Kategoriler
D SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük D Sayfa 53

dirgenlemek * Dirgenle yaymak.
dirhem * Okkanın 400’de 1’ine eşit olan, 3,148 gramlık eski bir ağırlık ölçüsü; İstanbul için bir dirhem 3,207 gr
olarak tespit edilmiştir.
* Bir tür gümüşpara.
dirhem dirhem * Azar azar, az az, çok az ölçüde.
dirhem dirhem satmak * kendini dirhem dirhem satmak.
dirhemle söylemek (veya konuşmak) * çok az veya yavaşkonuşmak.
diri * Yaşamakta olan, yaşayan, canlı, ölü karşıtı.
* Güçlü, zinde.
* Solmamışpörsümemiş.
* Gereği kadar pişmemiş.
diri diri * Canlı olarak.
diri örtü * Ormanlık bölgelerde ağaçların altında yeşeren çalı, çırpıveya odunsu bitkiler.
dirice * Biraz diri.
diriğ * Esirgeme.
diriğetmek * esirgemek.
diriksel * Diri ile, canlı ile ilgili, canlılar üzerinde olan, diril.
diriksel ısı * Hayvanların vücut ısısı.
diril * Diriksel.
diril * Şilte yüzü veya gömlek yapmaya yarar pamuklu bir kumaş.
diril ısı * Hayvanların vücut ısısı, diriksel ısı.
dirileşme * Dirileşmek işi.
dirileşmek * Bitkin, pörsümüşveya solmuşken yeniden diri duruma gelmek.
dirilik * Diri olma durumu.
diriliş * Dirilmek işi veya biçimi, dirilme, canlanma.
* Yeni bir atılımla güç kazanma.
* Dinî inanışlara göre ölümden sonra dirilme, basübadelmevt.
dirilme * Dirilmek işi.
dirilmek * Güçlenip canlanmak.
* (bitki için) Solmuş, pörsümüşdurumdayken yeniden canlılık kazanmak, diri duruma gelmek.
* (hasta için) Yeniden sağlığınıkazanmak, iyileşmek.
* Öldüğü sanılan şey canlılık kazanmak.
* Yeniden etkin olmak, geçerli duruma gelmek.
diriltici * Canlılık verici niteliği bulunan.
diriltme * Dirilmesini sağlama, canlandırma.
diriltmek * Dirilmesini sağlamak.
dirim * Hayat, yaşam.
* Yaşama gücü.
dirim bilimci * Biyolog.
dirim bilimcilik * Gerçekliği tek yanlı olarak yalnızca dirim bilimsel açıdan inceleyen, organik yaşamın kavramlarınıöteki
gerçeklik alanlarına da uygulayan görüş.
dirim bilimi * Biyoloji.
dirim bilimsel * Biyolojik.
dirim konisi * Gelişme durumundaki fidan veya yaprakların sürgen dokulu ucu.
dirim kurgu * Canlılar dünyasınıözellikle beynin çalışmasınıtaklit eden elektronik aletlerden yararlanmayıkonu edinen
bilim dalı, biyonik.
dirim suyu * Abıhayat.
dirimli * Hayatı olan (canlı).
dirimlik * Hayatla ilgili, dirimsel.
* Hayat, yaşam, sağlık.
* Mal mülk, gelir.
dirimsel * Hayatla ilgili veya hayata bağlı olan, hayatî, biyolojik.
dirimselcilik * Hayat olaylarınıfiziksel kimyasal güçlerle değil de, özel bir yaşama ilkesi, yaşam gücü ile açıklayan öğreti.
dirlik * Yaşayış, hayat, sağlık, varlık, geçim.
* Huzur, erinç.
* Osmanlıİmparatorluğunda bir hizmete karşılık olmak üzere bir kimseye devletçe verilen aylık veya bir yere
bağlı gelir.
dirlik düzenlik * Aile üyeleri veya bir arada çalışan kimseler arasında iyi geçinme durumu.
dirlik yüzü görmemek * rahata kavuşamamak.
dirliksiz * Dirliği olmayan.
* Geçimsiz, huysuz (kimse).
dirliksizlik * Geçimsizlik.
dirsek * Kol ile ön kol arasındaki eklemin arka yanı.
* Köşe.
* Giysi kolunda dirseğe rastlayan bölüm.
* Boruların doğrultusunu değiştirmekte kullanılan bağlantıparçası.
* Bir direği veya başka bir şeyi sağlamlaştırmak için yanına eğik olarak yerleştirilen ağaç, makas.
dirsek çevirmek * daha önce iş birliği yaptığıkişiyi uzaklaştıracak davranışlarda bulunmak.
dirsek çürütmek * okumak için yıllarca çalışmak.
dirsek dirseğe * çok kalabalıkta sıkışık durumda.
dirsek kemiği * Ön kolun iskeletini oluşturan iki uzun kemikten iç yanda olanı.
dirsek teması * İlişki, bağ, bağlantı.
dirsekleme * Dirseklemek işi.
dirseklemek * Dirsekle vurmak, dirsekle itmek.

Bir yanıt yazın