Kategoriler
D SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük D Sayfa 67

donam * Bir evin kapı, pencere, tavan, döşeme gibi bölümleri.
* Gemi ve sandalların donatılması.
donama * Süsleme, tezyin.
donamak * Süslemek, tezyin etmek.
donanım * Bir gemi direğine, bir yelkene veya başka bir parçaya bağlı bulunan halat ve makara gibi manevra araçları.
* Tesisat, döşem.
* Bir bilgisayarda bulunan fiziksel birimler.
donanım kilidi * Bilgisayarda bazıprogramların izinsiz kullanılmasınıengelleyen kilit.
donanma * Donanmak işi.
* Bir devletin deniz kuvvetleri, savaşgemileri.
* Belli bir amaçla kullanılan gemilerin bütünü.
* Bayramlarda, sevinçli günlerde bayrak, ışık kullanarak, fişek yakarak yapılan şenlik.
donanmak * Giyinip kuşanmak, süslenmek.
* Yayılıp kaplanmak.
* Işıklıduruma gelmek, ışıklarla bezenmek.
* Gerekli nesneler vb. bir araya getirilip süslenmek, gösterişli duruma getirilmek.
donatı * Donatmaya yarayan şeyler, teçhizat.
donatılma * Donatılmak işi.
donatılmak * Donatmak işine konu olmak veya donatmak işi yapılmak.
donatım * Donatma, teçhiz.
* Bir fabrikayı, bir hava alanını, bir spor kuruluşunu veya bir askerî birliği etkinlik göstermesi için gerekli
araç ve gereçlerle donatma.
* Bir sanat eserinde ikinci derecede olan ayrıntılar, yardımcıögeler.
donatımcı * Bir film veya tiyatro eseri için gerekli sahne donatımı işini yöneten kimse.
donatış * Donatmak işi veya biçimi.
donatma * Donatmak işi, teçhiz.
donatmak * Birinin giyimini sağlamak.
* Göz alıcışeyler kullanarak gösterişli bir duruma getirmek, süslemek.
* Bir şeyin işgörebilmesi için gereken nesneleri, gereçleri katmak, teçhiz etmek.
* Sövmek veya azarlamak.
donattırma * Donattırmak işi veya durumu.
donattırmak * Donatmak işini yaptırmak.
donduraç * Derin dondurucu, dipfriz.
dondurma * Dondurmak işi.
* Şekerli sütün veya meyve sularının dondurulmasıyla hazırlanan soğuk yiyecek.
dondurmacı * Dondurma yapan veya satan kimse.
* Dondurma satılan yer.
dondurmacılık * Dondurmacı olma durumu.
* Dondurma yapma ve satma işi.
dondurmak * Donmasını sağlamak.
* Bir şeyi değiştirilemez durumda tutmak.
dondurucu * Donmaya yol açan, donduran.
* Çok soğuk, çok üşüten.
dondurulma * Dondurulmak işi.
dondurulmak * Dondurmak işine konu olmak veya dondurmak işi yapılmak.
* Değişmez duruma getirilmek.
dondurulmuş * Buz durumuna getirilmiş.
* Soğukta korunmuş, soğuktan katılaşmış.
done * Bkz. veri.
donkişotluk * Gereği yokken kahramanlık göstermeye kalkışma durumu.
donlu * Donu olan.
donma * Donmak işi.
donma derecesi * Bir maddenin akışkan durumdan katıduruma geçtiği (santigrat) derece.
donma noktası * Suyun donmaya başladığıderece.
* Eriyik hâlde bulunan bir metalin kendi özelliğine bağlı olarak donmaya başladığı andaki ısıderecesi.
donmak * Soğuğun etkisiyle katıduruma gelmek, buz tutmak.
* (canlılar) Yaşamınıyitirmek, soğuktan ölmek.
* Çok üşümek.
* (bitki için) Soğuktan zarar görmek; yararlanılmaz duruma gelmek.
* Kimyasal bir etki ile katılaşmak.
* Eriyik hâlde bulunan bir metalin katıhâle geçmeye başlamasıhâli.
* Beklenmedik bir durum karşısında birden hareketsiz kalmak.
* Gelişmemek, yeniliklere açık olmamak.
donmuşsebze * Daha sonra kullanılmak üzere bir kap içinde dondurulmuştaze sebze.
donra * Saç kepeği, kaşkonağı.
* Kalınlaşmış, tabaka durumuna gelmişkir.
donsuz * Don giymemişolan.
* Yoksul; serseri.
donuk * Parlaklığı olmayan, mat.
* (göz için) Canlılığı olmayan, fersiz.
* Canlılığı az olan, durgun, uyuşuk.
donuk donuk * Canlılığı olmayarak.
* Rengini ve parlaklığınıyitirmiş, mat.
donuklaşma * Donuklaşmak durumu.
donuklaşmak * Donuk duruma gelmek.
donuklaştırma * Donuklaştırmak işi.
donuklaştırmak * Donuk duruma getirmek.
donukluk * Donuk olma durumu.
donuna etmek * donuna küçük veya büyük abdestini yapmak.
donuna kaçırmak * istemeyerek donuna küçük veya büyük abdestini yapmak.
donuna yapmak (veya doldurmak) * (çocuk) küçük veya büyük abdestini donuna etmek.
* çok korkmak.
donup kalmak * Bkz. donakalmak.
dopdolu * Büsbütün dolu.
doping * Bir spor yarışmasısırasında vücuda üstün hareket ve enerji sağlamak için kullanılan uyarıcı ilâç.
doping yapmak * bazı bedensel özellikleri değiştiren veya çok artıran bir uyarıcımaddeyi çok az miktarda vermek.
* uyarıcıetkide bulunmak.

Bir yanıt yazın