çamur kalemi | * Heykeltıraşların çamura biçim verme sırasında kullandıklarışimşir araç. |
çamura bulaşmak (veya batmak) | * kirli ve uygunsuz bir işe karışmak. |
çamura taşatmak | * 343 çirkefe taşatmak. |
çamura yatmak | * borcunu ödememek, sözünü yerine getirmemek. |
çamurcuk | * Sazangillerden, sazandan küçük, eti tatsız bir göl ve bataklık balığı(Chrondrostoma nasus). |
çamurcun | * Anadolu ve Kuzey Afrika’da yaşayan bir tür ördek. |
çamurdan çekip çıkarmak | * birini kötü veya onurunu tehlikeye düşüren bir durumdan kurtarmak. |
çamurlama | * Çamurlamak işi. * Yanmaya elverişli cevherin bir bölümünün eski üretim alanlarında bırakılmasısonucunda çıkması muhtemel yangının önlenmesi işi. |
çamurlamak | * Çamur sürmek, çamurla sıvamak. * Kötülemek. |
çamurlanma | * Çamurlanmak işi. |
çamurlanmak | * Üzerine çamur sürülmek. |
çamurlaşma | * Çamurlaşmak işi. |
çamurlaşmak | * Çamur durumuna gelmek. * Sataşmaya koyulmak. |
çamurlatma | * Çamurlatmak işi veya biçimi. |
çamurlatmak | * Çamur sürdürmek, çamurla sıvatmak. |
çamurlu | * Çamur bulaşmış, üstünde veya içinde çamur bulunan. |
çamurluk | * Çamuru çok olan yer. * Paçalarıçamurdan korumak için giyilen tozluk. * Taşıtlarda tekerleklerin üst bölümünü örten parça. * Ayakkabıların çamurunu kazımak için yapılarda girişkapısının önünde, yere çimento veya betonla tutturulan, demirden yapılmıştürlü biçimlerdeki ayakkabısileceği. |
çamurlukçu | * Araçların çamurluklarınıyapan veya onaran kimse veya işyeri. |
çamurlukçuluk | * Çamurlukçunun işi veya mesleği. |
çamursuz | * Çamuru olmayan, üstünde çamur bulunmayan. |
çamuru karnında, çiçeği burnunda | * Bkz. çiçeği burnunda, çamuru karnında. |
çan | * İçinden sarkan tokmağının kenarlara vurmasıyla ses çıkaran madenden araç, kampana. |
çan çalmak | * herkese bildirmek. |
çan çan | * Çan sesine benzer ses çıkararak. * Sürekli ve yüksek sesle edilen gevezelik. |
çan çan etmek (ötmek veya konuşmak) | * yüksek sesle sürekli gevezelik etmek. |
çan çiçeği | * Çan çiçeğigillerden, süs bitkisi olarak ekilen ve çiçekleri çan biçiminde olan bir bitki cinsi, Meryem ana eldiveni (Campanella). |
çan çiçeğigiller | * Bitişik taç yapraklılardan, örneği çan çiçeği olan bir bitki familyası. |
çan kulesi | * İçinde çan bulunan uzun, yüksek yapı, kule. |
çanak | * Toprak, metal vb. den yapılmışyayvan, çukurca kap. * Çiçeğin en dışında bulunan yeşil yaprakların tümü. * Göz çukuru. * Çevresine göre alçakta bulunan ve genellikle geniştekne biçiminde yer. |
çanak ağızlı | * Büyük ağızlı. * Sırsaklamaz. |
çanak anten | * Belirli frekanslarda uzaydaki aktarıcıdan yapılan radyo ve televizyon yayınlarınıalmaya yarayan tepsi biçiminde anten. |
çanak çömlek | * Topraktan yapılmıştürlü kaplar. |
çanak tutmak (veya açmak) | * davranışlarıveya sözleriyle kötü bir karşılığa yol açmak. |
çanak üzengi | * Basılan yeri, tabanın büyük bir bölümünü kaplayacak kadar genişüzengi. |
çanak yalamak | * dalkavukluk etmek. |
çanak yalayıcı | * Dalkavuk. |
çanak yalayıcılık | * Dalkavukluk. |
çanak yalayıcılık etmek | * dalkavukluk etmek. |
çanak yaprağı | * Çanağı oluşturan yaprakların her biri. |
çanakçı | * Çanak yapan veya satan kimse. |
çanakçılık | * Çanak yapma veya satma işi. |
çanaklık | * Gemi direklerindeki gözetleme yeri. |
çanaksı | * Çanağa benzeyen, çanak gibi. |
çanaksıhücreler | * Salgı olacağıvakit şişen ve belirli bir hacme geldiklerinde içlerindeki sıvısalgısını boşaltan bez hücreleri. |
çancı | * Çan yapan veya satan kimse. * Çan çalmakla görevli kimse. |
çancılık | * Çancının işi veya mesleği. |
çandı | * Çivisiz, birbirine geçirilme yöntemine göre hazır kesilmişkereste. * Tahta kapak veya tavan. |
çandır | * Karışık, melez. * Aşılanmamış, yaban. |
çangal | * Ayakta güreşirken karşı güreşçinin koltuğu altından bir kolu sokarak bir ayakla o güreşçinin bir bacağına çengel taktıktan sonra onu öne doğru eğip başıüzerinden atma oyunu, çelme takma. |
çangal | * Dallı budaklıağaç. * Fasulye sırığı, sırık. |
Kategoriler