gök bilimci | * Gök bilimiyle uğraşan bilgin, astronom. |
gök bilimi | * Gök cisimlerinin konumlarını, hareketlerini, birbirine olan uzaklıkların ölçülmesini, bunların fizik ve kimya bakımından yapılarınıanlatan bilim, felekiyat, astronomi. |
gök bilimsel | * Gök bilimle ilgili, astronomik. |
gök cismi | * Gök yüzünde bulunan Güneş, Ay, gezegenler, kuyruklu yıldızlar, nebülözler gibi bütün cisimlere verilen ortak ad. |
gök delinmek | * birdenbire çok ve hızlıyağmur yağmak. |
gök doğan | * Kuzey yarım kürede yaşayan bir tür göçmen kuş(Accipitridae). |
gök ekseni | * İki ucu sonsuza uzatılmış, olarak düşünülen yer ekseni, günlük harekette yıldızların çevresindeki eksen. |
gök eşleği | * Gök eksenine yer merkezinde dik olan düzlemin gök küresiyle ara kesiti. |
gök evi | * Gök olaylarınıyıldızların, Güneş, Ay ve gezegenlerin konumlarını, hareketlerini küresel bir kubbe içinde, çeşitli araçlarla gösteren yapı, plânetaryum. |
gök fiziği | * Yıldızların ışığını inceleyen, fizik yapılarınıaraştıran bilim kolu, astrofizik. |
gök gözlü | * Gözleri mavi ile açık yeşil arası olan. |
gök gürlemesi | * Şimşek çaktıktan veya yıldırım düştükten önce veya sonra havada duyulan gürültü. |
gök gürültüsü | * Gök gürlemesi. |
gök güvercin | * Genellikle Avrupa ve yakın doğuda bahçelik yerlerde yaşayan bir tür kuş(Columba oenas). |
gök kır | * At donlarından maviye çalan kır. |
gök kubbe | * Kubbeye benzemesi bakımından gök. |
gök kumu | * Gök taşlarında görülen küresel tanecikler. |
gök kuşağı | * Düşmekte olan yağmur damlacıklarında güneş ışınlarının kırılıp yansımasıyla gök yüzünde oluşan yedi renkli, kemer biçimindeki görüntü, alkım, ebe kuşağı, ebem kuşağı, eleğimsağma, hacılar kuşağı, yağmur kuşağı, alâimisema. |
gök kutbu | * Gök ekseninin gök küresini deldiği iki noktadan her biri. |
gök küresi | * İç yüzü gökyüzü olarak kabul edilen, yarıçapısonsuza uzanmışyer merkezli küre. |
gök taşı | * Gezegenlerin arasında hareket eden, tümüyle gaz durumuna geçmeden yer yüzüne ulaşan katıcisim, meteor taşı, meteroit. |
gök yakut | * Mavi renkli değerli bir korindon türü, safir. |
gökçe | * Gökle ilgili, semavî. * Gök rengi, mavi. * Güzel. |
gökçe yazın | * Edebiyat, yazın. |
gökçek | * Güzel, sevimli (insan). |
gökçül | * Maviye çalan renk, mavimsi. * Gökle ilgili, semavî. |
gökdelen | * Yirmi, otuz veya daha çok katlıyapı. |
gökkandil | * Kendini bilmeyecek kadar sarhoş. |
gökkuzgun | * Gökkuzgunumsular takımının gökkuzgungiller familyasından, başı, kanatlarımavi, boyun ve karnıyeşil göçücü kuş(Coracias garrulus). |
gökkuzgungiller | * En iyi bilinen türü gökkuzgun olan gökkuzgunumsular takımının, gökkuzgunlar alt takımına giren bir familya. |
gökkuzgunlar | * Kuşlar sınıfının, gökkuzgunumsular takımına giren bir alt takımı. |
gökkuzgunumsular | * Gökkuzgunları, ağaçkakanları, çobanaldatanları, sağanları içine alan kuşlar sınıfından bir takım. |
göklere çıkarmak | * aşırıderecede övmek. |
göklere çıkmak | * pek çok yükselmek. |
gökmen | * Mavi gözlü (kimse). |
göknar | * Bkz. köknar. |
göksel | * Gökle ilgili, semavî. |
gökte ararken yerde bulmak | * çok güçlükle ele geçirebileceğini sandığışeyi veya kimseyi birdenbire bulmak. |
gökten zembille mi indi | * Tanrı’nın özel olarak gönderdiği, saygınlık görmesini istediği bir kişi mi?. * uğraşmadan, didinmeden, kendiliğinden mi türedi?. |
göktırmalayan | * Gökdelen. |
göktırmalayıcı | * Gökdelen. |
Göktürk | * VI.-VIII. yüzyıllarda Moğolistan ve Orta Asya’da yaşamışeski bir Türk ulusu ve bu ulustan olan kimse. |
Göktürkçe | * Göktürk dili, Orhon Türkçesi. |
gökyolu | * Samanyolu, samanuğrusu. |
gökyüzü | * Göğün görünen yüzeyi, sema. |
gökyüzü mavisi | * Açık mavi. |
göl | * Oluşması genellikle tektonik, volkanik vb.olaylara bağlı olan, toprakla çevrili, derin ve geniş, tuzlu veya tuzsuz durgun su örtüsü. * Yapay su birikintisi. |
göl ayağı | * Bir gölün artan sularınıdenize, başka bir göle veya ırmağa taşıyan akarsu, ayak. |
göl başı | * Göle akan çay. |
göl kestanesi | * Suda yetişen ve meyvesi kestane gibi yenilen bitki (Trapa natans). |
Kategoriler