Kategoriler
B - Sözlük SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük B Sayfa 68

bir çenekliler * Oğulcuğu bir çenekten oluşmuş, kapalıtohumlulardan bir bitki sınıfı.
bir çenetli * Kapsüllü yemişlerin tek parçalı olanları.
bir çırpıda * bir ele alışta, ele alır almaz, çabucak.
bir çiçekle bahar (veya yaz) olmaz * küçük, güzel bir belirti ile doyurucu sonuca ulaşılmaz.
* çapkın kimseler için kullanılır.
bir çift * Bir takım.
* Biraz, bir iki.
bir çift söz * Bir iki söz.
bir çift sözü olmak * söyleyecek bir şeyleri bulunmak.
bir çokları * çok sayıda olan (kimse veya şey).
bir çöplükte iki horoz ötmez * bir yerde iki kişi başolmaz.
bir çuval inciri berbat etmek * düzelmekte olan bir durumu yersiz, yanlışdavranışlarla bozmak.
bir daha * bir kez daha.
* hiçbir zaman.
bir daha yüzüne bakmamak * darılıp ilgiyi kesmek.
bir dalda durmamak * sık sık işveya düşünce değiştirmek.
bir damla * Çok az.
* (çocuk için) Çok küçük.
bir de * ve olana katarak, fazladan.
* umulanın veya beklenilenin dışında bir durumu anlatan cümlelerin başına gelir.
bir dediği bir dediğini tutmamak * söyledikleri birbirine uymamak, tutarsız konuşmak.
bir dediği iki olmamak * her istediği yapılmak.
bir dediğini iki etmemek * her istediğini hemen yapmak.
bir defa * Olup bitti anlatan cümlelere katılır.
* “ilk önce”, “hele” anlamında da kullanılır.
bir defada * ara vermeksizin.
bir defalık * Bir kere yapmaya yetecek kadar.
* Bir kereye özgü olan, bir kereye özgü olarak.
bir deli kuyuya bir taşatar, kırk akıllıçıkaramazmış * bazen bir kimsenin yaptığıyersiz bir iş, birçok kimse tarafından düzeltilemez.
bir derece (veya bir dereceye kadar) * biraz.
bir deri bir kemik (kalmak) * çok zayıflamak.
bir dikili ağacı olmamak * evi veya mülkü olmamak.
bir dirhem * Çok az, birazcık.
bir dirhem bal için bir çeki keçiboynuzu çiğnemek * verimi az, zahmeti çok olan bir işle uğraşmak.
bir dirhem et bin ayıp örter * biraz kilo almak bazen insanı güzelleştirir.
bir dokun bin ah işit (dinle) kaseifağfurdan * insanlarıkonuşturmak için biraz dertlerini deşmek yeter.
bir dolu * Birçok.
bir don bir gömlek * yarıçıplak.
bir dostluk kaldı! * az bir mal kalınca satıcıların kullandığı bir özendirme deyimi.
bir dudağıyerde bir dudağı gökte * masallardaki dev gibi korkunç ve çirkin.
bir düziye * Sürekli olarak.
bir el * (ateşli silâh için) bir kez atım.
bir el bir eli yıkar, iki el bir yüzü yıkar * bazıdurumlarda yardımcısız işyapılmayacağınıanlatır.
bir elden * aynıkimse tarafından.
* bir merkezden.
bir eli yağda bir eli balda (olmak) * varlık ve bolluk içinde olmak.
bir elin sesi çıkmaz * bir davanın bir kişi tarafından savunulmasıetkili ve yeterli değildir.
* yardımlaşarak işler daha kolay başarılır.
bir elini bırakıp ötekini öpmek * aşırısaygı göstermek.
bir elle verdiğini öbür elle almak * yapar göründüğü bir iyiliği, sağladığı bir çıkarla ödetmek.
bir elmanın yarısı o, yarısı bu * birbirlerine çok benzeyen kimseler için kullanılır.
bir evcikli * Mısır, ceviz, fındık gibi erkek ve dişi organlarıayrıçiçeklerde, ancak aynıkök üzerinde bulunan (bitki).
bir fende kazık kakmak * bir bilgi veya bilim dalında saplanmışkalmak.
bir fincan (veya bir acı) kahvenin kırk yıl hatırıvardır * iyilik küçük de olsa unutulmaz.
bir gecelik * Bir gece için, bir gece içinde olup biten, bir geceye ait.
bir gömlek aşağı * bir derece daha düşük (birinden).
bir gömlek fazla eskitmişolmak * birinden daha yaşlıve daha görmüşgeçirmişolmak.
bir göz ağlarken öbür göz gülmez * keder veya sıkıntıvarken dostlar, akrabalar eğlenmemelidir.
bir göz gülmek * hem gülüp hem ağlamak.

Bir yanıt yazın