Kategoriler
D SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük D Sayfa 49

dilli düdük etmek * bir haberi herkese yaymak.
dilmaç * Çevirici, tercüman.
dilmaçlık * Dilmacın mesleği, çeviricilik, tercümanlık.
dilme * Dilmek işi.
* Dört köşe kesilmişağaç.
dilmek * Bir bütünü küçük ve yassıparçalara ayırarak kesmek.
* Yarmak.
dilsel * Dille ilgili.
dilsever * Dili seven (kimse).
dilsiz * Konuşma merkezinin veya konuşma organlarının bozukluğu sebebiyle konuşamayan (kimse), ahraz.
* Ses çıkarmayan, sessiz olan (kimse).
dilsizlik * Dilsiz olma durumu.
dilüviyum * Bugünkü ırmakların dördüncü çağdan kalma en eski alüvyonlarına verilen ad.
dimağ * Beyin.
* Bilinç, zihin.
dimdik * Çok dik (olarak).
* Sağlıklı, zinde.
* Sıkıntılarıkarşılayacak durumda olan, başeğmeyen, metin.
* (bakışiçin) Dikkatli, ısrarlı.
* Sağa sola sapmadan, dosdoğru.
* Kaskatı, çok sertleşmişolarak.
dimdik ayakta durmak * yıkılmamak.
dimdik durmak * tam dik durumda olmak.
* tutumunu değiştirmemek, yılmamak.
dimi * Sıkıdokunmuş bir tür pamuklu kumaş.
diminuendo * Sesi gittikçe azaltarak.
* Müzik parçasının başında “>” işaretiyle gösterilen nota terimi.
dimmer * Elektrik akım şiddetini el ile çevirerek ayarlayan anahtar, reosta.
dimnit * Erken olgunlaşan ince kabuklu bir çeşit siyah üzüm.
dimyat * Seyrek ve yuvarlak taneli bir çeşit üzüm.
* (büyük D ile) Aşırıhırsla fazla malda gözü olan kimsenin elindekini avucundakini de kaybedebileceği
anlamında “Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak” sözünde geçer.
din * Tanrı’ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayıve tapınmayısistemleştiren toplumsal bir
kurum.
* Bu nitelikteki inançlarıkurallar, kurumlar, töreler ve semboller biçiminde toplayan, sağlayan düzen.
* İnanılıp çok bağlanılan düşünce, inanç veya ülkü.
din * C.G.S. sisteminde bir gramlık bir kütlenin hızınısaniyede bir santimetre artıran güç birimi: Bir nevton 105
din’e eşittir.
din * Bir şeyin en yüksek ve sivri noktası.
din * İlmek.
din adamı * Mesleği dinle ilgili işler olan görevli.
din birliği * Aynıdin etrafında oluşturulan inanç gücü.
din dışı * Dinle ilişiği olmayan, lâdini.
din doruğu * Dağın en yüksek yeri.
din erki * Din ilkelerine dayanan egemenlik, din gücü.
din felsefesi * Dinin ilkelerinin özünü ve anlamınıtemellendirmeyi amaçlayan felsefe dalı.
dinamik * Mekaniğin kuvvet, hareket, enerji arasındaki ilişkilerini inceleyen dalı, devim bilimi.
* Devimsel.
* Canlı, etkin, hareketli.
dinamik analiz * Çözümleme konusu yapılan veya modele dahil edilen değişkenlerin zaman içindeki değişmelerinin de
dikkate alındığıyöntem.
dinamikleşme * Dinamikleşmek durumu.
dinamikleşmek * Dinamik duruma gelmek.
dinamit * Nitrogliserin ile yapılan patlayıcı bir madde.
* Tutku, özlem, heyecan.
* Şiddetli, korkunç, hırslı.
dinamit lokumu * Kömür tozu, kil gibi maddelere emdirilmişdinamit.
dinamitçi * Dinamit üreten, satan veya patlatılma işinde çalışan kimse.
dinamitçilik * Dinamitçinin işi veya mesleği.
dinamitleme * Dinamitlemek işi.
dinamitlemek * Dinamitle havaya uçurmak.
* Bir girişimi, bir kuruluşu engelleyici, yıkıcıdavranışta bulunmak.
dinamitlenme * Dinamitlenmek işi.
dinamitlenmek * Dinamitle havaya uçurulmak.
* Engellenmek.
dinamizm * Devimselcilik.
* Davranışlarıcanlıve hareketli olan canlının özelliği.
dinamo * Mekanik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştüren alet.
dinamometre * Kuvvetölçer.
dinar * Yaklaşık olarak altın liranın dörtte biri değerinde olan eski bir para.
* Bahreyn, Cezayir, İran, Irak, Kuveyt, Libya, Tunus, Ürdün, Yemen ve eski Yugoslavaya’da kullanılan para
birimi.
dince * Dine göre, din bakımından.
dincelmek * Dinçleşmek.
dinci * Dinî görüşleri her alana yaymak isteyen kimse.
dinci erki * Bkz. Din erki.
dincilik * Dincinin işi.

Bir yanıt yazın