Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 15

gelen geçen * Gelip geçenler, gelenler, uğrayanlar.
gelen giden * Gelenler, uğrayanlar, ziyaret edenler, gelip geçenler.
gelen gideni aratır * bir işe veya göreve sonradan gelen orada daha önce çalışandan daha başarısız ve geçimsiz olabilir.
gelen gideni aratır * bir işe veya göreve sonradan gelenin, orada daha önce çalışandan daha başarısız, kötü olabileceğini anlatır.
gelen paşam, giden ağam * biri ötekinin yerine geçen büyüklerine hoşgörünmek yolunu tutanlar için söylenir.
gelenek * Bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmışolmalarıdolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen,
yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar, an’ane.
gelenekçi * Geleneklere bağlı(kimse).
gelenekçilik * Toplumsal kurumlarıve inançlarıdaha çok geçmişten süregeldikleri için benimseyen, saygın tutan,
destekleyen, yeni kültür ögelerine daha az değer veren tutum veya öğreti.
gelenekleşme * Gelenekleşmek işi.
gelenekleşmek * Gelenek durumuna gelmek, gelenek değeri kazanmak.
gelenekleştirme * Gelenekleştirmek işi.
gelenekleştirmek * Bir şeyi gelenek durumuna getirmek.
gelenekli * Geleneği olan, geleneklere dayanan.
geleneksel * Geleneğe dayanan, gelenekle ilgili olan, an’anevî.
gelenekselleşme * Gelenekselleşmek durumu.
gelenekselleşmek * Gelenek durumunu almak.
geleni * Tarla faresi, büyük fare.
gelgeç * Yerli, temelli olmayan, geçici.
* Bir işüzerinde sürekli olarak durmayan, sebatsız.
gelgeççi * Gelip geçici, sebatkâr olmayan (kimse).
gelgel * Albeni, alım, çekicilik.
* Başa takılan elmas veya altın iğne.
gelgelelim * Ancak, ne var ki, fakat.
gelgelli * Gelgeli olan, alımlı.
gelgit * Boşuna gidip gelme.
* Ay ve Güneş’in yer yuvarıüzerindeki çekim güçleri sebebiyle deniz yüzünde, özellikle ana denizlerde su
düzeyinin alçalması, kabarması olayı, meddücezir.
gelin * Evlenmek için hazırlanmış, süslenmişkız veya yeni evlenmişkadın.
* Bir kimsenin oğlunun karısı.
* Aileye evlenme yoluyla girmişolan kadın.
gelin abla * Yenge.
gelin alayı * Gelini damat evine götürmek için gidenlerin hepsi.
gelin alıcı * Gelini götürmek için oğlan evinden gelen kimse.
gelin almak * erkeğe bir eş bulmak.
* gelini baba evinden özel bir törenle alıp güvey evine götürmek.
gelin böceği * Hanım böceği.
gelin çiçeği * Zambakgillerden bir bitki (Fritillaria imperialis).
gelin etmek * kızıevlendirmek.
gelin gitmek * bir aileye, yere gelin olarak gitmek.
gelin güvey olmak * ilgilinin nasıl karşılayacağınıdüşünmeden bir işi olmuş bitmişsayarak sevinmek.
gelin hamamı * Düğünden birkaç gün önce evlenecek kız için hamamda yapılan tören.
* Düğünün ertesi günü, gerdekten sonra, oğlan evinin kadınlarının gelini hamama götürüp topluca yaptıkları
tören ve yıkanıp temizlenme.
gelin havası * Gelin alayının kız evinden ayrılıp oğlan evine gidinceye kadar, yol boyunca, davul ve zurnanın çaldığıözel
ezgi.
* Denizin hafif dalgalı, çırpıntılı olması.
gelin kuşağı * Gök kuşağı.
gelin kuşu * Tarla kuşugillerden bir kuş(Otocoris pencillatus).
gelin olmak * (kız) evlenmek.
gelin otu * Güveyfeneri.
gelin teli * Gelinlerin başlarına takılan, parlak, uzun, ince gümüştel.
gelin yazmak * gelinin yüzünü değişik süs gereçleriyle bezemek.
gelinboğan * Bir ahlat türü.
gelincik * Yazın kırlarda, özellikle ekin tarlalarında yetişen, kırmızıve otsu bitki (Papaver rhoeas).
* Sansargillerden, ince uzun yapılı, sivri çeneli, küçük bir hayvan, gelin kadın (Mustela nivalis).
* Mezgitgillerden, yılan balığına benzer, eti sevilen bir balık (Mustela tricirrata).
* Yılancık, arpacık, çı ban vb. verilen ad.
gelincikgiller * Ayrıtaç yapraklı iki çeneklilerden, içine gelincik, haşhaş, kırlangıç otu gibi bitkileri alan familya.
gelinfeneri * Kuşkirazı.
gelini ata bindirmişler “ya nasip” demiş * kesin sonuç alınmadan hiçbir işe oldu bitti gözüyle bakılmaz.
gelinlik * Gelin olma durumu.
* Gelin giysisi.
* Gelin giysisi yapmaya uygun (kumaş).
* Gelin olma çağına gelmiş(kız).
* Gelin için hazırlanmış.
gelinlik çağı * Genç kızların evlenme dönemi.
gelinlik etmek (veya tutmak) * (gelin) kocasının yakınlarıyanında bir süre başınıörtmek.
gelinlikçi * Gelinlik diken veya satan kimse.

Bir yanıt yazın