Kategoriler
E SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük E Sayfa 40

esrar otu * Hint keneviri.
esrar perdesi * Bir şeyin anlaşılmasını güçleştiren engel.
esrar tekkesi * Toplu ve gizli olarak esrar içilen yer.
esrara dalmak * sırlara gömülmek.
esrarcı * Esrar yapan, satan veya esrar çeken kimse.
esrarcılık * Esrarcının işi.
esrarengiz * Gizlerle, sırlarla örtülü, esrarlı.
esrarengizlik * Esrarlı olma durumu.
esrarkeş * Esrar (II) kullanmayıalışkanlık durumuna getiren kimse.
esrarkeşlik * Esrarkeşolma durumu.
esrarlı * Gizli yönleri bulunan, ne olduğu anlaşılamayan, akıl erdirilemeyen, esrarengiz.
esrarlı * İçinde esrar bulunan.
esre * Arap yazısında, bir ünsüzün dar, düz ve kısa (ı,i) okunacağını gösteren işaret, kesre.
esri * Esrik.
esrik * Esrimiş, sarhoş, mest, sermest.
esriklik * Sarhoşolma durumu.
esrime * Sarhoşolma işi, gaşiy.
esrimek * Herhangi bir sebeple kendinden geçmek, gaşyolmak.
* Coşup kendinden geçmek, vecde gelmek.
* Mest olmak, sarhoşolmak.
esritme * Esritmek işi.
esritmek * Sarhoşolmasına yol açmak, sarhoşetmek.
essah * Doğru, gerçek, sahi.
estağfurullah * Teşekkür edilen veya övülen bir kimsenin söylediği bir incelik ve alçak gönüllülük sözü.
estamp * Metal, tahta vb.üzerine kazıldıktan sonra basılan resim.
estampaj * Metal, tahta vb.üzerine resim basma, çoğaltma yöntemi.
estek köstek * “Oyalamak, yersiz bahaneler bulmak, işten kaçınmak” gibi anlamlara gelen estek köstek etmek veya estek
etmek, köstek etmek biçimlerinde de kullanılır.
ester * Oksijenli asitler ile alkollerin aralarından bir su molekülü ayrılmasısonucunda verdikleri madde.
esterleşme * Oksijenli asitlerle alkollerin birleşerek ester oluşturması.
estet * Güzeli en üstün, en yüce değer sayan kişi.
estetik * Sanatsal yaratının genel yasalarıyla sanatta ve hayatta güzelliğin kuramsal bilimi, güzel duyu, bediiyat.
* Güzellik duygusu ile ilgili olan veya güzellik duygusuna uygun olan.
* Güzelliği ve güzelliğin insan belleğindeki ve duygularındaki etkilerini konu olarak ele alan felsefe kolu,
güzel duyu.
* Kusurlu bir organıdüzeltmek veya güzelleştirmek amacıyla uygulanan (yöntemler).
estetikçi * Estetikle uğraşan kimse.
estetikçilik * Gerçeklik ve yarar kaygılarından sıyrılarak, bir sanat veya felsefe konusunu salt güzelliği için sevme kuramı,
güzel duyuculuk.
estetizm * Estetikçilik, güzel duyuculuk.
estirilme * Esritilmek işi.
estirilmek * Estirmek işi yapılmak.
estirme * Estirmek işi.
estirmek * Esmesini sağlamak.
estomp * Kara kalem resimde çizgiyi veya pastel boyasınıyaymak için kullanılan kendi üzerine sarılmışkâğıt veya
deri.
esvap * Giysi, giyecek, elbise.
esvaplık * Esvap yapmaya elverişli (kumaş).
* Birbirinin aynı olan veya birbirine çok benzeyen iki şeyden her biri, benzer.
* Karıkocadan her biri, hayat arkadaşı, refik, refika.
* Birlikte yaşayan dişi ve erkek hayvandan her biri.
* Kuma, ortak.
* Arkadaş.
* Etene, son, meşime.
* İkişer kişilik gruplarla oynanan oyunlarda, ortak oynayan iki kişiden her birinin öbürüne göre durumu.
eşadlı * Bkz. eşsesli.
eşadlılık * Bkz. eşseslilik.
eşanlam * Sözler arasında anlam birliği olmasıdurumu.
eşanlamlı * Anlamlarıaynıveya birbirine çok yakın olan (kelimeler), anlamdaş, müteradif, sinonim.
eşanlamlılık * Eşanlamlı olma durumu, anlamdaşlık.
eş bacaklılar * Denizlerde, karalarda ve tatlısularda, başka hayvanların asalağı, asalakların ara konakçısıveya özgür olarak
yaşayan kabuklular takımı.
eş basınç * Hava basınçlarıeşit olan yeryüzü noktalarını birleştirdiği var sayılan eğri, izobar eğrisi.
eş basınçlı * Basıncın hep aynıkalması.
eş başkan * Bir kurul, toplantıveya kongrenin başkanlığınıyapan başkanlardan her biri.
eş biçim * Başka bir şeyin biçim veya yapı bakımından aynısı olan şey, izomorf.

Bir yanıt yazın