fuarcı | * Fuar işleriyle uğraşan kimse. |
fuarcılık | * Fuar düzenleme işi. |
fuaye | * Bir gösteri veya toplantı binasında, temsil veya toplantıaralarında kullanılan dinlenme yeri. |
fuel oil | * Ham petrolün damıtılmasısonunda elde edilen ve yakıt olarak kullanılan ürün, yağyakıt. |
fuhuş | * İçinde bulunulan toplumun kurallarına uymayan cinsel ilişkide bulunma; bir veya birkaç kişiyle para karşılığında cinsel ilişkide bulunma. * Taşkınlık, aşırıdavranış. |
fujer | * Eğrelti otu, aşk merdiveni. |
fukara | * Yoksul, fakir, fıkara. * Zavallı. * Derviş. |
fukara babası | * Yoksullara yardım etmeyi seven kimse. |
fukaralık | * Yoksulluk, fakirlik. * Güçsüzlük. |
fukusgiller | * Su yosunlarından, gelgitli denizlerin kayalıklara yakın yerlerinde yetişen esmer bir yosun. |
ful | * Taşkırangillerden, birçok türleri bulunan ağaççık ve bunun güzel kokulu beyaz çiçeği (Casmin sambac). * Küçük taneli bir bakla türü. |
ful | * Tam, bütün, eksiksiz. * İskambil oyununda benzer kâğıtların bir araya gelmesi. |
fular | * Bir tür ince ipek kumaş. * İpek eşarp. |
fule | * Adım aralığı. |
full- time | * Bkz. fultaym. |
fultaym | * Tam gün. |
fultaymcı | * Tam gün çalışan (kimse). * Tam gün çalışmayıdestekleyen (kimse). |
fultaymlı | * Tam gün çalışmayıkabul eden (kimse). |
fulya | * Nergisgillerden, soğan köklü bir bitki ve bu bitkinin zerrin ve nergis adlarıyla da anılan güzel kokulu çiçekleri (Narcissus jonquilla). |
fulya balığı | * Fulya balığı gillerden, yan kanatlarıçok geniş, kuyruğu testere gibi dişli bir balık türü (Myliobatis aquila). |
fulya balığı giller | * Örnek hayvanıfulya balığı olan omurgalıhayvanlar sınıfı. |
funda | * Süpürge otu. |
funda sıçanı | * Şili ve Peru’da yaşayan kemiriciler takımından bir memeli türü (Ectadon degus). |
funda tavuğu | * Avustralya’da yaşayan tavuksulardan bir kuştürü (Cathetfurus lathami). |
funda toprağı | * Funda yapraklarının çürümesiyle oluşan ve gübre olarak yararlanılan toprak. |
fundagiller | * Fundalar takımından, bayağıfunda veya süpürge çalısı, azelya, yaban mersini, koca yemişgibi çoğu her zaman yeşil birçok çalıve ağaççığı içine alan bir bitki familyası. |
fundalar | * Fundagillerle birlikte bunlara benzeyen daha başka familyalarıda içinde toplayan bir bitki takımı. |
fundalık | * Funda ile kaplanmışyer. |
fundamentalist | * Fundamentalist yanlısı olan kimse. |
fundamentalizm | * Birinci Dünya Savaşıyıllarında Amerika’da ortaya çıkan protestan kökenli dinî akım. |
funya | * Top ateşlemeye yarar kapsül. * Topu ateşlemek için falya deliğine konulan araç. |
furgon | * Yolcu katarlarına eklenen yük vagonu. |
furta | * Bkz. farta furta. |
furya | * Olağandan çok fazla bulunma durumu. |
fut | * 30,480 cm’ye eşit olan İngiliz uzunluk ölçü birimi, ayak, kadem. Çoğulu: fit. |
futa | * İpekli peştamal. |
futa | * Dar, uzun ve hafif bir yarışkayığı, kik. |
futbol | * Topu, kafa veya ayak vuruşları ile karşıkaleye sokma kuralına dayanan ve on birer kişilik iki takım arasında oynanan top oyunu, ayak topu. |
futbolcu | * Futbol oyuncusu. |
fuzulî | * Yersiz, gereksiz. |
fücceten | * Birdenbire, ansızın (ölmek). |
fücceten gitmek | * ansızın ölmek. |
fücur | * Bkz. fitne fücur. |
füg | * Çok sesli müzikte bir beste. |
fülûs | * Bakır para. |
fülûsüahmere muhtaç | * çok fakir, beşparasıyok, düşkün, zavallı. |
füme | * Duman rengi. * Bu renkte olan. * Tütsü ile kurutulmuş(balık, et). |
fümerol | * Etkin olmayan dönemlerde, yanardağların ağzından yayılan gaz. |
Fürs | * Eski Fars halkından olan kimse. |
füru | * Dallar, kollar, ayrıntılar. * Çocuklar, torunlar. |
Kategoriler