Kategoriler
F SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük F Sayfa 22

fistül * Akarca.
fiş * Prizden akım almaya yarayan araç.
* Bir eserin hazırlanmasında kolaylık sağlamak veya bir işe kılavuzluk etmek için yazılıp sınıflandırılan küçük
kâğıt yapraklarından her biri.
* Kumarda, bazıalışverişişlerinde para yerine kullanılan pul ve benzeri.
* Bir işi yaptırmak veya gereken sıranın alındığını belirtmek için bir koçandan koparılmışkâğıtlardan her biri,
makbuz.
fişaçmak * bir işle ilgili konuda gereken bilgileri fişüzerine yazmaya başlamak, fişlemek.
fişe * Bazımobilya kilitlerinin içinde bulunan, birbirinin benzeri fakat farklıölçüdeki uçlarıyaylıkilit elemanı.
fişek * Tüfek, tabanca gibi hafif ateşli silâhların içine, atılmak için sürülen ve içinde barut bulunan bir kovan ile bu
kovanın ucuna yerleştirilmişmermiden oluşan cephane, kurşun.
* Donanma ve şenliklerde kullanılan çeşitli yanıcıveya patlayıcımaddeler.
* Silindir biçiminde üst üste konarak kâğıda sarılmışmadenî para.
* Fişek biçiminde yapılmış baharat ambalâjı.
fişek atmak * ortalığıkarıştıracak bir söz söylemek.
* cinsel birleşmede bulunmak.
fişek gibi * hızla.
fişek salıvermek * ara bozacak söz söylemek.
fişekçi * Fişek yapan veya satan kimse.
fişekhane * Fişek yapılan yer.
fişekli * İçinde fişek bulunan.
fişeklik * Üzerine tüfek, tabanca fişekleri geçirilip bele asılan veya omuzdan bele doğru çapraz geçirilen kemer,
kargılık.
* Kütüklük.
fişeklikli * Fişekliği olan.
fişini tutmak * bir kimsenin davranışlarınıfişüzerinde belirlemek.
fişka * Çipo tırnağınıkaldırıp asmak için geminin kenarında bulunan sabit veya hareketli demir askı.
fişleme * Fişlemek işi.
fişlemek * Fişüzerine yazmak.
* Bir işle ilgili konuda fişaçmak.
fişlenme * Fişlenmek işi.
fişlenmek * Fişe geçirilmek, fişe yazılmak.
* Güvenlik kuruluşlarında dosyası bulunmak.
fişli * Fişe yazılmışolan.
* Güvenlik kuruluşlarında kaydı bulunan (kimse).
fişlik * Fişkoymaya yarar yer veya kutu.
* Fişolmaya veya fişyapılmaya uygun olan.
fit * Birini başkasına karşıkışkırtma.
fit * Ödeşme, razı olma.
fit * İngiliz uzunluk ölçüsü birimi olan foot, ayak sözünün çokluk biçimi.
fit olmak * ödeşme, razı olmak.
fit vermek (veya fit sokmak) * birini başkasına karşıkışkırtmak, arayıaçmak; kuşku uyandırmak.
fitçi * Kışkırtıcı, ara bozucu, kovcu.
fitçilik * Kışkırtıcılık, ara bozuculuk, kovculuk.
fitil * Lâmbada, kandilde ve mumda yağın, çakmakta benzinin yanmasınısağlayan, türlü biçimlerde bükülmüş
veya dokunmuşpamuktan yapılan genellikle yağçekici madde.
* Derin yaraların tedavisinde, yara içine salınan steril gaz bezi şeridi.
* Anüse konulan donmuşyağkıvamında ve koni biçiminde ilâç.
* Eskiden toplarıve şimdi lâğımlarıateşlemekte kullanılan kaytan biçiminde tutuşturucu madde.
* Kumaşın altına kaytan biçiminde bükülmüş bir şey koyup üstten dikerek yapılan kabartma yol.
* Koltuk ve sandalye gibi oturulan eşyanın yapımında dikişveya çivileri gizlemekte kullanılan şerit.
* Dokunuşunda yolları olan kumaş.
* Elli kâğıtla oynanan ve en az sayısı olanın kazanmasıkuralına dayanan bir iskambil oyunu.
fitil fitil burnundan gelmek * Bkz. burnundan gelmek.
fitil gibi * çok sarhoş.
fitil olmak * çok sarhoşolmak.
fitil vermek * kızdırmak, azdırmak, kışkırtmak.
fitilci * Fitil yapan veya satan kimse.
* Kargaşalık çıkaran (kimse).
fitili almak * birdenbire telâşlanmak, kaygılanmak, öfkelenmek.
fitilleme * Fitillemek işi.
fitillemek * Fişek, dinamit gibi patlayıcımaddelerin fitilini ateşlemek.
* Birini kızdırmak veya kışkırtmak, fitil vermek.
fitillenme * Fitillenmek işi.
fitillenmek * Fitil takılmak.
* Kızdırılmak, kışkırtılmak.
fitilli * Fitili olan veya fitille ateşlenen.
* Üzerinde dokuma doğrultusunda fitiller olan kumaş.
fitilsiz * Fitili olmayan.
fitin * Fitik asidin C6H6[OPO(OH)2]6, bir tuzu olan, fosforu tek mideliler tarafından değerlendirilemeyen
organik bir bileşik.
fitleme * Fitlemek işi.
fitlemek * Birini, başkasına karşıkışkırtmak, fitnelemek.
fitlenme * Fitlenmek işi.
fitlenmek * Biri başkasına karşıkışkırtılmak.
fitne * Geçimsizlik, karışıklık, kargaşa.
* Fitneci, ara bozucu.
fitne fesat çıkarmak * ara bozucu söz söylemek ya da davranışlarda bulunmak.
fitne fücur * Çok fitneci, ara bozucu, karıştırıcı.
fitne kumkuması * Ara bozucu kimse.

Bir yanıt yazın