Kategoriler
Ç SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük Ç Sayfa 15

çatallaştırma* Çatallaştırmak işi.
çatallaştırmak* Çatallaşmasına yol açmak.
çatallı* Çatalı olan veya çatal durumunda olan.
* İki veya daha çok ihtimali olan.
* (ses için) Pürüzlü.
çatallık* Çatal konulan yer.
çatana* Filika büyüklüğünde, islimle işleyen deniz teknesi, küçük vapur, istimbot.
çatanacı* Çatana işleten kimse.
çatapat* Ayakla çiğnenince veya bir yere sürtülünce çat pat diye patlayan bir eğlence fişeği.
çatı* Bir yapının, bir evin damınıkuran parçaların bütünü.
* Birbirine çatılmışçakılmışşeylerin bütünü.
* Yapının tavanı ile damıarasındaki genellikle az kullanılan yer.
* İnsan ve hayvanda iskeletin kuruluşu.
* Barınılan, sığınılan yer.
* Belli bir maksada yönelik kimselerin oluşturduğu kuruluş.
* Özne veya nesne durumlarına göre, belirli çatıeklerinin fiil kök veya gövdelerine getirilen türev, bina:
Sevinmek (sev-in-), sevdirmek (sev-dir-), sevindirmek (sev-in-dir-) gibi.
* Bir yapıyıörten ve eğik yüzeyleri olan damın tahtadan iç yapısı.
* Hikâye, roman, piyes gibi edebî türlerde olay kuruluşu, kurgu.
çatıarası* Tavanla çatıörtüsü arasında kalan boş bölüm, tavan arası.
çatıekleri* Fiil kök veya gövdelerinden dönüşlü, edilgen, işteş, ettirgen çatılar yapmaya yarayan ekler: (Sev-in-), (sev-il-
), (sev-iş-), (kapa-t-), (geç-ir-), (sev-dir-) gibi.
çatıeteği* Çatının, binanın dışduvarlarınıaşan, yağışlara karşıduvarın en üst bölümünü koruyan dışa uzanmışkısmı.
çatıkaplayıcı* İskele kurup ahşap çatıkaplamasınıve duvarlarıkeçe veya özel kâğıtlar ile kaplayan usta.
çatıkatı* Yapılarda çatı ile son kat arasında yapılan küçük kat.
çatıkirişi* Bir ucu tavanın üstüne bindirilen ve üzerine kiremit altıtahtalarının kaplandığı ana kiriş.
çatıörtüsü* Çatıların üstüne kiremit, çinko ve oluklu sac vb. ile kaplanan, tavana su geçmesini önleyen yapı bölümü.
çatıpenceresi* Tavan arasınıaydınlatmaya yarayan pencere veya camlıkapak.
çatıcı* Çatma işini yapan kimse.
çatık* Çatılmışolan.
çatık çehre* Çatık yüz.
çatık kaş* Kaşları birbirine çok yakın ve çatık olan (kimse).
çatık surat* Çatık yüz.
çatık yüz* Öfkeli yüz (çehre, surat).
çatıklaşma* Çatıklaşmak işi.
çatıklaşmak* Çatık duruma gelmek.
çatıklık* Çatık olma durumu.
çatıldama* Çatıldamak durumu.
çatıldamak* Çatık duruma gelmek.
çatılı* Çatısı olan (yapı).
* Çatılmışolan.
* Başına çatkı bağlanmışolan.
çatılış* Çatılmak işi veya biçimi.
çatılma* Çatılmak işi.
çatılmak* Çatmak işine konu olmak.
çatınma* Çatınmak işi.
çatınmak* Kaşlarınıçatıp surat asmak.
çatır çatır* Sert bir şey kırılırken, yanarken yerinden sökülürken veya sıkıştırılınca çıkan ses.
* Zor kullanarak, baskıyaparak.
* Güçlük çekmeden.
çatır çatır çatlamak* çok çatlamak.
* çok kıskanmak.
çatır çatır etmek* çatır çatır ses çıkarmak.
çatır çatır sökmek* bir şeyi zorlayarak yerinden söküp çıkarmak.
çatır çutur* Bir şey kırılırken çıkan sesi anlatır.
çatırdama* Çatırdamak işi.
çatırdamak* Çatır diye ses çıkarmak.
* Çökmeye, yok olmaya yüz tutmak, tehlikeli duruma düşmek.
çatırdatma* Çatırdatmak işi.
çatırdatmak* Bir şeyin çatır diye sesini çıkartmak.
çatırtı* Çatırdama sesi.
çatırtılı* Çatırtısı olan.
çatısız* Çatısı olmayan, üstü açık (ev, kulübe).
çatış* Çatmak işi veya biçimi.
çatışık* Birbirini tutmayan, birbirini çelen, birbirine uymayan, çelişik, mütenakız.
çatışılma* Çatışılmak işi.
çatışılmak* Çatışmak işi yapılmak.
çatışkı* Yasaların veya önermelerin kendi aralarında çelişikliği, antinomi.

Bir yanıt yazın