çarpıkça | * Biraz çarpık. |
çarpıklaşma | * Çarpıklaşmak işi. |
çarpıklaşmak | * Çarpık duruma gelmek. |
çarpıklaştırma | * Çarpıklaştırmak işi. |
çarpıklaştırmak | * Çarpık duruma getirmek. |
çarpıklık | * Çarpık olma durumu, eğrilik. |
çarpılan | * Bir çarpma işleminde tekrarlanan sayı. |
çarpılı | * Çarpı işareti konmuş. * Bir tür olta iğnesi. |
çarpılış | * Çarpılmak işi veya biçimi. |
çarpılma | * Çarpılmak işi. * Çarpık duruma gelme. |
çarpılmak | * Çarpmak işine konu olmak. * Çarpık duruma gelmek. * Alınıp gücenmek. * Çekiciliğine kapılmak. |
çarpım | * Çarpma işleminin sonucu olan sayı. |
çarpım cetveli | * Bkz. çarpım tablosu. |
çarpım tablosu | * Birbiriyle çarpılan sayıların (çoğu 1’den 9’a kadar) çarpımlarını gösteren çizelge, kerrat cetveli. |
çarpınma | * Çarpınmak işi. |
çarpınmak | * Çırpınmak. |
çarpıntı | * (kalp için) Hızlıve sık vurma. |
çarpıntılı | * Heyecanlı, telâşlı. |
çarpıntısıtutmak | * heyecen, korku veya üzüntüden çarpıntınöbeti gelmek. |
çarpıntısız | * Çarpıntısı olmayan. |
çarpış | * Çarpmak işi veya biçimi. |
çarpışılma | * Çarpışılmak işi veya biçimi. |
çarpışılmak | * Çarpışmak işi yapılmak. |
çarpışma | * Çarpışmak işi, müsademe, sadme. * Öncülerin veya küçük birliklerin yaptıklarıküçük savaşma. |
çarpışmak | * Birbirine çarpmak, tokuşmak. * Vuruşmak. * Birbirine üstün gelmeye çalışmak. |
çarpıştırma | * Çarpıştırmak işini yapmak. |
çarpıştırmak | * Çarpışmak işini yaptırmak. |
çarpıtılma | * Çarpıtılmak işi veya biçimi. |
çarpıtılmak | * Çarpıtmak işi yapılmak. |
çarpıtma | * Çarpıtmak işi. |
çarpıtmak | * Çarpık duruma getirmek. * Gerçek anlamdan saptırmak. * Yanlışa ve kötü duruma götürmek. |
çarpma | * Çarpmak işi. * Çarpmak işlemi, darp, zarp. * Alaturka müzikte temel notaların arasına sıkıştırılmışve usulü bozmayan, tek perdelik küçük fazlalık. * Kuyu çengeli biçiminde beşkollu büyük olta iğnesi. * Çırpılarak yapılan (şey). |
çarpma işareti | * Çarpmak işleminin yapılmasınısağlayan x işareti. |
çarpma kapı | * Tek veya çift kanatlı olan, özel menteşesi yardımı ile içe ve dışa doğru açılabilen kapıtürü. |
çarpmak | * Hızla değmek, vurmak. * Etkisiyle birdenbire hasta etmek. * Varlığına inanılan bir gücün öfkesine uğramak. * El çabukluğu ile çalmak. * Kurnazlıkla, zorla ele geçirmek. * Hızlıatmak. * Hızla bir yere vurmak. * Biri çarpılan, öbürü çarpan denilen iki sayıverildiğinde, çarpanıçarpılandaki birim kadar çoğaltarak çarpım adıverilen bir üçüncü sayıyıelde etmek, zarp etmek. * Çekiciliğiyle etkilemek, şaşırtmak. |
çarptırış | * Çarptırmak işi veya biçimi. |
çarptırma | * Çarptırmak işi. |
çarptırmak | * Çarpma işini yaptırmak veya çarpmasına yol açmak. * Yankesiciye kaptırmak. |
çarşaf | * Yatağın üstüne serilen veya yorgan kaplanan bez örtü. * Eskiden kadınların kullandığıve baştan örtülen, pelerinli, eteklikli sokak giysisi. |
çarşaf çarşaf | * Olabildiğince uzun, uzun uzun. |
çarşaf gibi | * (deniz, göl, su için) dalgasız, dümdüz ve durgun. |
çarşaf kadar | * (eni boyu küçük olması gereken şeyler için) pek büyük, çok geniş. |
çarşafa dolanmak | * bir işin içinden çıkamamak, kötü ve başarısız duruma düşmek, zor durumda kalmak, çarşaflamak. |
çarşafa girmek | * (eskiden, yeni yetişen kız için) çarşaf giymeye başlamak. |
çarşafçı | * Çarşaf yapan veya satan kimse. |
çarşafçılık | * Çarşaf yapma sanatıveya çarşaf satma işi. |
çarşaflama | * Çarşaflamak işi. |
çarşaflamak | * Yorganıçarşafla kaplamak. * Kötü ve başarısız duruma düşmek, çarşafa dolanmak. |
çarşaflanma | * Çarşaflanmak işi. |
çarşaflanmak | * Çarşaflama işine konu olmak. * Çarşaf giymek. |
Kategoriler