Kategoriler
H SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük H Sayfa 44

hışlamak * Hışıldamak, hışıltısesi çıkarmak.
hıyaban * İki tarafıdüzgün ağaçlıyol veya bulvar.
hıyanet * Kutsal sayılan şeylere el uzatma, kötülük etme veya karşıdavranma, hainlik, ihanet.
* Güveni kötüye kullanma, aldatma, vefasızlık.
* Vefasız.
hıyanetlik * Hıyanet.
hıyar * Kabakgillerden, uzun, iri meyveli, sürüngen, bir yıllık otsu bir bitki (Cucumis sativus).
* Bu bitkinin ürünü.
* Kaba saba, görgüsüz, budala.
hıyar * Bir şeyi seçmekte veya yapıp yapmamakta özgürlük.
hıyarağa * Görgüsüz, kaba saba, yontulmamış.
hıyarağalık * Hıyarağa gibi davranma.
hıyarağası * Hıyarağa.
hıyarcık * Kasık lenf bezlerinin iltihaplanması.
hıyarcıl * Bkz. hıyarcık.
hıyarlaşma * Hıyarlaşmak işi.
hıyarlaşmak * Kaba saba, budalaca davranışlarda bulunmaya başlamak.
hıyarlık * Kaba saba, budalaca davranma durumu.
hıyarlık etmek * hıyarlaşmak.
hıyarşembe * Baklagillerden, siyah renkte olan meyvelerinin içinde çekirdeklerden başka, hekimlikte kullanılan bir öz
bulunan bitki, Hint hıyarı(Cassia fistula).
hız * Çabukluk, sür’at.
* Bir hareketten doğan güç, şiddet.
* Çaba, güç, gayret, takat.
* Alınan yolun harcanan zamana oranı, sür’at.
hız almak * atlamak için geri çekilip birdenbire fırlamak.
hız vermek * hızınıartırmak, hızlandırmak.
* isteklendirmek.
hızar * Tahta ve kereste biçmeye yarayan, elektrik ve su gücüyle çalışan büyük bıçkı.
hızarcı * Hızar işleten, hızarla kereste biçen kimse.
hızarcılık * Hızarcının işi.
hızınıalamamak * hızla gidişini yavaşlatamamak.
* öfkesini yenememek, yatışamamak.
hızınıalmak * şiddetini yenmek, yatışmak.
* yavaşlamak, hızınıyitirmek.
hızınıkaybetmek (veya yitirmek) * etkisini, geçerliliğini yitirmek, hükmü kalmamak.
Hızır * Halk inanışlarına göre ölümsüzlüğe kavuşmuşolduğuna inanılan ulu kimse.
* (küçük h ile) Çabuk davranan kimse.
Hızır gibi yetişmek * birinin en sıkışık bir zamanında, beklemediği biri, yardımına yetişmek.
hızla * Çabucak, çabuk, sür’atle.
hızlandırılma * Hızlandırılmak işi.
hızlandırılmak * Hız verilmek, hızıartırılmak.
hızlandırma * Hızlandırmak işi.
hızlandırmak * Hız verilmek, hızıartırılmak.
hızlanış * Hızlanmak işi veya biçimi.
hızlanma * Hızlanmak işi.
hızlanmak * Hız almak, hızıartmak.
hızlı * Çabuk, seri, sür’atli.
* Güç kullanarak, şiddetle.
* Yüksek sesle.
* İvedi olarak, ivedilikle.
* Uçarı, çapkın, hovarda.
hızlıakın * Basketbolda karşıtarafın toparlanmasına fırsat vermeden, paslaşarak yapılan hızlıhücum, fast break.
hızlıhızlı * Çabucak, ivedilikle.
hızlıhücum * Hızlıakın.
hızlısağanak tez geçer * büyük bir hızla başlayan şeyler az sürer.
hızlıyaşamak * eğlenceye aşırıdüşkün olarak yaşamak.
hızlılık * Hızlı olma durumu, sür’at.
hızölçer * İvmeölçer.
hibe * Bağışlama, bağış.
hibe etmek * bağışlamak.
hicap * Utanma, utanç, sıkılma.
hicap duymak (veya etmek) * utanmak.
hicaz * Klâsik Türk müziğinde dügâh perdesinde karar kılan bir makam.
* Klâsik Türk müziğinde do diyez notasınıandıran perde.
hicazkâr * Klâsik Türk müziğinde rast perdesinde karar kılan bir makam.
hiciv * Yergi.

Bir yanıt yazın