Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 34

gök bilimci * Gök bilimiyle uğraşan bilgin, astronom.
gök bilimi * Gök cisimlerinin konumlarını, hareketlerini, birbirine olan uzaklıkların ölçülmesini, bunların fizik ve kimya
bakımından yapılarınıanlatan bilim, felekiyat, astronomi.
gök bilimsel * Gök bilimle ilgili, astronomik.
gök cismi * Gök yüzünde bulunan Güneş, Ay, gezegenler, kuyruklu yıldızlar, nebülözler gibi bütün cisimlere verilen
ortak ad.
gök delinmek * birdenbire çok ve hızlıyağmur yağmak.
gök doğan * Kuzey yarım kürede yaşayan bir tür göçmen kuş(Accipitridae).
gök ekseni * İki ucu sonsuza uzatılmış, olarak düşünülen yer ekseni, günlük harekette yıldızların çevresindeki eksen.
gök eşleği * Gök eksenine yer merkezinde dik olan düzlemin gök küresiyle ara kesiti.
gök evi * Gök olaylarınıyıldızların, Güneş, Ay ve gezegenlerin konumlarını, hareketlerini küresel bir kubbe içinde,
çeşitli araçlarla gösteren yapı, plânetaryum.
gök fiziği * Yıldızların ışığını inceleyen, fizik yapılarınıaraştıran bilim kolu, astrofizik.
gök gözlü * Gözleri mavi ile açık yeşil arası olan.
gök gürlemesi * Şimşek çaktıktan veya yıldırım düştükten önce veya sonra havada duyulan gürültü.
gök gürültüsü * Gök gürlemesi.
gök güvercin * Genellikle Avrupa ve yakın doğuda bahçelik yerlerde yaşayan bir tür kuş(Columba oenas).
gök kır * At donlarından maviye çalan kır.
gök kubbe * Kubbeye benzemesi bakımından gök.
gök kumu * Gök taşlarında görülen küresel tanecikler.
gök kuşağı * Düşmekte olan yağmur damlacıklarında güneş ışınlarının kırılıp yansımasıyla gök yüzünde oluşan yedi
renkli, kemer biçimindeki görüntü, alkım, ebe kuşağı, ebem kuşağı, eleğimsağma, hacılar kuşağı, yağmur kuşağı,
alâimisema.
gök kutbu * Gök ekseninin gök küresini deldiği iki noktadan her biri.
gök küresi * İç yüzü gökyüzü olarak kabul edilen, yarıçapısonsuza uzanmışyer merkezli küre.
gök taşı * Gezegenlerin arasında hareket eden, tümüyle gaz durumuna geçmeden yer yüzüne ulaşan katıcisim,
meteor taşı, meteroit.
gök yakut * Mavi renkli değerli bir korindon türü, safir.
gökçe * Gökle ilgili, semavî.
* Gök rengi, mavi.
* Güzel.
gökçe yazın * Edebiyat, yazın.
gökçek * Güzel, sevimli (insan).
gökçül * Maviye çalan renk, mavimsi.
* Gökle ilgili, semavî.
gökdelen * Yirmi, otuz veya daha çok katlıyapı.
gökkandil * Kendini bilmeyecek kadar sarhoş.
gökkuzgun * Gökkuzgunumsular takımının gökkuzgungiller familyasından, başı, kanatlarımavi, boyun ve karnıyeşil
göçücü kuş(Coracias garrulus).
gökkuzgungiller * En iyi bilinen türü gökkuzgun olan gökkuzgunumsular takımının, gökkuzgunlar alt takımına giren bir
familya.
gökkuzgunlar * Kuşlar sınıfının, gökkuzgunumsular takımına giren bir alt takımı.
gökkuzgunumsular * Gökkuzgunları, ağaçkakanları, çobanaldatanları, sağanları içine alan kuşlar sınıfından bir takım.
göklere çıkarmak * aşırıderecede övmek.
göklere çıkmak * pek çok yükselmek.
gökmen * Mavi gözlü (kimse).
göknar * Bkz. köknar.
göksel * Gökle ilgili, semavî.
gökte ararken yerde bulmak * çok güçlükle ele geçirebileceğini sandığışeyi veya kimseyi birdenbire bulmak.
gökten zembille mi indi * Tanrı’nın özel olarak gönderdiği, saygınlık görmesini istediği bir kişi mi?.
* uğraşmadan, didinmeden, kendiliğinden mi türedi?.
göktırmalayan * Gökdelen.
göktırmalayıcı * Gökdelen.
Göktürk * VI.-VIII. yüzyıllarda Moğolistan ve Orta Asya’da yaşamışeski bir Türk ulusu ve bu ulustan olan kimse.
Göktürkçe * Göktürk dili, Orhon Türkçesi.
gökyolu * Samanyolu, samanuğrusu.
gökyüzü * Göğün görünen yüzeyi, sema.
gökyüzü mavisi * Açık mavi.
göl * Oluşması genellikle tektonik, volkanik vb.olaylara bağlı olan, toprakla çevrili, derin ve geniş, tuzlu veya
tuzsuz durgun su örtüsü.
* Yapay su birikintisi.
göl ayağı * Bir gölün artan sularınıdenize, başka bir göle veya ırmağa taşıyan akarsu, ayak.
göl başı * Göle akan çay.
göl kestanesi * Suda yetişen ve meyvesi kestane gibi yenilen bitki (Trapa natans).

Bir yanıt yazın