Kategoriler
D SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük D Sayfa 74

döviz * Ülkeler arasıödeme yapmakta kullanılabilecek para, çek ve poliçe gibi her türlü ödeme aracı.
* Yabancıülke parası.
* Propaganda veya tanıtma amacıyla üzeri yazılmış bez veya karton.
döviz kaçırmak * yurt dışına izinsiz döviz çıkarmak.
dövizzede * Bankalara dövizle borçlanıp ev veya araba satın alan, ancak dövizin aşırıartışıdolayısıyla aldığıkredileri
geri ödeyemeyerek edindiği malıyok pahasına elinden çıkarmak zorunda kalan kimse.
dövme * Dövmek işi.
* Dövülerek kabuğu çıkarılmış buğday ve bundan yapılan yemek.
* Vücut derisi üzerine iğne gibi sivri bir araçla çizilmek ve içine renk veren maddeler konulmak yoluyla
yapılan çıkmaz yazıveya resim.
* Kızgın durumda iken dövülerek biçim verilmiş(metal eşya).
* Dövülerek yapılan.
dövme yapmak * vücuda dövme işlemek.
dövmeci * Kullanılmadan önce dövülmesi gereken maden filizlerini veya diğer maddeleri döven işçi.
* Vücuda dövme yapan kimse.
dövmecilik * Dövme yapma işi.
dövmek * Vurarak canınıacıtmak.
* Çamaşır, halı gibi şeyleri tokaç, sopa gibi şeylerle vurarak temizlemek.
* Bir şeyi toz durumuna getirmek için ezmek.
* Ezmek veya çırpmak.
* Ateşte kızdırılarak yumuşatılmış bir madeni, vurarak istenilen biçime getirmek.
* Topa tutmak.
* Çarpmak, vurmak.
dövmelik * Mısır ve buğday dövmeye yarayan, yarma buğday yapan bir araç.
dövülgen * Dövülerek levha durumuna geçebilen (maden).
dövülgenlik * Madenin dövülgen olma niteliği.
dövülme * Dövülmek işi.
dövülmek * Dövmek işine konu olmak.
dövülüş * Dövülmek işi veya biçimi.
dövünme * Dövünmek işi.
dövünmek * Aşırıüzüntü, çaresizlik, pişmanlık duyarak çırpınmak, kendi kendini dövmek.
* Çok üzülmek.
dövünüş * Dövünmek işi veya biçimi.
dövüş * Dövmek işi veya biçimi.
* Tokat, yumruk, tekme gibi saldırışlarla yapılan kavga.
dövüşçü * Dövüşen kimse.
dövüşken * İyi dövüşen veya dövüşmeyi seven.
dövüşkenlik * Dövüşken olma durumu.
dövüşme * Dövüşmek işi.
dövüşmek * Karşılıklı birbirini dövmek.
* (iki silâhlıkuvvet) Çatışmak.
* Boks yapmak.
dövüştürme * Dövüştürmek işi.
dövüştürmek * Dövüşmelerini sağlamak.
dragoman * Tercüman, dilmaç.
dragon * Ejderha.
* Batı ordularında, atlıveya yaya olarak çarpışan asker sınıfı.
drahmi * Yunan para birimi.
drahoma * Gelinin güveye verdiği para veya mal.
draje * Üstü şekerli, renkli ve parlak bir madde ile kaplanmışhap.
* Daha çok çikolata ile kaplanmışkuru yemiş.
dram * Sahnede oynanmak için yazılmışoyun.
* Acıklıüzüntülü olayları, bazen güldürücü yönlerini de katarak konu alan sahne oyunu türü.
* Tiyatro edebiyatı.
* Acıklı olay.
drama * Dram.
dramatik * Sahne oyununa özgü olan.
* Coşku veren, duygularıkamçılayan.
* Acıklı.
dramatikleşme * Dramatikleşmek durumu.
dramatikleşmek * Dramatik bir durum almak.
dramatize etme * Dramatize etmek işi veya biçimi.
dramatize etmek * (bir edebî eseri) Radyo, televizyon veya sahne oyunu biçimine getirmek.
* Bir olayı olduğundan daha acıklı, abartılı bir biçimde ortaya koymak.
dramaturg * Oyun yazma ve yönetme kurallarını bilen, bir oyun yazılır veya sahnelenirken bu bilgisinden yararlanılan
kimse, oyun yazarı, tiyatro yazarı.
dren * Hendek.
* Ameliyat sonrasıvücut içinde kalan doku artıklarınıve sıvılarıdışarıatmak veya yara üzerindeki ihtihabı
akıtmakta kullanılan bükülgen tüp.
drenaj * Toprakta bitkilerin yetişmesine zararlı olan fazla suların akıtılması, akaçlama.
* Yarada biriken sıvıyıakaçla boşaltma.
dretnot * XX. yüzyılın başlarında kullanılan bir zırhlıtipi.
drezin * Yol kontrol ve bakımı için demir yollarında kullanılan küçük araba.
dripling * Topu kısa aralıklarla veya yavaşyavaşvurarak ileri götürmek.
dripling yapmak * futbol, basketbol gibi oyunlarda topu kısa aralıklıve denetimden çıkarmayacak vuruşlarla sürmek.
drog * Hayvan ve bitkilerden, kurutularak veya özel metotlarla toplanarak elde edilen, eczacılık ve kısmen
sanayide kullanılan ham veya yarıham madde.
drosera * Droseragillerden, topuz biçimindeki yapraklarının üst yüzeyi, böcekleri yakalayan yapışkan tüyler ile örtülü
otsu bir bitki (Drosera rotundifolia).
droseragiller * İki çeneklilerden, örnek bitkisi drosera olan bitki familyası.
-du * Bkz. -dı/ -di vb.
dua * Tanrı’ya yalvarma, yakarış.
* İbadet veya yakarma amacıyla okunan din değeri olan metin.
dua etmek * Tanrı’ya yalvarmak.

Bir yanıt yazın