Kategoriler
H SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük H Sayfa 27

havlatmak * Havlamasına sebep olmak.
havlayış * Havlamak işi veya biçimi.
havlı * Havı olan.
* Havlu.
havlıcan * Zencefilgillerden, aynıadla anılan kök sapları baharat olarak kullanılan ıtırlı bir bitki (Galanga officinalis).
havlu * Kurulanmaya yarar havlı bez.
havlu atmak * (oyunda) pes etmek.
havlucu * Havlu dokuyan veya satan kimse.
havluculuk * Havlu dokuma veya satma işi.
havluluk * Havlu asmak için özel olarak yapılmış araç, havlu asacağı.
* Banyolarda havluların konulduğu küçük dolap.
* Havlu yapmaya elverişli olan, özel dokunuşlu pamuklu (kumaş).
havra * Yahudi tapınağı, sinagog.
* Çok gürültülü yer.
havsala * Kuşkursağı.
* Leğen.
* Zihnin bir şeyi anlama ve kavrama yetisi.
havsalasıalmamak * aklıkabul edememek.
havsalası geniş * Hoşgörüsü olan, hiçbir şeye aldırışetmeyen.
havsalasına sığmamak * aklıalmamak, kavrayamamak.
* kabul edememek.
havuç * Maydanozgillerden, koni biçimindeki etli kökü için sebze olarak yetiştirilen iki yıllık otsu bir kültür bitkisi,
yeregeçen, pürçüklü (Daucus carota).
havuç suyu * Havuç meyvesinin sıkılması ile elde edilen meyve suyu.
havuçlu kek * İçinde havuç bulunan kek.
havuduyla yutmak * Bkz. deveyi havuduyla yutmak.
havut * Deve semeri.
havuz * Su biriktirmek, yüzmek veya çevreyi güzelleştirmek gibi amaçlarla altıve yanlarımermer, beton ve benzeri
şeylerden yapılarak içine su doldurulan, genellikle üstü açık yer.
* Kum, asit vb. konulan çukur yer.
* Büyük gemilerin onarılmak için çekildikleri yer.
havuzcu * Otelde havuzla ilgili işlere bakan görevli.
havuzcuk * İdrar borularının böbrekle birleştikleri yerde huni biçimindeki genişlik.
havuzlama * Havuzlamak işi.
havuzlamak * (gemiyi) Onarmak için havuza çekmek.
havuzlanma * Havuzlanmak işi.
havuzlanmak * (gemi) Onarılmak için havuza çekilmek.
havuzlu * Havuzu olan.
havuzsuz * Havuzu olmayan.
havvaanaeli * Küçük beyaz çiçekli bir yıllık bir bitki (Anastatica hierochuntia).
havya * Madenlerle yapılan kaynak işlerinde lehimi eritmek için ateşle veya elektrikle kızdırılarak kullanılan,
çoğunlukla çekiç biçiminde ucu bakır alet.
havyar * Tuzla hazırlanmışyarıezme durumunda, genellikle mersin balığıyumurtası.
havza * Dağveya tepelerle sınırlanmış, sularıaynıdenize, göle veya ırmağa akan bölge.
* Maden bölgesi.
* Tekne.
hay * İyi dilek, azarlama, şaşma ve sevinç bildirmede kullanılır.
hay Allah * iyi dilek.
hay hayı gitmek vay vayıkalmak * sağlığını, gençliğini yitirerek sağlığından yakınır duruma gelmek.
haya * Er bezi.
hayâ * Utanma duygusu, utanç, utanma, sıkılma.
hayâ perdesi yırtılmak * utanç duymamak.
hayal * Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, imge, hulya.
* İmge.
* Görüntü.
* Belli belirsiz görülen şey, gölge.
* Aydınlatılan bir perde arkasında deri veya kartondan yapılmış, hareket edebilen resimlere verilen ad ve bu
resimlerle oynatılan oyun.
hayal gücü * Zihnin hayal yaratma yetisi, düşgücü, imgeleme, muhayyile.
hayal bilim * Bilim kurgu.
hayal düzeyi * Hayal edebilme gücü, seviyesi.
hayal etmek * bir şeyi zihinde tasarlayıp canlandırmak.
hayal gibi * ince, zarif.
hayal kırıklığı * Çok istenilen veya umulan bir şeyin gerçekleşmeyişinden duyulan üzüntü, düşkırıklığı.
hayal kurmak * gerçekleşmesi istenen, özlenen şeyi düşünmek.
hayal meyal * Belli belirsiz, açık seçik olmayan (durumda).
hayal olmak * gerçekleştirilememek.
* geçmişte kalmak, hatıra olmak.
hayal oyunu * Karagöz oyunu.
hayal seviyesi * Hayal düzeyi.

Bir yanıt yazın