düşünüp taşınmak | * konuyu bütün yönleriyle inceleyip ona göre davranmak, iyice düşünmek. |
düşünür | * Genel sorunlar üzerine yeni ve kendine özgü düşünceleri olan kimse, mütefekkir. |
düşünürlük | * Düşünür olma durumu. |
düşünüş | * Düşünmek işi veya biçimi, mütalâa. * İnsanın, özellikle davranışlarına yön veren ahlâk tutumu ve düşünme biçimi. |
düşüp kalkmak | * (erkek kadınla veya kadın erkekle) yasa ve töre dışıyakın ilişki kurmak. * biriyle çok yakın arkadaşlık etmek. |
düşürme | * Düşürmek işi. |
düşürmek | * Düşmesine yol açmak, düşmesine sebep olmak. * Değerini, fiyatını indirmek. * Azaltmak. * (taş, solucan için) Vücuttan atmak. * İskat etmek. * Uğratmak. * Değerli bir şeyi ucuz veya kolay ele geçirmek. * Zayıf bırakmak, gücünü azaltmak. |
düşürtme | * Düşürtmek işi veya durumu. |
düşürtmek | * Düşürmesini sağlamak. |
düşürülme | * Düşürülmek işi veya durumu. |
düşürülmek | * Düşürmek işine konu olmak veya düşürmek işi yapılmak. |
düşürüm | * Düşürmek işi veya durumu. |
düşürüş | * Düşürmek işi veya biçimi. |
düşüş | * Düşmek işi veya biçimi. |
düşüt | * Düşük. |
düttürü | * Kılığıciddî olmayan, tuhaf ve hafif giyimli. * Dar ve kısa giysi. |
düttürü Leylâ | * tuhaf, dar ve kısa giyinmişkadın. |
düve | * Boğaya gelmemiş, 1-2 yaşında dişi sığır. |
düvel | * Devletler. |
düven | * Harmanda ekinlerin sapıve tanelerini ayırmak için kullanılan, önüne koşulan hayvanlarla çekilen, alt yüzünde keskin çakmak taşlarıdikine çakılı bulunan, kızak biçiminde araç, döven. |
düven dişi | * Düvenin altına dikine çakılan keskin taş. |
düven sürmek (veya dövmek) | * düvenle ekinlerin tanelerini başaklarından çıkarmak. |
düvenci | * Harman zamanıdüven sürmek için tutulan çocuk. * Düven yapan veya satan kişi. |
düver | * Yapılarda kullanılan kalın ağaç, direk, mertek. |
düvesime | * Düvesimek işi veya durumu. |
düvesimek | * Boğa dişi istemek. |
düyek | * Türk müziğinde bir usul. |
düyun | * Borçlar. |
düz | * Yatay durumda olan, eğik ve dik olmayan. * Kıvrımlı olmayan, doğru. * Yüzeyinde girinti çıkıntı olmayan, müstevî. * Kısa ökçeli, ökçesiz (ayakkabı). * Yayvan, altıderin olmayan. * Kıvırcık veya dalgalı olmayan (saç). * Yalın, sade, süssüz. * Çizgisiz, desensiz ve tek renkli. * Engebesiz olan yer, düzlük, ova. |
düz | * İçinde anason, sakız gibi kokulu maddeler olmayan üzüm rakısı, düziko. |
-düz | * İsimden zaman zarfıtüreten ek. |
düz baskı | * Kalıp izlerini önce kauçuğa, kauçuktan da kâğıda geçirmeye yarayan çift kopyalı baskıyöntemi, ofset. |
düz duvara tırmanmak | * çok yaramaz çocuklar için kullanılır. |
düz kanatlılar | * Uzunluğuna katlanan alt kanatları, az çok sert olan üsttekiler tarafından örtülen, dört kanatlı böcekler takımı. |
düz rakı | * Sakız katılan ve mastika denilen sakız rakısından ayırt edilmek için üzüm rakısına verilen ad, düziko. |
düz tümleç | * Yalın durumda bulunan tümleç. |
düz ünlü | * Dudakların gerilip düzleşmesiyle oluşan ünlü: a, e, ı,i. |
düz yazı | * Şiir olmayan yazı, nesir, mensur. |
düzayak | * İçinde merdiven veya inilip çıkılacak bölüm bulunmayan (ev, yol). * Basit, yavan, kuru, sathî. * Bir halk oyunu türü. |
düzce | * Oldukça düz. |
düze | * Bkz. doz. |
düze inmek | * eşkıyalıktan vazgeçmek. |
düzeç | * Bir yüzeyin eğiklik derecesini anlamaya yarayan araç, tesviye aleti. * Bkz. kabarcıklıdüzeç. |
düzeçleme | * Aynıdüzeye getirme, yüzey ayrımlarınıölçme, tesviye. * Bir yerin değişik noktalardaki yükseltisini, belli bir yatay düzleme göre (deniz yüzeyi) belirlemek için yapılan işlemlerin bütünü. |
düzelme | * Düzelmek durumu. |
düzelmek | * Düz duruma gelmek, düzleşmek. * Kötü, bozulmuş bir durumda iken düzenli duruma gelmek. * (hava için) Soğuk ve yağışazalmak. * (hasta için) İyi olmak. |
düzelti | * Düzeltmek işi, tashih. * Basılmakta olan bir eserin provalarıüzerinde özel düzeltme işaretleriyle yanlışları gösterme. |
düzeltici | * Düzeltme işini yapan. * Düzeltmen, musahhih. |
düzeltici jimnastik | * Yaşama ve çalışma şartlarının etkisiyle oluşan vücut bozukluk ve aksaklıklarınıönlemek veya gidermek için uygulanan özel beden eğitimi türü. |
düzelticilik | * Düzeltici olma durumu, düzelticinin görevi, musahhihlik. |
Kategoriler