Kategoriler
E SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük E Sayfa 17

eldivenli * Eldiveni olan.
eldivensiz * Eldiveni olmayan.
-ele- * Bkz. -ala- / -ele-.
ele alınır * oldukça iyi, işe yarar.
ele alınmaz * çok kötü, çok berbat.
ele almak * bir şey üzerinde çalışmaya başlamak, incelemek, araştırmak.
ele avuca sığmamak * söz dinlememek, baskıaltına alınmamak, zapt edilememek.
* şımarık davranmak.
ele bakmak * avuç içindeki çizgilere bakıp kişinin geleceğini okumak, el falına bakmak.
ele geçirmek * yakalamak.
* sahibi olmak.
ele geçmek * yakalanmak.
* edinilmek.
ele gelmek * tutulabilmek.
* (bebek) kucağa alınacak kadar büyümüşolmak.
ele güne (veya ele güne karşı) * herkese, yabancılara karşı.
ele güne karşı * herkese, yabancılara karşı.
ele verir talkını, kendi yutar salkımı * başkalarına, kendisinin inanmadığıve yapmadığıöğütleri kolayca verir.
ele vermek * suçlu bir kimseyi haber verip yakalatmak.
elebaşı * Oyunda arkadaşlarına başolan çocuk.
* Kötü, olumsuz işveya hareketlerde önder olan kimse, sergerde.
elebaşılık * Elebaşı olma durumu, sergerdelik.
eleğimsağma * Gök kuşağı, alâimisema.
eleji * Ağıt, içli, acıklıyakarışları, yakınmalarıve melânkolik duygularıanlatan şiir.
elek * Taneli veya un gibi toz durumunda olan şeyleri yabancımaddelerden ayıklamak veya incesini kabasından
ayırmak için kullanılan tahta bir kasnak ve tek tarafa gerilmiş, gözenekli tel, kıl, bez vb. ile yapılan araç.
-elek * Bkz. -alak / -elek.
elekçi * Elek yapan veya satan kimse.
* Çingene.
elekçilik * Elek yapıp satma işi.
eleklik * Keçi kılından veya at yelesinden yapılmışiplikle dokunan ve sanayide bazısıvılarısüzmekte kullanılan özel
dokuma türü.
elekten geçirmek * elemek.
* ayıklamak.
* araştırma sonunda doğruyu yanlışı, iyiyi kötüyü ayırmak.
elektrifikasyon * Elektrik enerjisini endüstri, ulaşım ve gündelik hayata uygulama, elektriklendirme.
elektriği kesmek * elektrik enerjisinin akışına engel olmak.
elektriği yakmak * elektrik enerjisini bir yeri aydınlatmak için açıp kullanmak.
elektrik * Maddenin elektron, pozitron, proton gibi parçacıklarının hareketleriyle ortaya çıkan enerji türü.
* Bu enerjinin gündelik hayatta kullanılan biçimi.
* Bu enerjiden elde edilen aydınlanma.
* Fiziğin, elektrik olaylarını inceleyen kolu.
* Elektrikle çalışan.
* Çarpıcılık, cazibe, canlılık.
elektrik anahtarı * Elektrik gücünden ışık, ısı, hareket olarak yararlanırken akımıkesme veya sürdürmek için kullanılan araç.
elektrik çarpması * Akım geçen bir tele canlının dokunmasısonunda şiddetli sarsılmasıveya ölmesi.
elektrik dinamosu * Güçlü bir elektromıknatısın kutuplarıarasında dönen sarımlar biçiminde düzenlenmiş bir iletkenden
oluşan ve iletkenin döndürülmesiyle mekanik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştüren araç.
elektrik direği * Elektrik enerji hatlarınıtaşıyan, ağaç veya metal direk.
elektrik düğmesi * Duvarda gömülü ve elektrik akımınıaçıp kesmeye yarayan düğme.
elektrik fabrikası * Elektrik enerjisi üreten ve bu enerjiyi nakil hatlarıyla dağıtan büyük işyeri.
elektrik feneri * Pil ile çalışan fener, el feneri.
elektrik fırını * Elektrik enerjisi ile çalışan mutfak aleti.
elektrik fincanı * Elektrik tellerinin sarıldığı akım geçirmeyen porselen.
elektrik kaynağı * Elektrik enerjisi kullanılarak yapılan kaynak işlemi.
elektrik ocağı * Elektrik enerjisi ile çalışan ve ısıtma aracı olarak kullanılan alet.
elektrik saati * Kullanılan elektrik enerjisinin miktarının gösteren araç.
elektrik santrali * Daha az donanımlıküçük elektrik fabrikası.
elektrik sayacı * Elektrik sarfiyatınıölçen ve kaydeden alet.
elektrik süpürgesi * Elektrik enerjisi ile çalışan süpürge.
elektrik teli * Elektrik akımınıkolayca iletebilen ve özellikle bakırdan yapılan tel.
elektrik üreteci * Jeneratör.
elektrik vermek * bir yeri elektrikle donatmak.
* işkence amacıyla birinin çıplak bedenine doğru akım vermek.
* elektrik enerjisini kullandırmak.
elektrik yayı * Biribirine değmeyen iki kömür çubuk arasında elektrik akımısırasında oluşan yay biçimindeki ışık.
elektrik zili * Elektrik gücünden yararlanan titreşim sonucu ses veren araç.
elektrikçi * Elektrik işleri yapan usta.

Bir yanıt yazın