Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 29

girişmek * birbirine karışmak.
* kavgaya tutuşmak.
Girit kekiği * Girit adasında yetişen, beyaz tüylü, pembe çiçekli ve çok yıllık bir bitki (Origanum dictamnus).
Giritli * Girit adasıhalkından olan kimse.
girizgâh * Girişlik, giriş.
girme * Girmek işi.
girmek * Dışarıdan içeriye geçmek.
* Sığmak.
* Yer almak, katılmak, iltihak etmek.
* (ordu) Almak, fethetmek.
* İncelemek, ayrıntılara inmek.
* Girişmek, başlamak.
* Bulaşmak.
* (zaman anlamlıkavramlar için) Başlamak.
* (ağrı, sancı) Başlamak, saplanmak.
* Yeni bir duruma geçmek, dönüşmek.
* (soyut şeyler için) İyice anlamak, iyice bilmek.
* Kavgaya tutuşmak.
* Başlamak.
* Erişmek, ulaşmak.
* Bir şeyin yapımında, birleşiminde yer almak.
* Yazılmak, başlamak.
* Yemek yemek.
girmelik * Bir yere girmek için verilen para, girişücreti.
girmesiyle çıkması bir olmak * işi çabucak bitirip çıkmak.
gişe * İstasyon, sinema, banka, mağaza ve bazı girişkapılarında bilet veya para alıp verilen, çoğu küçük pencere
biçiminde olan yer.
gitar * Genellikle altıtelli, telleri iki parmak arasında çekilerek çalınan bir çalgı, kitara.
gitarcı * Gitar çalan kimse.
gitarcılık * Gitarcı olma durumu.
gitarist * Gitarcı.
gitgide * Zaman ilerledikçe, giderek, gittikçe, ileride.
gitme * Gitmek işi.
gitmek * Bir yere doğru yönelmek.
* Bir yerden veya bir işten ayrılmak.
* Çıkmak, ulaşmak.
* Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak.
* Bir duruma, bir sonuca ulaşmak, varmak.
* Yakışmak, yaraşmak.
* Tüketilmek, harcanmak.
* Götürülmek, gönderilmek.
* Yeter olmak, yetmek, yetişmek.
* Yürümek, yol almak.
* Dayanmak.
* Geçmek.
* Herhangi bir durumda olmak.
* Yok olmak, elden çıkmak.
* Ölmek.
* Başvurmak, yapmak.
* Bir şey zarar görmüşolmak.
* (makine için) İşlemek, çalışmak.
* (bir durum) Sürmek.
* Satılmak.
* değerlendirmek, saymak, karşılamak.
gitsin! * emir kiplerinden sonra gelerek buyurulan işin yapılmasından sorunun kapanması istendiğini anlatır.
gitti * geçmişzaman kipindeki fiillerden sonra gelerek, istenmeyen bir şeyin yapıldığını, yapılacağını, istenen bir
şeyin olmadığınıveya olmayacağınıanlatır.
* aynı biçimde, fiillerin sonuna gelerek yapılması ilk önce pek istenmeyen bir şeyin kabul edildiğini anlatır.
gitti de geldi * yaşayabileceğinden umut kesilecek kadar ağır hastalık geçirip de iyi olanlar için söylenir.
gitti gider (dahi gider) * söz konusu olan şeyin bir daha gelmeyeceğini, ele geçmeyeceğini anlatır.
gittikçe * Zaman ilerledikçe, gitgide, giderek.
giydiği yakışırken eller bakışırken * gençken, güzelken.
giydirici * Stüdyolarda başkadın oyuncuların giyimine yardım eden kimse, gardıropçu.
* Oyuncuların giysilerini giydiren kimse, gardıropçu.
giydirilme * Giydirilmek işi.
giydirilmek * Giydirmek işi yapılmak.
giydirip kuşatmak * temiz, yeni üst başyapmak.
giydiriş * Giydirmek işi veya biçimi.
giydirme * Giydirmek işi.
giydirmek * Giymek işini yaptırmak.
* Ağır sözler söylemek, hakaret etmek.
giyecek * Giymek için kullanılan her şey, giyim, giysi.
giyiliş * Giyilmek işi veya biçimi.
giyilme * Giyilmek işi.
giyilmek * Giymek işi yapılmak.
giyim * Giymek işi.
* Giyme biçimi.
* Giyilen şeylerin tümü, giysi, giyecek.
giyim evi * Her türlü giysi satan dükkân veya mağaza, konfeksiyon mağazası.
giyim kuşam * Üst baş.
giyimi kuşamıyerinde * temiz ve özenli giyinmiş.
giyimli * Giyinmiş, giyinik.
giyimli kuşamlı * Temiz ve özenle giyinmiş(kimse).
giyinik * Giyinmişolan.
giyinip kuşanmak * özenle giyinmek.
giyiniş * Giyinmek işi veya biçimi.
giyinme * Giyinmek işi.
giyinmek * Kendi üzerine giymek.
* (giysiyi) Belli bir yerden almak veya belli bir yerde diktirmek.
* (ağır bir söze veya davranışa) Sesini çıkarmadan içerlemek.
giyiş * Giymek işi veya biçimi.
giyit * Giysi.
giyme * Giymek işi.
giymek * Örtünüp korunmak için bir şeyi vücuduna geçirmek.
* Ağır söz veya hakareti, küçültücü davranışıses çıkarmadan dinlemek.
giyotin * Fransa’da ölüm cezasına çarptırılanların başınıkesmek için kullanılan araç.
giysi * Her türlü giyim eşyası, giyecek, elbise, libas, çamaşır.

Bir yanıt yazın