Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 62

günleri gece olmak * çok kederlenecek bir duruma uğramak.
günleri sayılı olmak * ölümü yakın olmak.
* bir yerde kalmak için ancak birkaç günü bulunmak.
günlü * Tarihli.
* Belli bir zamanla sınırlı.
günlük * O günkü, o günle ilgili.
* Üzerinden gün geçmişveya geçecek.
* Her gün yapılan, her gün yayımlanan, her gün çıkan.
* Günü gününe tutulan hatıra, günce, muhtıra.
* Günü gününe tutulan anıyazısıveya bu yazıları içine alan eser, günce.
günlük * Tütsü için kullanılan bir çeşit ağaç sakızı.
günlük ağacı * Asya’nın sıcak bölgelerinde (Styrax) ve Afrika’da yetişen (Boswelia) türlerinden günlük çıkarılan değişik
cinste ağaçlara verilen ortak ad.
günlük defter * Bir işletmenin yaptığı işleri günü gününe geçirdiği defter, yevmiye defteri.
günlük güneşlik * sıcak, yağışsız ve güzel hava.
günlük güneşlik * Açık ve bol ışıklı(yer veya hava).
günlük güneşlik görünmek * sıkıntısız, sorunsuz, huzur ortamında bulunmak.
günlükçü * Günlük yazarı, günlük tutmuşve yayımlamışolan kimse.
günöte * Yer yörüngesinin Güneş’e en uzak bulunduğu nokta, evç.
günsüler * Bkz. güneşhayvancıkları.
güntün eşitliği * Gece ile gündüzün eşit uzunlukta olması, ekinoks.
günü * Kıskançlık, çekememezlik, haset.
* Zamanından önce doğan yavru .
günü birliğine * Günü birlik.
günü birlik * Bütün bir gün boyunca, gece kalmadan, sabah gidip akşamdan önce dönmek üzere.
günü dolmak * önceden belirlenmiş bir süreyi tamamlamak.
* ömrünü tamamlamak, eceli gelmek.
* hamilelikte çocuğun olması gereken süreyi tamamlamak, doldurmak.
günü geçmiş * eski tarihli.
* son kullanma tarihi dolmuşolan yiyecek, bayat.
günü gününe * Tam vaktinde, her gün, gününde, tam gününde.
günü gününe uymaz * her zaman aynıdurumda bulunmaz, kararsız.
günü yetmek * ölüm zamanı gelmek.
* (gebe için) doğum vakti gelmek.
günücü * Kıskanç, hasetçi, hasut.
günücülük * Kıskançlık, hasetlik.
günüleme * Günülemek işi.
günülemek * Kıskanmak, çekememek, haset etmek.
günün adamı * O günlerde çok sözü edilen kişi.
* Zamanın gereğine göre yön ve tutum değiştiren kimse.
* Kendisinde zamanın gerektirdiği değerler bulunan kimse.
günün birinde * belli olmayan bir günde.
gününü (veya günlerini) saymak * (kurtulamayacak hasta) son günlerini yaşamak.
gününü beklemek * Bkz. gününü (veya günlerini) saymak.
gününü doldurmak * bir işin sona ermesi için gereken süreyi tamamlamak.
gününü görmek * kötü bir sonla karşılaşmak, cezaya çarptırılmak.
* çocuklarının iyi, mutlu günlerini görmek.
* ay başı görmek.
gününü göstermek * (tehdit yollu) cezalandırmak.
gününü gün etmek * hiçbir şeyi dert edinmeyip gününü hoşgeçirmek.
güpegündüz * Ortalık iyice aydınlıkken, iyice gündüz iken.
güpgüzel * Çok güzel.
gür * Bol ve güçlü olarak çıkan veya fışkıran.
* Bol, verimli, feyyaz.
gür gür * Bkz. gürül gürül.
gürbüz * Sağlam, güçlü ve iyi gelişmiş, iri.
gürbüzleşme * Gürbüzleşmek işi.
gürbüzleşmek * Gelişmek, gürbüz duruma gelmek.
gürbüzlük * Gürbüz olma durumu.
Gürcü * Gürcistan halkından veya bu halkın soyundan olan kimse.
Gürcüce * Gürcü dili.
güre * Çiftleşmek isteyen kısrak veya dişi eşek.
* Bir yaşından üç yaşına kadar olan tay.
* Kuvvetli, dinç.
* Çekingen, korkak, ürkek.
gürecilik * Bkz. devimselcilik.
güreş * Belli kurallar içinde, güç kullanarak, iki kişinin türlü oyunlarla birbirinin sırtınıyere getirmeye çalışması.
güreşetmek (veya tutmak) * güreşmek.
güreşmayosu * Güreşirken, güreşçilerin giydiği özel mayo.
güreşminderi * Kapalıspor salonlarında güreşçilerin üzerinde güreştikleri, üstü yekpare kaplı olan kauçuk minder.

Bir yanıt yazın