Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 53

bet bet bakmak * kötü kötü bakmak, bir kötülük yapacakmışgibi durmak.
bet suratlı * Yüreğinin kötülüğü yüzünden belli olan.
beta * Yunan alfabesinin ikinci harfi -B.
beta ışınları * Radyoaktif cisimlerin yaydıklarıüç ışından biri.
betatron * Elektronlarıhızlandıran elektromanyetik bir araç.
betelemek * Bkz. etelemek betelemek.
betelenmek * Karşı gelmek, dikleşmek, kafa tutmak.
beter * İyice kötü.
beter etmek * daha kötü duruma getirmek.
beterin beteri var * çok kötü bir duruma düşen kimse, bundan daha kötü durumların da bulunduğunu düşünerek teselli
bulmalıdır.
beterleşme * Beterleşmek işi veya durumu.
beterleşmek * Beter duruma girmek veya o durumda bulunmak.
beti * Resim ve heykel sanatlarında varlıkların biçimi.
beti benzi kireç kesilmek (beti benzi atmak, solmak veya beti benzi uçmak) * herhangi bir sebeple kanı çekilip yüzü solmak, korkmak.
beti bereketi kalmamak (veya kaçmak) * azalmak, kıtlaşmak, çabuk tükenmek.
betik * Yazılı olan şey, kitap, mektup, tezkere, pusula.
betili * İçinde insan, hayvan ve doğa ögeleri bulunan (resim veya heykel), figüratif.
betili sanat * Doğanın görünen biçimlerini işleyen sanat, figüratif sanat.
betim * Betimlemek işi, betimleme.
* Bir şeyi, bir kimseyi, bir olay veya duyguyu betimleyen söz veya yazı, tasvir.
betimleme * Betimlemek işi, tasvir.
betimlemeci * Betimlemeye ağırlık veren, tasvirci.
betimlemek * Bir nesnenin, kendine özgü belirtilerini tam ve açık biçimde söz veya yazı ile anlatmak, tasvir etmek.
betimlenme * Betimlenmek durumu.
betimlenmek * Betimlemek işi yapılmak.
betimleyici * Betimleme yanlısı.
betimsel * Betimle ilgili, tasvirî.
betimsel dil bilgisi * Bir dilin belirli çağını inceleyen dil bilgisi, betimlemeli dil bilgisi, tasvirî dil bilgisi.
betine gitmek * gücüne gitmek, kendine yedirememek.
betisiz * İçinde insan, hayvan ve doğa ögeleri bulunmayan (resim veya heykel), nonfigüratif.
betisiz sanat * Beti kullanmayan nonfigüratif sanat.
beton * Çimentonun su yardımıyla kum, çakıl gibi maddelerle karışmasısonucu oluşan sert, dayanıklı, bağlayıcı
yapay yığışım.
beton gibi * çok sağlam, dayanıklı, sert.
* güçlü.
betonarme * Yapıda gücü, esnekliği artırmak için metal ve çimentodan yararlanma yöntemi, demirli beton.
betoncu * Yapılarda beton dökme işleriyle uğraşan usta veya işçi.
betoniyer * Beton karma makinesi.
betonkarar * Beton karma makinesi.
betonlaşma * Betonlaşmak durumu.
betonlaşmak * Beton duruma gelmek.
bevliye * İdrar yollarıhastalıkları, üroloji.
bevliyeci * İdrar yolu hastalıklarıhekimi, ürolog.
bevliyecilik * Bevliyecinin işi veya mesleği.
bevvap * Kapıcı.
* Mahalle okullarında hademe.
bey * Günümüzde erkek adlarından sonra kullanılan saygısözü.
* Erkek özel adlarıyerine kullanılır.
* Eş, koca.
* Zengin, ileri gelen kimse, bay.
* İskambil kâğıtlarında birli, as.
* Boy gibi küçük bir toplumun veya küçük bir devletin başkanı.
* Komutan.
* Erkek sıfatlarının hemen arkasına eklenir.
bey (veya paşa) gibi yaşamak * bolluk içinde yaşamak.
bey armudu * İri, kokulu ve tatlı bir armut türü.
bey erki * Zengin erki, plutokrasi.
bey kardeş * erkekler için seslenme sözü.
bey mi yaman, el mi yaman * Bkz. el mi yaman, bey mi yaman.
beyaban * Çöl.
beyan * Söyleme, bildirme.
* Bir eserde, düşüncelerin, duyguların, hayallerin doğuşve değerlerini, bunların anlatımında tutulacak yolları
konu edinen bir edebiyat bilgisi dalı.

Bir yanıt yazın