Kategoriler
C SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük C Sayfa 20

ciddiyet * Ciddîlik, ağırbaşlılık.
ciddiyetsiz * Ciddiyeti olmayan, lâubali.
ciddiyetsizlik * Ciddiyetsiz olma durumu.
cif * Bir malın fiyatına sigorta ve navlun ücretinin de katılmışolduğunu gösteren İngilizce bir terimin baş
harflerinden oluşturulmuş bir kısaltma.
cife * Leş.
* İğrenç şey.
cigara * Bkz. sigara.
ciğer * Akciğerlerle karaciğerin ortak adı.
* (kasaplıkta) Akciğer, yürek ve karaciğerin oluşturduğu takım.
* Yürek, iç.
ciğer acısı * Evlât acısı.
ciğer kebapçısı * Ciğer kavurup satan kimse.
ciğer otları * Yapraklarıkara yosunlarından bir bitki sınıfı.
ciğer otu * Düğün çiçeğigillerden, çok yıllık otsu bir bitki (Hepatica).
ciğer sarma * İnce kıyılmışak ve karaciğer, pirinç, yağ, çam fıstığı, kuşüzümü, yeşil soğan, yumurta ve baharat
karışımıyla fırında pişirilen bir kebap türü.
ciğer sotesi * Sote.
ciğer yarası * Ciğer acısı.
ciğer, kebap olmak * büyük bir acıya uğramak, yüreği yanmak.
ciğerci * Kesilen hayvanların ciğer, baş, ayak, işkembe gibi parçalarınısatan kimse, sakatatçı.
* Ciğer pişirip satan kimse.
ciğerdeldi * Kumaşüzerine küçük delikler açılarak yapılan işleme.
* Bu delikleri açmakta kullanılan ucu sivri küçük araç.
ciğeri (veya yüreği) sızlamak * çok acımak, derin bir acıma duygusuyla üzülmek.
ciğeri beşpara etmez * değersiz, aşağılık (kimse).
ciğeri parçalanmak * Bkz. yüreği parçalanmak.
ciğeri yanmak * çok acıve sıkıntıçekmek, büyük bir acıya uğramak.
ciğerimin köşesi * çok sevdiğim.
* çok sevgili evlâdım.
ciğerine işlemek * çok dokunmak, (söz, kötü davranış) etkilemek.
ciğerini delmek * acıklı bir durum, kişiye dayanılmaz bir üzüntü vermek.
ciğerini okumak * onun aklından geçenleri, gizli düşüncelerini bilmek.
ciğerini sökmek * bir kimseyi çok büyük zararlara uğratmak.
ciğerini yakmak * bir kimseye büyük bir acıçektirmek.
ciğerinin içini bilmek * çok yakından tanımak, her türlü düşüncesini bilmek.
ciğerleri bayram etmek * her zamankinden daha iyi cins sigara içen veya temiz havaya çıkan kişilerin söylediği söz.
ciğerpare * Çok sevilen (kimse).
cihan * Evren, âlem.
* Dünya.
cihangir * Dünyanın büyük bir bölümünü eline geçiren.
cihangirane * Ülkeler fetheden cesur kahraman.
cihangirlik * Cihangir olma durumu.
cihanıtutmak * dünyayıtutmak.
cihannüma * Her yanı görmeye elverişli, camlıçatıkatıveya taraça, kule.
* Dünya haritası.
cihanşinas * Dünyayıtanımış, herşeyi yerli yerinde bilen kimse.
cihanşümul * Evrensel, üniversal.
cihar * (tavla oyununda zarlar için) Dört.
ciharıdü * Oyunda zarlardan birinin dörtlü, öbürünün ikili düşmesi.
ciharıse * Oyunda zarlardan birinin dörtlü, öbürünün üçlü düşmesi.
ciharıyek * Oyunda zarlardan birinin dörtlü, öbürünün birli düşmesi.
cihat * Din uğruna yapılan savaş.
cihat açmak * savaşiçin çağrıyapmak.
cihaz * Aygıt, alet, takım.
* Çeyiz.
cihazlanma * Donanıma sahip olma, teknolojik gelişmelerin en son ürünleriyle donatılma.
cihazlanmak * Teknolojik gelişmelerin en son ürünleriyle donatılmak.
cihet * Yön, yan, taraf.
cihetiyle * -den dolayı, -den ötürü, sebebiyle.
-cik * -cık / -cik.

Bir yanıt yazın