Kategoriler
D SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük D Sayfa 72

dönüşlü zamir * Kişi kavramınıpekiştirerek belirten zamir. Türkçede bu kavram kendi kelimesiyle sağlanır.
dönüşlülük * Dönüşlü olma durumu.
dönüşme * Dönüşmek işi, tahavvül.
* Kelime içinde, yan yana düşen iki sesten birinci sesin ikincisinin etkisiyle değişmesi, benzeşme.
dönüşmek * Bir biçimden veya bir durumdan başka bir biçim veya duruma girmek, tahavvül etmek.
dönüşsüz * Dönüşü olmayan.
dönüştürme * Dönüştürmek işi, tahvil.
dönüştürmek * Dönüşmesini sağlamak, tahvil etmek.
* Bir şekli, belli bir kurala göre, başka bir şekle çevirmek.
dönüştürücü * Dönüştüren.
* Aynıfrekansta fakat yoğunluğu veya gerilimi genellikle farklı olan bir veya birçok değişik akım dizgesini,
değişik bir akım dizgesine dönüştüren elektromanyetik indükleçli duruk araç, muhavvile, transformatör.
dönüştürülme * Dönüştürülmek işi.
dönüştürülmek * Dönüştürmek işine uğramak.
dönüştürüm * Dönüştürmek işi, tahvil.
dönüşüm * Olduğundan başka bir biçime girme, başka bir durum alma, tahavvül, inkılâp; transformasyon.
* Görevinin değişikliğe uğramasıyüzünden bir organda ortaya çıkan değişme.
* Bilinçaltına itilmiş bir duygu veya isteğin, karşıtı görünümünde veya başka bir biçimde bilince yükselmesi,
transformasyon.
dönüşümcü * Dönüşümcülükle ilgili olan.
* Dönüşümcülük yanlısı(kimse).
dönüşümcülük * Yaşayan türlerin yalın biçimlerden karmaşık biçimlere doğru evrimle gelişerek ortaya çıktığınıöne süren
öğreti, transformizm.
dönüşümlü * Değişerek, sıra ile.
* Değişen, sıra ile olan.
döpiyes * Etek ceketten oluşan iki parçalıkadın giysisi.
dörder * Dört sayısının üleştirme sayısıfatı, her birine dört, her defasında dördü bir arada olan.
dördül * Kenarlarıve açıları birbirine eşit olan dörtgen, murabba, kare.
* Rubaî.
dördün * Ay veya benzeri gök cisimleri çemberlerinin yarısının aydınlık olduğu evre, yarım ay, terbî.
dördüncü * Dört sayısının sıra sıfatı, sırada üçüncüden sonra gelen.
dördüncü çağ * Yeryüzünün yaklaşık iki veya üç milyon yıllık çağı.
dördüz * Dördü birlikte doğmuşolan veya bir arada bulunan.
* Dördü bir batında doğmuşdört çocuk.
dördüz yumrucuklar * Beyinle beyincik arasında bulunan dört kabartının adı.
dördüzleme * (eski Yunan edebiyatında) Üçü trajedi, sonuncusu yerme dramı olan dört sahne eserinden oluşan bölüm.
dört * Dört sayısının adıve bu sayıyı gösteren rakam, 4, lV.
* Üçten bir artık.
* Dört sıfatı bazen “her, bütün” anlamına gelir.
dört ayak * Dört ayaklıhayvan.
* Elleri de ayak gibi kullanarak.
dört ayak üstüne düşmek * tehlikeli bir durumdan hiç zarar görmeden kurtulmak.
dört ayaklılar * Sürüngenleri ve memelileri içine alan bir sınıf.
dört başımamur * her bakımdan istenildiği gibi olan, eksiksiz, kusursuz.
dört bir * Bkz. ciharıyek.
dört bir taraf (veya yan) * her yan, bütün çevre.
dört bucak * Her taraf, her yer.
dört çifte * Kürek yarışlarında sancak ve iskelesinde dörder küreği olan tekne.
dört dönmek * telâşla çare aramak.
* bir işyapmak için telâşla sağa sola koşmak.
dört dörtlük * Birlik.
* Tam, kusursuz, mükemmel.
dört duvar arasında kalmak * evde, kapalı bir yerde kalmak zorunda olmak.
dört elle sarılmak (veya yapışmak) * bir işe büyük bir özen ve önem vererek girişmek.
dört göz * Gözlüklü kimse.
dört göz bir evlât için * “anne ve babanın bütün emek ve didinmesi evlât içindir” anlamında kullanılır.
dört gözle beklemek (veya bakmak) * çok isteyerek veya özleyerek beklemek.
dört işlem * Toplama, çıkarma, çarpma ve bölmeden oluşan, matematiğin dört temel işlemi.
dört kaşlı * Bıyığıyeni terleyen (delikanlı).
* Kalın ve gür kaşlı.
dört köşe * Kare biçiminde.
dört köşe olmak * çok keyiflenmek, çok zevk duymak.
dört üstü, murat üstü * işi her zaman yolunda olanlar için söylenir.
dört yanıdeniz kesilmek * çaresiz ve umutsuz kalmak.
dört yol * Dört yolun birleştiği yer.
dört yol ağzı * Dört yolun birleştiği kavşak.
dört yüzlü * Dört yüzü olan çok yüzlü.
* Tabanıüçgen olan piramit.
dörtcihar * Oyunda, atılan zarların ikisinin de dört benekli olan yanlarının üste gelmesi.

Bir yanıt yazın