Kategoriler
D SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük D Sayfa 9

damarlandırma * Damarlarıyetersiz olan bir organa yeni damarlar eklemeyi amaçlayan ameliyat.
damarlanma * Bir organın, bir bölgenin damarlarının durumu.
damarlanmak * Damar damar olmak, damar durumu almak.
damarlarıayağa kalkmak * Bir duygu sonucu şiddetle istemek.
damarlı * Damarı olan, damarı gözle görülecek kadar kabarmışolan.
* Aksi, huysuz, sinirli, geçimsiz.
damarsız * Damarı olmayan.
* Uysal, iyi huylu.
damasko * Çoğunlukla döşemelik olarak kullanılan, keten ve ipek karışımı bir tür kumaş.
damat * Güvey.
* Padişah soyundan kız almışolan kimse.
damat girmek * aileye güvey olarak katılmak.
damatlık * Güveylik.
damdan çardağa atlamak * hiçbir mantık bağıkurmadan konudan konuya geçmek.
damdan düşer gibi (düşercesine) * (söz için) birdenbire ve yersiz olarak.
damdazlak * Hiç saçı olmayan.
damga * Bir şeyin üzerine bir nişan, bir işaret basmaya yarayan araç.
* Bu araçla basılan nişan, işaret.
* Bir kimsenin adınıkötüye çıkaran, yüz kızartıcıdurum.
* Bir şeyin kime, hangi çağa ait olduğunu gösteren belirgin iz, işaret, nitelik.
damga harcı * Kamuya ait mal ve hizmetlere vatandaşın katkıpayı olarak ödediği vergi.
damga kanunu * Damga pullarının nasıl ve ne miktarda yapıştırılacağını gösteren kanun.
damga pulu * Resmî işlemlerde belgelere yapıştırılan pul.
damga vergisi * Kişiler veya kuruluşlar arasıhukukî işlemlerin geçerliliğini belgeleyen kâğıtlardan alınan vergi.
damga vurmak * damgalamak.
* iz bırakmak.
damga yemek * (biri) kötü bir yargıya veya nitelenmeye uğramak.
damgacı * Damga vurmakla görevli kimse.
* Damga yapan veya satan kimse.
damgacılık * Damgacının işi veya mesleği.
damgalama * Damgalamak işi.
damgalamak * Bir şeyin üzerine damga ile işaret yapmak, damga vurmak.
* Bir kimseye gerçeğe dayanmadan herhangi bir özellik veya nitelik yüklemek.
* Birine yüz kızartıcı bir suç yüklemek.
damgalanma * Damgalanmak işi.
damgalanmak * Damgalamak işine konu olmak.
damgalatma * Damgalatmak işi.
damgalatmak * Damgalamak işini yaptırmak.
damgalayış * Damgalama işi veya biçimi.
damgalı * Damgası olan, damgalanmışolan.
* (kendisine) Yüz kızartıcı bir suç yüklenmişolan.
damgasız * Damgalanmamış, damgası olmayan.
damıtıcı * Damıtmaya yarayan, damıtma işinde kullanılan araç, imbik.
* Endüstride damıtma ürünleri elde etmede türlü ham maddeleri damıtan kimse.
damıtık * Damıtma yoluyla, damıtılarak elde edilmişolan.
damıtılma * Damıtılmak işi.
damıtılmak * Damıtmak işi yapılmak veya damıtmak işine konu olmak.
damıtma * Damıtmak işi, taktir.
damıtmak * Gaz ürünler elde etmek için, bazıkatınesneleri ısıyoluyla temel ögelerine ayrıştırmak, imbikten çekmek,
taktir etmek.
* Sıvıkarışımlarda, karmaşık, değişken birleşimleri oluşturan ögeleri, özellikleri belirli ürünlere ayırmak.
damızlık * Yalnız dölü alınmak için yetiştirilen yüksek nitelikli (hayvan veya bitki).
* Maya.
damla * Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda sıvı.
* Damlalıkla kullanılan ilâç.
* Kalbe inen inme; felç.
* Çok az.
* Damla biçiminde olan (ziynet).
damla damla * Azar azar.
damla hastalığı * Gut.
damla inmek * felç olmak, damlaya uğramak, yüreğine inmek.
damla sakızı * İri taneli, parlak ve çok sevilen bir tür sakız.
damla taş * Tıraşedilmeyerek yuvarlak ve cilâlı bırakılmış, değerli veya yarıdeğerli taş.
* Sarkıt.
damla taşı * Yapılarda süs unsuru olarak kullanılan damla biçiminde taş.
damlacık * Küçük damla.
damlalık * Bir sıvıyıdamla damla akıtmak için bir ucuna kauçuktan yapılmış başlık geçirilmiş, öbür ucu sivri, cam veya
plâstikten araç.
* Bir yapıda çörtenleri ve dam oluklarınıtaşıyan yan duvar.
* Bulaşık teknesinin yanına konulan ve yıkanmışkap kacağın sularınıtekneye akıtan oluklu bölüm.
damlama * Damlamak işi.
damlamak * Damla durumunda tane tane düşmek.
* İçindekini damla damla akıtmak.
* Bir yere çağrılmadan, birdenbire, çekinmeden girmek.
damlatılma * Damlatılmak işi.

Bir yanıt yazın