Kategoriler
Ç SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük Ç Sayfa 24

çengel atmak * bir konuya taraftar toplama girişiminde bulunmak, ilişki kurmak.
çengel çeneliler * Çeneleri gaga biçiminde uzamışve tam kemikleşmemiş balıklar takımı, yapışık çeneliler.
çengel iğnesi * Çengel biçiminde ilmiklerden oluşan bir tür işleme.
* Çengelli iğne.
çengel sakızı * Kengel sakızı.
çengel takmak * uğraşmak veya kötülük etmek için el atmak.
çengelleme * Çengellemek işi.
çengellemek * Çengelini takmak.
* Çengel atışyapmak.
çengellenmek * Çengel takılmak, çengelle tutturulmak.
çengelleyiş * Çengellemek işi veya biçimi.
çengelli * Çengeli olan veya ucu çengel biçiminde olan.
çengelli iğne * Tutturulduğu yerden kurtulmaması için ucu özel yuvaya geçirilen iğne.
çengelsi * Çengeli andıran, çengel biçimli.
çengi * Çalgıeşliğinde oynamayımeslek edinmişkadın.
çengi kolu * Çengilerden oluşan topluluk.
çengi takımı * Çengi kolu.
çengilik * Çenginin yaptığı iş.
çengüçegane * Saz eğlentisi.
çenileme * Çenilemek işi.
çenilemek * Canıyanan köpek ağlar gibi acıacıses çıkarmak.
çenk * Harpıandıran, telli bir çalgı.
çentik * Bir şeyin kenarından kesilerek veya kırılarak açılan küçük kertik, tırtık.
* Kertikli.
* Küçük oyuk.
* Basım sırasında basım aletinin diyaframını belirli bir açıklığa getirecek düzeni işletmek için filmin kenarına
yapılan çukurluk.
çentik açmak * çentik oluşturmak.
çentik atmak * çentiklemek.
çentikleme * Çentiklemek işi.
çentiklemek * Bir şeyde çentik açmak.
* Bir şeyi ince doğramak.
çentiklenme * Çentiklenmek işi.
çentiklenmek * Çentikli duruma gelmek.
çentikli * Üzerinde çentik bulunan.
çentilme * Çentilmek durumu.
çentilmek * Çentmek işine konu olmak.
çentme * Çentmek işi.
çentmek * Bir şeyin kenarında kertik açmak.
* Soğan, salatalık gibi şeyleri küçük ve ince parçalar durumunda doğramak.
çepçevre * Bkz. çepeçevre.
çepeçevre * Bütün yanlarınıkuşatacak biçimde, fırdolayı.
çepel * Kir, bulaşık, çamur, pislik.
* Ürüne karışmışyabancımadde.
* Çalıçırpı.
* Bozuk, kapalı, yağmurlu hava.
çepelleme * Çepellemek işi.
çepellemek * Çepel duruma getirmek, karıştırmak.
çepellenme * Çepellenmek işi.
çepellenmek * Çepelli duruma gelmek.
* Karışıp bozulmak.
çepelli * İçinde sap, taş, toprak gibi yabancımadde bulunan.
çepellilik * Çepelli olma durumu.
çeper * Çit.
* Ahlâksız, huysuz, geçimsiz kimse.
* Bağçubuğu, çalıçırpı.
* Sebze bahçesi.
* Zar.
çeper çekmek * çitten duvar çevirmek.
çeperli * Çeperi olan, çeperle çevrili bulunan.
çepez * Bozuk ipek kozası.
çepiç * Çebiç.
çepin * Bahçelerde kullanılan küçük çapa.
Çepni * Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri.
çer * “Gelişigüzel ve dayanıksız yapılmış” anlamında çer çöp veya çerden çöpten ikilemelerinde geçer.
çer çöp * Çalıçırpıkırıntısı.
* Döküntü, süprüntü.
* Bazıçocuk oyunlarında dikkat anlamında kullanılan uyarma sözü.

Bir yanıt yazın