Kategoriler
H SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük H Sayfa 33

hazırlık dönemi * Hazırlanmak için geçen süre.
hazırlık görmek * hazır olmak için gereken şeyleri toplamak veya durumları sağlamak.
hazırlık sınıfı * Öğrencilere, belli bir öğretim programını izlemek veya belli bir okulda okumak için gerekli temel anlayış,
bilgi ve becerileri kazandırmak amacıyla bir okula, bir üniversiteye bağlı olarak açılan sınıf.
hazırlıklı * Bir şey için önceden hazırlanmışolan.
hazırlıklı olmak (veya bulunmak) * hazırlanmışolmak.
hazırlıksız * Bir şey için önceden hazırlanmamışolan.
hazırlıksız olmak (veya bulunmak) * hazırlanmamışolmak.
hazırlop * Sarısıkatılaşacak derecede kaynatılmış(yumurta).
* Başkasıtarafından hazırlanmış, sağlanmış, emeksiz, külfetsiz.
hazin * Acıklı, üzüntü veren, dokunaklı, hüzünlü.
hazine * Altın, gümüş, mücevher gibi değerli eşya yığını, büyük servet.
* Değerli şeylerin saklandığıyer.
* Gömülü veya saklı iken bulunan değerli şeylerin bütünü.
* Devlet malı, parasıveya bunların saklandığıyer.
* Kaynak.
* Büyük bağlılık duyulan, değer verilen şey veya kimse.
* Devletin altın, döviz, bono ve nakit işlemlerini maliye ile birlikte düzenleme görevini üstlenen makam.
hazinedar * Bir hazineyi bekleyen, yöneten kimse.
hazinedarlık * Hazineyi yönetme görevi.
haziran * Yılın 30 gün süren altıncıayı.
haziran böceği * Mayıs böceklerinden, tarım bitkilerine çok zarar veren kın kanatlı bir böcek (Amphimallus solstitialis).
hazire * Etrafıçitle çevrili ve girilmesi yasak yer.
* Cami, türbe, tekke gibi yerlerde çevresi parmaklıklarla çevrili mezar yeri.
hazletmek * Gidermek, kaldırmak, çıkarmak, silmek.
hazmetme * Hazmetmek durumu.
hazmetmek * Sindirmek.
* Hoşa gitmeyen bir davranışıkarşılıksız bırakmak, içine atmak.
* Katlanmak, dayanmak, sabretmek.
hazne * Hazine.
* Bir şeyin toplandığı, biriktirildiği yer, depo.
* Döl yatağı.
hazret * Kutsal sayılan kimselerin adlarının başına getirilen unvan.
* Bir seslenme sözü.
* Adısöylenmeyen bir kimseden söz edilirken kullanılır.
hazretleri * eskiden saygıduyulan kişilerin adlarınıveya makamlarını gösteren söze başka unvanlarla birlikte getirilirdi.
hazzetme * Hoşlanma.
hazzetmek * Hoşlanmak.
hazzınıçıkarmak * zevkini çıkarmak.
He * Helyum’un kısaltması.
he * Türk alfabesinin onuncu harfinin adı.
he * Evet.
he demek * onamak.
heba * Hiçbir işe yaramadan yok olma, boşa gitme.
heba etmek * boşuna harcamak, ziyan etmek.
heba olmak * boşa gitmek, ziyan olmak.
heba olup gitmek
hebenneka * Zeki ve becerikli olmadığıhâlde kendini öyle sanan.
heccav * Yergici.
hece * Bir solukta çıkarılan ses veya ses birliği, seslem.
hece ölçüsü * Hece vezni.
hece taşı * Mezar taşı.
hece vezni * Belirli sayıdaki hece kümelerine dayanan nazım ölçüsü, parmak hesabı.
hece yutumu * Kelime içinde benzer hecelerden birinin düşmesi.
hececi * Hece ölçüsüyle şiir yazan (şair).
* Millî Edebiyat döneminde hece ölçüsüyle şiirler yazan beşşairden her biri.
hececilik * Hece vezni ile şiir yazma yanlısı olan kimse.
heceleme * Hecelemek işi.
hecelemek * Bir kelimenin hecelerini teker teker söylemek.
* İlk bakışta okuyamayıp heceleri teker teker okumak.
heceletme * Heceletmek işi veya biçimi.
heceletmek * Hecelemesini sağlamak.
heceli * Herhangi bir sayıda hecesi olan.
hecelik * Heceyi esas alan ses birimi.
hecin * Çift parmaklılar takımının, devegiller familyasından, uzunluğu 3, yüksekliği 2 m kadar olan, sırtında besin
depo etmeye yarayan tek hörgücü bulunan, hızlıyürüyen bir memeli türü (Camellus dromedarius).
hedef * Nişan alınacak yer.
* Amaç, gaye, maksat.
hedef almak * Bkz. nişan almak.
* ulaşılmak istenen amaca göre davranmak.
* (bir kimseyi, bir yeri) yıpratmak, eleştirmek amacıyla karşısına almak.
hedef kitle * Verilmek istenen mesajın ulaşmasıhedeflenen bir grup veya topluluk.

Bir yanıt yazın