Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 53

gurbetçilik * Gurbetçi olma durumu.
gurbete (veya gurbet ellere) düşmek * aile ocağından uzak bir yere gitmek.
gurbete çıkmak * doğup yaşanılan yerden uzaklaşmak.
gurbetlik * Gurbet.
gurbetzede * Gurbete düşmüş.
gurk * Kuluçka.
* Erkek hindi.
gurk etmek * tavuk kuluçkuya yatmak isterken veya yavrularınıçağırırken gurk gurk diye ses çıkarmak.
gurk olmak * kuluçkaya yatmak üzere bulunmak.
gurka yatmak * tavuk civciv çıkarmak için yumurta üzerine oturmak.
gurklamak * Kuluçka olmak.
* Erkek hindi kabarmak.
gurlama * Gurlamak işi.
gurlamak * Guruldamak.
gurme * Damak zevki olan ve yiyeceklerini titizlikle seçen kimse.
guruldama * Guruldamak işi.
guruldamak * (sindirim yollarından bir sıvı geçerken) Gur gur diye ses çıkarmak.
gurultu * Guruldama sesi.
gurup * Bir gök cisminin (Ay, Güneş, yıldız) ufkun altına inmesi.
* Özellikle Güneş’in batması, batış.
gurup etmek * (Güneşiçin) batmak.
gurup rengi * Turuncuya çalan kırmızı.
* Bu renkte olan.
gurur * Kendini beğenme, büyüklenme, kibir.
* Övünme, kurum, çalım.
* Onur, şeref.
gurur duymak * gururlanmak.
gurur gelmek * kurumlanmak.
gururlanma * Gururlanmak işi.
gururlanmak * Övünmek, büyüklenmek, kurumlanmak.
gururlu * Kendi kişiliğine önem veren, onurlu, mağrur.
* Kurumlu, çalımlı.
gururluca * Gururlu bir biçimde (olan).
gururuna ağır gelmek * kişiliğine zor gelmek, büyüklüğünün zedelendiğini düşünmek.
gururuna dokunmak * kişiliği zedelenmek, onuru kırılmak.
gururunu ayak altına almak * her türlü fedakârlığı göze alıp, taviz vermek, ilkelerden vazgeçmek.
gururunu okşamak * yüzüne karşıdeğerlerini belirterek bir kimseyi duygulandırmak.
gusletme * Gusletmek işi veya biçimi.
gusletmek * Gusül abdesti almak.
gusto * Beğeni, zevk.
gusül * İslâm dininin gerekli gördüğü durumlarda ve biçimde yıkanıp abdest alma, boy abdesti.
gusülhane * Eski evlerde, içinde yıkanılabilir biçimde yapılmışçinko kaplıküçük bölme.
guşa * Guatr, cedre.
gut * Organizmadaki ürik asidin atılmayarak vücudun bazıyerlerinde, özellikle ayak başparmağında, topuk ve
eklem yerlerinde birikmesinden ileri gelen, ağrıve şişlerle ortaya çıkan hastalık, damla hastalığı, nıkris.
guttasyon * Kök basıncı ile yapraktan damlalar hâlinde dışarısu atılması.
guvernör * Bir kamu kuruluşunu yöneten kimse.
-gü * Bkz. -gı/ -gi, -gu / -gü.
gübre * Verimini artırmak için toprağa dökülen her türlü hayvan dışkısı, kimyasal veya bitkisel madde, kemre.
gübre böceği * Kın kanatlılardan, gübre ile beslenen bir böcek cinsi (Onitis).
gübre gazı * Gübreden elde edilen yanıcı gaz, biyogaz.
gübreleme * Toprağa gübre dökme, gübre karıştırma.
gübrelemek * Verimini artırmak için toprağa gübre dökmek.
gübrelenme * Gübre dökülme.
* Gelişmesi, yetişmesi için her türlü imkânı sağlama.
gübrelenmek * Gübre dökülmek.
gübreli * Gübrelenmişolan.
gübrelik * Gübre konulan yer.
gübresiz * Gübrelenmemişolan.

Bir yanıt yazın