başarma | * Başarmak işi. |
başarmak | * Bir işi istenilen biçimde bitirmek, muvaffak olmak. |
başasistan | * En üst derecedeki asistan. |
başasistanlık | * Başasistan olma durumu. * Başasistanın görevi. |
başat | * Benzerleri arasında güç ve önem bakımından başta gelen, hâkim, dominant. |
başat karakter | * Bir melezde her zaman ortaya çıkan karakter. |
başatlık | * Başat olma durumu, hâkimiyet. |
başatlık yasası | * Irk karışmasında güçlü öz yapının sonraki soylardan üstün geldiğini kanıtlayan yasa. |
baş bakan | * Hükûmet başkanı; bakanlar kurulunun başı, kabinenin başı, başvekil. |
baş bakanlık | * Baş bakan olma durumu ve baş bakanın görevi. * Baş bakanın makamı. * Baş bakan ve görevlilerinin çalıştığıdaire. |
baş bayi | * Bir dağıtım işinde bütün bayilerin bağlı bulunduğu ana bayi. |
baş buğ | * Eski Türklerde baş, başkan, komutan. * Osmanlıİmparatorluğunda savaşzamanı başka birliklerden ayrılıp bir araya getirilerek oluşturulan birliğin veya milis güçlerinin komutanı. |
başçavuş | * Astsubay başçavuş. * Yeniçeri ocağının çavuşu. |
başçavuşluk | * Astsubay başçavuşrütbesi. |
başçı | * İşçi başı. * Çiğveya pişmişkoyun, kuzu, sığır başısatan kimse. |
başçık | * Çiçeklerin erkek organlarında çiçek tozunu taşıyan torbacık, haşefe. |
başdanışman | * Danışmanların başı. |
başdanışmanlık | * Başdanışmanın işi veya görevi. |
başdekorcu | * Dekorcuların başı, dekor hazırlamada en üst sorumlu. |
başdekorculuk | * Başdekorcunun işi veya mesleği. |
başdizgici | * Bir basım evindeki dizgicilerin başı, başmürettip, sermürettip. |
başdizgicilik | * Dizgicilerin başı. |
başdümenci | * Dümencilerin başı. |
başdümeni | * Gemi veya teknelerin başına yerleştirilen ve iyi bir manevra sağlayan dümen. |
başefendi | * Devlet dairelerinde kıdemli memur, başkâtip. |
başeksper | * Eksperlerin başı. |
başeser | * Kendi türünde en mükemmel eser, başyapıt, şaheser. |
başeski | * En kıdemli kimse. * Yeniçeri bölüklerinin en kıdemsiz subayıve erlerinin en kıdemlisi. |
başfiyat | * En iyi ürün için tespit edilen fiyat. |
başgardiyan | * Gardiyanların başı. |
başgarson | * Garsonların başı, metrdotel. |
başgarsonluk | * Başgarson olma durumu. * Başgarsonun işi, metrdotellik. |
başgedikli | * En yüksek rütbeli astsubay. |
başhakem | * Yarışmayıveya oyunu yöneten hakemlerin başı. |
başhekim | * Bir hastahaneyi yönetmekle görevlendirilen hekim, baştabip, sertabip. |
başhekimlik | * Başhekimin görevi. * Başhekimin makamı. |
başhemşire | * Bir klinik veya hastahanede hemşireleri yönetmekle görevlendirilmişhemşire. |
başhemşirelik | * Başhemşire olma durumu. |
başhostes | * Hava yollarında hosteslerin en deneyimlisi ve yapılan sefer boyunca hizmetten sorumlu kimse. |
başıaçık | * Örtü veya şapka ile başıörtülmemiş. |
başıağrımak | * bir işten dolayısorumlu duruma düşmek. |
başı bağlanmak | * biri evlendirilmek. * birini yandaşolarak kazanmak, kendi yanında tutmak. |
başı bağlı | * Serbest olmayan. * Evli. |
başı belâda | * çözülmesi güç, sıkıntılı bir durumda. |
başı belâya girmek (veya uğramak) | * sıkıcı, üzücü bir durumla karşılaşmak. |
başı bütün | * eşi hayatta olan (karıveya koca). |
başıçatlamak | * başıçok ağrımak. |
başıçekmek | * herhangi bir konuda önde gitmek, ön ayak olmak. |
başıdara düşmek | * sıkıntıya girmek. |
başıdaralmak | * (para yönünden) sıkıntıya, darlığa düşmek. |
Kategoriler