmak işi. |
baktırmak | * Bakmasına yol açmak, bakmasını sağlamak. |
Kategoriler