Kategoriler
C SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük C Sayfa 14

cereyanlı * Akıntılı.
* Akımlı.
cerh * Yaralama.
* (bir düşünce, inanç, veya iddia için) Çürütme.
cerh etmek * yaralamak.
* çürütmek.
ceride * Gazete.
* Tutanak, kayıt defteri.
* Süvari kolu.
ceriha * Yara.
cerime * Cereme.
Cermen * Bugünkü Almanya’yı, Bohemya ve Polonya’nın batı bölümünü kapsayan Cermanya’da M.Ö. 3. yüzyıldan 9.
yüzyıla kadar oturan halk veya bu halktan olan kimse.
Cermen dilleri * Kuzey Avrupa’da konuşulan ve Hint-Avrupa dil ailesi içinde yer alan diller.
cermen menteşe * Bina kapıları ile pencerelere takılan ve yapraklarımenteşe uzunluğunun yarısıkadar olan, sactan kıvrılarak
yapılmışmenteşe.
Cermence * Cermen dili.
cerrah * Operatör.
* Önemsiz yaraları iyileştiren kimse.
cerrahî * Cerrahlıkla ilgili.
* Hekimliğin, ameliyatla tedavi yapan dalı.
cerrahî müdahale * Ameliyat.
cerrahlık * Cerrah olma durumu veya cerrahın mesleği.
cerrar * Çekici, sürükleyici.
* Zorla para alan (kimse).
* Savaş araçlarıyla donatılmışkalabalık ordu.
* Dilenci.
cerre çıkmak * (medreselerde okuyan softalar) para ve erzak toplamak için belli aylarda köylere dağılıp imamlık veya
müezzinlik yapmak.
cesamet * Büyüklük, irilik.
cesametli * Kocaman, iri.
cesaret * Güç veya tehlikeli bir işe girişirken kişinin kendinde bulduğu güven; yüreklilik, yiğitlik, yürek ve göz
pekliği.
* Çekinmezlik, atılganlık.
cesaret almak (veya bulmak) * herhangi bir durumdan, davranıştan güç almak.
cesaret etmek * korkulması gereken bir işe korkmadan girişmek, göze almak.
cesaret gelmek * yılgınlığı gitmek, yüreklenmek.
cesaret göstermek * yürekli davranmak.
cesaret vermek * birinin yılgınlığını gidermek, birini yüreklendirmek.
cesarete gelmek * yılgınlığı gitmek, yüreklenmek.
cesaretini kırmak * yürekliliğini gidermek, korkutmak.
cesaretini toplamak * kendine güven duygusunu, yürekliliğini ve atılganlığını bir araya getirmek.
cesaretlendirilme * Cesaretlendirilmek işi, yüreklendirilme.
cesaretlendirilmek * Yüreklendirilmek.
cesaretlendirme * Cesaretlendirmek işi, yüreklendirme, yiğitlendirme.
cesaretlendirmek * Yüreklendirmek, yiğitlendirmek, cesaret vermek.
cesaretlenme * Cesaretlenmek işi, yüreklenme, yiğitlenme.
cesaretlenmek * Yılgınlığı gitmek, yüreklenmek, yiğitlenmek.
cesaretli * Hiçbir şeyden korkusu olmayan, yürekli, yiğit.
cesaretlilik * Cesaretli olma durumu, yüreklilik.
cesaretsiz * Yüreksiz.
* Çekingen.
cesaretsizlik * Cesaretsiz olma durumu, yüreksizlik.
ceset * Ölü vücut, naaş.
cesim * Büyük, iri, kocaman.
ceste * “Azar azar”, “kısım kısım” anlamındaki ceste ceste ikilemesinde geçer.
ceste ceste * Azar azar.
cesur * Yürekli, cesaretli.
cesurane * Cesaretle, yüreklice, yiğitçesine.
cesurca * Cesura yakışan biçimde, cesur gibi.
cesurluk * Yüreklilik, gözü pek olma durumu.
* Atılganlık.
cet * Dede, büyük baba, ata.
cetbecet * Atalardan beri, soyca.
cetvel * Doğru çizgileri çizmeye yarayan, dereceli veya derecesiz, tahtadan, plâstikten veya madenden yapılmış araç,
çizgilik.
* Liste, çizelge.
* Ark, su kanalı.
cevaben * Cevap olarak, karşılık olarak.
cevabıdikmek (veya dayamak, yapıştırmak) * kesin, ters ve karşısındakinin beklemediği bir karşılık vermek.

Bir yanıt yazın