Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 25

gıcıklama * Gıcıklamak işi.
gıcıklamak * Gıcık oluşturmak, kaşındırmak.
* Kuşkulandırmak.
* Cinsî istek uyandırmak.
gıcıklanma * Gıcıklanmak işi.
gıcıklanmak * Gıcık duymak.
* Kuşkulanmak, huylanmak.
* Cinsî istek uyanmak.
gıcıklayış * Gıcıklanmak işi veya biçimi.
gıcır * Sakıza kıvamınıarttırmak için katılan, kauçuk cinsinden bir madde.
* Yeni.
gıcır gıcır * Sert şeylerin birbirine sürtünmesinden çıkan sesi anlatır.
* Tertemiz, yepyeni, pırıl pırıl (olarak).
gıcır gıcır etmek * gıcırtısesi çıkarmak.
gıcırdama * Gıcırdamak işi.
gıcırdamak * Gıcırtıçıkarmak.
gıcırdatma * Gıcırdatmak işi.
gıcırdatmak * Gıcırtıçıkarmasına yol açmak.
gıcırdayış * Gıcırdamak işi veya biçimi.
gıcırı bükme * hemen yetiştirilen.
* zoraki.
* zorla ve çabucak.
gıcırtı * Sert nesnelerin sürtünmesi sonucu çıkan ses, gıcırdama sesi.
* İleri geri söylenme, tepki gösterme, protesto.
gıcırtılı * Gıcırtısı olan.
gıcırtısız * Gıcırtısı olmayan.
-gıç / -giç, -guç / -güç * Fiilerden isim ve sıfat türeten ek: dal-gıç, bil-giç; bas-kıç, del-giç vb.
gıda * Besin.
gıda rejimi * Gıdaya bağlırejim.
gıdaklama * Gıdaklamak işi.
gıdaklamak * (tavuk) Kesik kesik bağırmak.
gıdaklayış * Gıdaklamak işi veya biçimi.
gıdalı * Besini olan, besinli.
gıdasız * Besini olmayan, yeterli besin alamayan, besinsiz.
gıdasızlık * Besinsizlik.
gıdı gıdı * Çocukları gıdıklar veya güldürürken söylenen söz.
gıdık * Çene altı, gerdan.
gıdıklama * Gıdıklamak işi.
gıdıklamak * Vücudun bazıyerlerine dokunarak birinde ürperme veya gülerek kaçınma ile beliren bir sinir tepkisi
uyandırmak.
* Eğlendirici, hoşa giden sözler söylemek.
gıdıklanma * Gıdıklanmak işi.
gıdıklanmak * Gıdıklamak işi yapılmak.
gıdıklayış * Gıdıklamak işi veya biçimi.
gıdım * Küçük parça, bir miktar.
gıdım gıdım * Azar azar, yavaşyavaş.
gı gı * (çocuk dilinde) Çene altı.
gık * Bazıdeyimlerde geçen yansıma bir söz.
gık dedirtmemek * ses çıkarmasına fırsat vermemek.
gık demek * ses çıkarmak; karşıçıkmak, yakınmak.
gık dememek (veya gıkıçıkmamak) * hiç sesini çıkarmamak, karşıçıkmamak, yakınmamak.
gıldır gıldır * Tok ve yüksek bir ses çıkararak.
gıllı gış * Bkz. gıllügiş.
gıllı gışlı * Bkz. gıllügişli.
gıllı gışsız * Bkz. gıllügişsiz.
gıllügiş * Kin, gizli ve kötü amaç.
gıllügişli * Gizli amaçlı, kandırıcı.
gıllügişsiz * Gizli amacı olmayan, inandırıcılık ve kandırıcılıktan uzak.
-gın/ -gin, -gun/ -gün * Fiilerden sıfat türeten ek.
gına * Zenginlik, bolluk.
* Bıkma, usanma.
gına gelmek * usanmak, bıkmak.

Bir yanıt yazın