Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 51

gözyaşı bezleri * Gözyaşıve göz kapağı bezlerine verilen ad.
gözyaşıetçiği
gözyaşımemesi * Gözün iç açısındaki kırmızıçıkıntı.
graben * 343 çöküntü hendeği.
grado * Bir sıvının içindeki alkol derecesi.
* Derece.
gradosu düşmek * itibarıazalmak; derecesi düşmek.
grafik * Bir olayın, niceliğin çeşitli durumlarını göstermeye veya birkaç şey arasında karşılaştırma yapmaya yarayan
çizgilerden oluşmuşşekil, çizge.
* Biçim, desen veya çizgilerle gösterme.
grafit * Kurşun kalemi ve bazıaraç parçalarının yapımında kullanılan, yumuşak, kolay toz durumuna gelebilen, gri
siyah renkli, yapay olarak billûrlaşabilen bir çeşit doğal karbon.
grafolog * Yazıuzmanı.
grafoloji * Yazı bilgisi.
grafometre * Plânların yapımında, arazi üzerindeki açılarıölçmekte kullanılan araç.
gram * C. G. S (santimetre, gram, saniye) sisteminde kilogramın binde biri değerindeki kütle birimi. Kısaltması gr.
gramağırlık * Bkz. gramkuvvet.
gramaj * Ağırlık ölçüsü, gram.
gramatikal * Gramere, gramer kurallarına uygun.
gramer * Dil bilgisi.
* Dil bilgisi kitabı.
gramerci * Dil bilgisi uzmanı olan (kimse).
gramkuvvet * Bir gram kütleye 45° enlemindeki deniz yüzeyinde Yer’in uyguladığıkuvvet, gramağırlık.
gramofon * Sesyazar, fonograf.
gramsantimetre * Bir gram ağırlığında bir cismin bir santimetre yer değiştirmesini sağlayan enerji birimi, kilogram metrenin
yüz binde biri.
granat * Grena.
grandi * Geminin baştan ikinci direği.
grandük * Büyük bir düklüğün egemenine verilen ad.
* Çarlık Rusyasında prenslere verilen unvan.
granit * Kuvars, feldspat, ortoklâz ve mika minerallerinden birleşmiştürlü renkte, billûrsu, çok sert bir tür kayaç.
granit gibi * güçlü, dayanıklı, sert.
granitleşme * İç kuvvetlerin etkisiyle yer yuvarlağı içindeki kayanın granite dönüşmesi.
granül * Bir maddenin en küçük tanesi.
* Stoplâzmada bulunan küçük tanecikler.
granülin * Opalin türü.
granülit * Kuvars, feldspat, granit, Moskof camı gibi maddelerden birleşmiş billûr kayağan taşkütlesi.
gravür * Ağaç, metal veya taş bir yüzeye ayrıkatlar hâlinde değişik renkli boyalar sürüldükten sonra üstteki katları
yer yer kazıyarak alttaki renklerden yararlanma tekniği, kazıma resim.
* Bu teknikle yapılmışresim.
gravürcü * Gravür yapan sanatçı.
gravürcülük * Gravürcünün işi veya mesleği.
gravyer * İsviçre’de yapılan bir çeşit sarı, yağlıpeynir.
Grejuva * Rum ateşi.
Grek * Eski Yunanlı.
* Eski Yunanlılarla ilgili, eski Yunanlılara özgü olan şey.
Grekçe * Eski Yunan dili.
grekoromen * Belden aşağısınıtutmamak ve ayaklarla oyun yapmamak gibi kuralları olan güreştürü.
gren * Kâğıdın yüzeyinin pürüzlülük derece ve tipinin bir izlenimi.
grena * Nar çiçeği renginde bir süs taşı.
* Alüminyum silikat ile kalsiyum, magnezyum, demir veya manganez gibi madenlerden birinin
birleşmesinden oluşmuşçeşitli renkteki mineral.
gres * Rafine edilmiş bir yağlama yağı ile bir sabunun, istenen kıvama göre değişen oranlarda iyice
karıştırılmasından elde edilen yarıkoyu yağlama yağı, makine yağı.
gres pompası * Makine aksamını gresle yağlamak için kullanılan pompa.
gres yağı * Bkz. gres.
grev * İş bırakımı.
grev gözcüsü * Grevin seyrini kollayan kimse.
grev kırıcı * Grevi kırma girişiminde bulunan kimse.
grev kırıcılığı * Grevin etkisini azaltmak veya tamamıyla yok etmek amacıyla greve uğrayan işverenin veya ona yardımcı
olan bir başkasının yasal olarak yasaklanmışhareketlerde bulunması.
grev sözcüsü * Grev boyunca grevle ilgili beyanlarda bulunmakla görevli kimse.
grev yapmak * işi bırakmak.
grevci * İş bırakımıyapan kimse, iş bırakımcı.
greyder * Altında bulunan ve değişik açılarda çalışabilen bıçağı ile toprağıkesen veya yayan yol makinesi.
greyderci * Greyder kullanan, yapan veya satan kimse.

Bir yanıt yazın