Kategoriler
E SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük E Sayfa 39

esme * Esmek işi.
esmek * (hava için) Hava bir yönden bir yöne akmak, rüzgâr olmak.
* Yapılmasıönce düşünülmüşolmayan veya beklenmeyen bir şeyi yapmaya birdenbire karar vermek.
esmer * Siyaha çalan buğday rengi.
* Teni ve saçlarıkaraya çalan, koyu buğday rengi olan (kimse), yağız.
* (hava) Kurşunî renk.
esmer amber * Amber balığının bağırsaklarından çıkarılan amber.
esmer küf * Esmer küfler familyasının asalak hayata uyabilen örnek türü, özellikle arılarda öldürücü gelişmeler doğuran
ilkel mantar (Mucor mucedo).
esmer küfler * Asalak yaşayışa uymuştürleri de bulunan yosunumsu mantarlar familyası.
esmer su yosunları * Şeritleri bölmeli, renkleri esmer su yosunları.
esmer şeker * Kristal şeker yapımısırasında kristallerin santrifüjleme ile ayrılmasından sonra kalan şurubun
kristallendirilmesi sonucu elde edilen daha çok kraker ve bisküvilerde kullanılan çok ince kristalli, koyu renkli, kokulu
bir şeker.
esmerce * Esmere yakın, biraz esmer olan.
esmerimsi * Esmere çalan.
esmerleşme * Esmerleşmek işi.
esmerleşmek * Esmer duruma gelmek.
* Siyaha yakın bir koyu renk almak.
esmerleştirme * Esmerleştirmek işi.
esmerleştirmek * Esmer duruma getirmek.
esmerlik * Esmer olma durumu.
esna * Bir işin yapıldığı an, sıra.
esnaf * Küçük sermaye ve sanat sahibi.
* Kötü yola sapmışolan kadın.
* Başlıca düşüncesi, mesleğinin bütün inceliklerinden yararlanıp bunlarıkarşısındakinin zararına kullanarak
ve meslekte kötü örnek oluşturarak çok para kazanmak olan kimse.
esnaf ağzı * Çarşıve pazarda satıcıların müşteri çekmek için kullandıklarıdil.
esnaf loncası * Herhangi bir meslek dalında esnafların kurduğu dernek.
esnaflık * Esnaf olma durumu.
* Esnafın yaptığı iş.
esnasında * Sırasında, olduğu anda.
esnek * Bir dışgücün etkisi altında uzamak, kısalmak, eğrilmek gibi biçim değişikliklerine uğradıktan sonra, etkinin
kalkmasıyla eski biçimini alabilme özelliğinde olan, elâstikî.
* Değişik yorumlara elverişli.
esnekleşme * Esnekleşmek işi veya durumu.
esnekleşmek * Esnek bir durum almak.
esnekleştirme * Esnekleştirmek işi.
esnekleştirmek * Esnek duruma getirmek.
esneklik * Esnek olma durumu, elâstikiyet.
esneme * Esnemek işi.
esnemek * Uykulu, sıkıntılıveya yorgunluk duyulan bir anda ağzı genişçe açarak soluk alıp vermek.
* Bir cisim bir etki ile biçim değiştirmek.
* Bollaşıp genişlemek.
esnetme * Esnetmek işi.
* Türlü sebeplerle kısalan kaslarıaçmak ve uzatmak için bağlı bulunduklarıeklemlerde yapılan esnek, yaylıve
zorlu germe hareketi.
esnetmek * Esnemesine sebep olmak.
esneye esneye * Sürekli esneyerek.
esneye gerine * Esneyerek.
esneyiş * Esnemek işi veya biçimi.
espas * Bir kelimenin harflerini ayırmak için kullanılan harflerden daha kısa ve küçük metal çubuk.
* Aralık.
espaslı * (basımcılıkta) Espası olan.
* Aralıklı.
Esperanto * Polonyalıdoktor L. Zamenhof tarafından bütün milletlerce kullanılmak için 1887’de hazırlanmış, grameri
on altıkurala dayanan, kolay bir yapma dil.
Esperantocu * Esperanto yanlısı.
esperi * Ava alıştırılamayan bir tür doğan.
espiyon * Birinin kusur veya suçlarını gizlice bildirmesi için o kimsenin üstleri tarafından tutulmuşolan ve bundan
çıkar sağlayan kişi.
espressivo * Duygulu, içten.
espri * İnce anlamlı, düşündürücü ve şakalısöz, nükte.
* Yazıda, resimde, sözde ve davranışta ince, derin anlam, nükte.
espri patlatmak * konuşma sırasında, beklenilmedik anda, ortama uygun hoş, nükteli veya ilginç söz söylemek.
espri yapmak * nükteli, şakalısöz söylemek.
esprili * Esprisi olan.
* Espiri yapma niteliğini taşıyan (kimse).
espritüel * Yerinde ve zamanında, güzel ve hoşkarşılanan, ince anlamlı, düşündürücü söz söyleyen, nükte yapan
(kimse).
esrar * Gizler, sırlar.
esrar * Hint kenevirinden çıkarılan ve kullanılacak miktara göre uyarıcı, sarhoşedici veya uyuşturucu etkileri olan
bir madde.
esrar çekmek * esrar içmek.
esrar kumkuması * Kim olduğu ve neler yaptığı bilinmeyen kimse.

Bir yanıt yazın