gıcıklama | * Gıcıklamak işi. |
gıcıklamak | * Gıcık oluşturmak, kaşındırmak. * Kuşkulandırmak. * Cinsî istek uyandırmak. |
gıcıklanma | * Gıcıklanmak işi. |
gıcıklanmak | * Gıcık duymak. * Kuşkulanmak, huylanmak. * Cinsî istek uyanmak. |
gıcıklayış | * Gıcıklanmak işi veya biçimi. |
gıcır | * Sakıza kıvamınıarttırmak için katılan, kauçuk cinsinden bir madde. * Yeni. |
gıcır gıcır | * Sert şeylerin birbirine sürtünmesinden çıkan sesi anlatır. * Tertemiz, yepyeni, pırıl pırıl (olarak). |
gıcır gıcır etmek | * gıcırtısesi çıkarmak. |
gıcırdama | * Gıcırdamak işi. |
gıcırdamak | * Gıcırtıçıkarmak. |
gıcırdatma | * Gıcırdatmak işi. |
gıcırdatmak | * Gıcırtıçıkarmasına yol açmak. |
gıcırdayış | * Gıcırdamak işi veya biçimi. |
gıcırı bükme | * hemen yetiştirilen. * zoraki. * zorla ve çabucak. |
gıcırtı | * Sert nesnelerin sürtünmesi sonucu çıkan ses, gıcırdama sesi. * İleri geri söylenme, tepki gösterme, protesto. |
gıcırtılı | * Gıcırtısı olan. |
gıcırtısız | * Gıcırtısı olmayan. |
-gıç / -giç, -guç / -güç | * Fiilerden isim ve sıfat türeten ek: dal-gıç, bil-giç; bas-kıç, del-giç vb. |
gıda | * Besin. |
gıda rejimi | * Gıdaya bağlırejim. |
gıdaklama | * Gıdaklamak işi. |
gıdaklamak | * (tavuk) Kesik kesik bağırmak. |
gıdaklayış | * Gıdaklamak işi veya biçimi. |
gıdalı | * Besini olan, besinli. |
gıdasız | * Besini olmayan, yeterli besin alamayan, besinsiz. |
gıdasızlık | * Besinsizlik. |
gıdı gıdı | * Çocukları gıdıklar veya güldürürken söylenen söz. |
gıdık | * Çene altı, gerdan. |
gıdıklama | * Gıdıklamak işi. |
gıdıklamak | * Vücudun bazıyerlerine dokunarak birinde ürperme veya gülerek kaçınma ile beliren bir sinir tepkisi uyandırmak. * Eğlendirici, hoşa giden sözler söylemek. |
gıdıklanma | * Gıdıklanmak işi. |
gıdıklanmak | * Gıdıklamak işi yapılmak. |
gıdıklayış | * Gıdıklamak işi veya biçimi. |
gıdım | * Küçük parça, bir miktar. |
gıdım gıdım | * Azar azar, yavaşyavaş. |
gı gı | * (çocuk dilinde) Çene altı. |
gık | * Bazıdeyimlerde geçen yansıma bir söz. |
gık dedirtmemek | * ses çıkarmasına fırsat vermemek. |
gık demek | * ses çıkarmak; karşıçıkmak, yakınmak. |
gık dememek (veya gıkıçıkmamak) | * hiç sesini çıkarmamak, karşıçıkmamak, yakınmamak. |
gıldır gıldır | * Tok ve yüksek bir ses çıkararak. |
gıllı gış | * Bkz. gıllügiş. |
gıllı gışlı | * Bkz. gıllügişli. |
gıllı gışsız | * Bkz. gıllügişsiz. |
gıllügiş | * Kin, gizli ve kötü amaç. |
gıllügişli | * Gizli amaçlı, kandırıcı. |
gıllügişsiz | * Gizli amacı olmayan, inandırıcılık ve kandırıcılıktan uzak. |
-gın/ -gin, -gun/ -gün | * Fiilerden sıfat türeten ek. |
gına | * Zenginlik, bolluk. * Bıkma, usanma. |
gına gelmek | * usanmak, bıkmak. |
Kategoriler