bir çenekliler | * Oğulcuğu bir çenekten oluşmuş, kapalıtohumlulardan bir bitki sınıfı. |
bir çenetli | * Kapsüllü yemişlerin tek parçalı olanları. |
bir çırpıda | * bir ele alışta, ele alır almaz, çabucak. |
bir çiçekle bahar (veya yaz) olmaz | * küçük, güzel bir belirti ile doyurucu sonuca ulaşılmaz. * çapkın kimseler için kullanılır. |
bir çift | * Bir takım. * Biraz, bir iki. |
bir çift söz | * Bir iki söz. |
bir çift sözü olmak | * söyleyecek bir şeyleri bulunmak. |
bir çokları | * çok sayıda olan (kimse veya şey). |
bir çöplükte iki horoz ötmez | * bir yerde iki kişi başolmaz. |
bir çuval inciri berbat etmek | * düzelmekte olan bir durumu yersiz, yanlışdavranışlarla bozmak. |
bir daha | * bir kez daha. * hiçbir zaman. |
bir daha yüzüne bakmamak | * darılıp ilgiyi kesmek. |
bir dalda durmamak | * sık sık işveya düşünce değiştirmek. |
bir damla | * Çok az. * (çocuk için) Çok küçük. |
bir de | * ve olana katarak, fazladan. * umulanın veya beklenilenin dışında bir durumu anlatan cümlelerin başına gelir. |
bir dediği bir dediğini tutmamak | * söyledikleri birbirine uymamak, tutarsız konuşmak. |
bir dediği iki olmamak | * her istediği yapılmak. |
bir dediğini iki etmemek | * her istediğini hemen yapmak. |
bir defa | * Olup bitti anlatan cümlelere katılır. * “ilk önce”, “hele” anlamında da kullanılır. |
bir defada | * ara vermeksizin. |
bir defalık | * Bir kere yapmaya yetecek kadar. * Bir kereye özgü olan, bir kereye özgü olarak. |
bir deli kuyuya bir taşatar, kırk akıllıçıkaramazmış | * bazen bir kimsenin yaptığıyersiz bir iş, birçok kimse tarafından düzeltilemez. |
bir derece (veya bir dereceye kadar) | * biraz. |
bir deri bir kemik (kalmak) | * çok zayıflamak. |
bir dikili ağacı olmamak | * evi veya mülkü olmamak. |
bir dirhem | * Çok az, birazcık. |
bir dirhem bal için bir çeki keçiboynuzu çiğnemek | * verimi az, zahmeti çok olan bir işle uğraşmak. |
bir dirhem et bin ayıp örter | * biraz kilo almak bazen insanı güzelleştirir. |
bir dokun bin ah işit (dinle) kaseifağfurdan | * insanlarıkonuşturmak için biraz dertlerini deşmek yeter. |
bir dolu | * Birçok. |
bir don bir gömlek | * yarıçıplak. |
bir dostluk kaldı! | * az bir mal kalınca satıcıların kullandığı bir özendirme deyimi. |
bir dudağıyerde bir dudağı gökte | * masallardaki dev gibi korkunç ve çirkin. |
bir düziye | * Sürekli olarak. |
bir el | * (ateşli silâh için) bir kez atım. |
bir el bir eli yıkar, iki el bir yüzü yıkar | * bazıdurumlarda yardımcısız işyapılmayacağınıanlatır. |
bir elden | * aynıkimse tarafından. * bir merkezden. |
bir eli yağda bir eli balda (olmak) | * varlık ve bolluk içinde olmak. |
bir elin sesi çıkmaz | * bir davanın bir kişi tarafından savunulmasıetkili ve yeterli değildir. * yardımlaşarak işler daha kolay başarılır. |
bir elini bırakıp ötekini öpmek | * aşırısaygı göstermek. |
bir elle verdiğini öbür elle almak | * yapar göründüğü bir iyiliği, sağladığı bir çıkarla ödetmek. |
bir elmanın yarısı o, yarısı bu | * birbirlerine çok benzeyen kimseler için kullanılır. |
bir evcikli | * Mısır, ceviz, fındık gibi erkek ve dişi organlarıayrıçiçeklerde, ancak aynıkök üzerinde bulunan (bitki). |
bir fende kazık kakmak | * bir bilgi veya bilim dalında saplanmışkalmak. |
bir fincan (veya bir acı) kahvenin kırk yıl hatırıvardır | * iyilik küçük de olsa unutulmaz. |
bir gecelik | * Bir gece için, bir gece içinde olup biten, bir geceye ait. |
bir gömlek aşağı | * bir derece daha düşük (birinden). |
bir gömlek fazla eskitmişolmak | * birinden daha yaşlıve daha görmüşgeçirmişolmak. |
bir göz ağlarken öbür göz gülmez | * keder veya sıkıntıvarken dostlar, akrabalar eğlenmemelidir. |
bir göz gülmek | * hem gülüp hem ağlamak. |
Kategoriler