Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 9

gazabınıyenmek * öfkesini, şiddetini göstermemek veya bastırmak.
gazal * Ceylân.
gazap * Öfke, kızgınlık, hiddet.
gazaplandırma * Gazaplandırmak işi.
gazaplandırmak * Öfkelendirmek, kızdırmak.
gazaplanma * Gazaplanmak işi.
gazaplanmak * Öfkelenmek, kızmak.
gazaplı * Öfkeli, kızgın, hiddetli.
gazeki * Cepken altına giyilen kolsuz bir çeşit giysi.
gazel * Divan edebiyatında beşile on beş beyit arasında değişen, ilk beytinin dizeleri birbiriyle, sonraki beyitlerinin
ikinci dizeleri birinci beyitle uyaklı, en çok lirik konularda yazılan nazım biçimi.
* Klâsik Türk müziğinde belli bir kurala bağlı olmadan bir kişi tarafından herhangi bir makamda gezinerek
sesle yapılan taksim.
gazel * Sonbaharda kuruyup dökülen ağaç yaprağı.
gazel damarı * Şah damarı.
gazel okumak * gazel söylemek.
* oyalamak veya kandırmak üzere boş sözler söylemek.
gazel tutturmak * yüksek sesle şarkıveya türkü söylemek.
gazelhan * Gazel okuyan, gazel söyleyen kimse.
gazelhanlık * Gazel söylemeyi kendine meslek edinme.
gazeliyat * Bir şairin divanında bulunan gazeller bölümü.
gazellenme * Gazellenmek işi veya durumu.
gazellenmek * (ağaç) Yapraklarınıdökmek.
* (yaprak) Sararıp kurumak.
gazete * Politika, ekonomi, kültür ve daha başka konularda haber ve bilgi vermek için, yorumlu veya yorumsuz, her
gün veya belirli zaman aralıklarıyla çıkarılan yayın.
* Gazetenin yönetildiği, hazırlandığı, basıldığıyer.
gazeteci * Gazete yayımlayan kimse.
* Gazeteye yazıyazmayı, haber toplayıp vermeyi veya gazetenin yazı işlerinde çalışmayı işedinen kimse.
* Gazete satan kimse.
gazetecilik * Gazetecinin yaptığı iş.
gazetelik * Gazete koymaya yarar küçük çatkı.
* Gazeteye haber diye yazılacak nitelikte.
gazhane * Hava gazıüretilen veya depolanan yer.
gazışı * Termik etki olmaksızın kendiliğinden görülen ışık.
gazışıl * Gazışı ile ilgili, gazışısaçabilen.
gazi * (İslâmlıkta) Düşmanla savaşan veya savaşyapmış(kimse).
* Olağanüstü yararlıklar göstererek düşmanıyenen komutanlara veya şehirlere devlet tarafından verilen onur
unvanı.
* Savaştan sağve zafer kazanmışolarak dönen (kimse).
gazi olmak * savaştan, ölmeden dönmek.
gaziler helvası * Undan yapılan bir tür helva.
gazilik * Gazi olma durumu.
* Gazi unvanı.
* Yiğitlik.
gazino * Yemek yenilen, gösteri izlenen, bazen oyun sergilenen eğlence yeri.
* Büyük kahvehane ve birahane.
gazinocu * Gazino işleten kimse.
gazinoculuk * Gazinocu olma durumu veya gazinocunun yaptığı iş.
gazla! * defol, git!.
gazlama * Gazlamak işi.
gazlamak * Gaz yağısürmek.
* (motorlu araçlarda) Motora fazla benzin gitmesini ve aracın hızlanmasını sağlamak için gaz pedalına
kuvvetle basmak.
* Kaçmak.
gazlanma * Gazlanmak işi.
gazlanmak * Gaz yağısürülmek.
* Sindirim yolunda gaz olmak.
gazlaşma * Gazlaşmak işi veya durumu.
gazlaşmak * Gaz durumuna girmek.
gazlaştırma * Gazlaştırmak işi.
gazlaştırmak * Bir maddeyi gaz durumuna dönüştürmek.
gazlı * Gazı olan veya gaz bulaşmışolan.
gazlı bez * Yaralara kapatılan ince ve seyrek bez.
gazoil * Açık sarırenkte, oldukça kıvamlı, yakıcıve yanıcı olarak kullanılan petrol ürünü.
gazojen * Sıvıveya katıyakıtıhava veya oksijen etkisiyle gazlaştırmaya yarayan araç.
gazolin * Ham petrolün ilk damıtılmasında ayrılan çok uçucu, hafif akaryakıt.
gazometre * Gazların toplanması, belirli basınç altında dağıtılması için kullanılan depo.
* Gazölçer.
gazometri * Bkz. gaz ölçümü.
gazoyl * 343 gazoil.

Bir yanıt yazın