Kategoriler
H SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük H Sayfa 25

hava hoş * “bir şeyin olmasıyla olmamasıarasında fark yok” anlamında kullanılır.
hava hukuku * Havada ulaşımı düzenlemek için konulmuşhukuk kurallarının bütünü.
hava indirme * Hava kuvvetlerine ait birliklerin hava yoluyla gerçekleştirdiği harekât.
hava iyi (veya fena) esmek * ortamla ilgili her türlü şart uygun (veya kötü) durumda olmak.
hava kaçırmak * (nesneler için) içindeki havayıtutamayıp dışarıya vermek.
hava kanalı * Havayı bir yerden başka bir yere iletmekte kullanılan kanal (boru).
hava kapağı * Bir kanaldan geçen havanın niceliğini ayarlayan kapak.
hava kapanmak * gökyüzü bulutlarla örtülmek.
hava kararmak * güneşin batmasıyla ortalık yarıkararmak.
* gökyüzü iyice bulutlanmak.
hava kesesi * Balıkların aşağıve yukarı inip çıkmalarınısağlayan, hava ile dolup boşalan kese.
* Kuşlarda vücudun çeşitli yerlerinde bulunan ve akciğere bağlı olan boşluklar.
* Birçok böceklerde trake borularıüzerinde yer almışolan hava dolu şişkinlikler.
hava köprüsü * Zorunlu durumlarda iki şehir veya ülke arasında hava yoluyla sağlanan sürekli ulaşım.
hava kuvvetleri * Ülkenin havadan savunulmasını sağlamak için uçak, helikopter, balon gibi araçlardan ve bunlarla ilgili yer
hizmetlerinden, kuruluşlarından oluşan teşkilât.
hava küre * Hava yuvarı.
hava limanı * Şehirler veya ülkeler arasıhava yolu ulaşımı için gerekli teknik ve ticarî kuruluşların bütünü.
* Bu alt yapının yerleştirilmesini, işletilmesini ve geliştirilmesini sağlayan kuruluş.
hava meydanı * Hava limanı.
hava musluğu * Radyatörlerde oluşan soğuk havanın dışarıatılmasınısağlayan musluk.
hava oyunu * Bir mal fiyatının yükseleceği umuduyla o maldan, sözde ileride teslim alınmak üzere, bir parti satın almak
ve vakit gelince bu malın pahalanıp ucuzladığına göre fiyat farkınısatıcıdan almak veya ödemek şeklinde girişilen bir
çeşit talih oyunu.
hava parası * Bir yeri kira ile tutabilmek için sahibine veya içindeki kiracıya açıktan verilen para.
hava patlamak * fırtına çıkmak.
hava raporu * Hava durumu.
hava sahası * Bir devletin yalnız kendisinin kullanma hakkı olduğu, başka devletlerin ancak ilgili devletten izin alarak
yararlanabileceği gökyüzü parçası.
hava süzgeci * Otomobillerde motora ve hava kompresörüne giden havayısüzmeye yarayan alet.
hava şartları * Hava durumu.
hava tahmini * Kısa bir süre için havanın nasıl olacağını bulma.
hava taşı * Gök taşı.
hava tebdili * Hava değişimi.
hava ulaşımı * Hava yolu ulaşımı.
hava üssü * Askerî havacılıkla ilgili plân ve programları düzenleyen merkez.
hava vermek * tekerlek vb. cisimleri hava ile şişirmek; şişkinliğini artırmak, hava basmak.
* akciğerlere basınç altında hava veya oksijen doldurmak.
hava yastığı * Taşıtlarda kaza riskini azaltmaya yönelik hava basınçlıyastık.
hava yastıklı * Hava yastığı olan.
hava yolu * Hava taşıtlarının uçuşsırasında izlemeye zorunlu olduklarıyol.
hava yolu ile * uçakla.
hava yolu ulaşımı * Hava taşıtlarıyla yolcu, yük vb. eşyalarıtaşıma işi.
hava yuvarı * Yer yuvarınıkuşatan çeşitli gaz katmanlarından oluşan örtü, atmosfer.
havacı * Hava taşıtlarında görevli kimse.
* Hava kuvvetlerine bağlıasker.
havacılık * Havacı olma durumu.
* Havacının yaptığı iş, havada uçma tekniği.
* Hava seferlerini ve bu konu ile ilgili teknikleri inceleyen bilim dalı.
havacıva * Sığırdiligillerden, Akdeniz bölgesinde yetişen ve köklerinden kırmızı boya elde edilen çok yıllık otsu bir
bitki (Alkanna tinctoria).
* Değer ve önemi olmayan, boş.
havada kalmak * yerden yüksekte bulunmak.
* sonuca ulaşmamak.
* bir iddia dayanaksız olduğundan kanıtlanmamak.
havadan * Emeksiz, açıktan.
* Boş, değersiz.
havadan sudan (konuşmak) * gelişigüzel, dereden tepeden (konuşmak).
havadan sudan konuşmak * önemsiz konular üzerine konuşmak.
havadar * Havası bol, temiz olan (yer), yeleken, yeleç.
havadis * İlgi ile karşılanabilecek haber.
havaî * Hava ile ilgili, havada bulunan.
* Açık mavi renginde olan.
* Dilediği gibi davranan, uçarı, hoppa.
* Değersiz, boş.
havaî fişek * Törenlerde, geceleri yakılarak havaya uçurulan, renkli ışıklar saçan fişek.
* Geceleyin düşman bölgelerini aydınlatmak amacıyla kullanılan fişek.
havaî mavi * Göğün rengi, açık mavi.
* Bu renkte olan.
havaîlik * Havaî olma durumu, uçarılık, hoppalık.
havaiyat * Boş, değersiz işve sözler.
havalandırıcı * Kapalı bir yerin sürekli ve doğal olarak havalandırılmasınısağlayan alet veya düzen.

Bir yanıt yazın