Kategoriler
H SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük H Sayfa 53

horoz dövüşü * Özel olarak yetiştirilmişiki horozun eğlence ve yarışma amacıyla dövüştürülmesi.
* Çömelik duruşta karşılıklı iki kişinin elleriyle itişmeleri.
horoz evlenir, tavuk tellenir * yeri yokken başkasının sevincine katılanlar için söylenir.
horoz fasulyesi * Bir tür fasulye.
horoz gibi * kabadayıca davranan erkekler için kullanılır.
horoz ibiği * Horozun tepesinde bulunan etli kırmızıkısım.
* Bkz. horoz ibiği.
* (renk) Koyu, pembe, kırmızı.
horoz ibiği * Horoz ibiğigillerden, kırmızıçiçekleri horoz ibiğini andıran bir süs bitkisi (Amaranthus).
horoz kafalı * Horoz akıllı.
horoz karası * Bir çeşit üzüm.
horoz mantarı * Yenilebilen bir cins mantar (Cantherellus cibarius).
horoz ölür, gözü çöplükte kalır * yaşanılmış, alışılmış, erişilmiş bir durum veya makam yitirildikten sonra, yine o durum veya makamda gözü
kalan kimseler için söylenir.
horoz siklet * Horoz ağırlık.
horoz şekeri * Horoz biçiminde, çeşitli renklerde yapılmış, ince tahta çubuğa takılıp satılan şeker.
horoz vakti * Sabahın erken saati.
horozayağı * Tüfekten boşkovanıçıkarmaya yarayan burgu.
horozbina * Horozbinagillerden, sırt yüzgeci uzun ve geniş, küçük bir balık (Blemnius).
horozbinagiller * Örnek hayvanıhorozbina olan, kayalık deniz kıyılarında yaşayan kemikli balıklar familyası.
horozcuk otu * Turpgillerden, eskiden kuduzun ilâcısanılan, ıtırlı bir dağbitkisi, yaban teresi (Lepidium campestre).
horozdan kaçmak * (kadın için) erkeklerden uzak durmak, onlardan kaçmak.
horozgözü * Maydanozgillerden, beyaz veya pembe çiçekli bir bitki (Seseli tortuosum).
horozibiğigiller * Ispanaklar takımından, örneği horozibiği olan bitki familyası.
horozlanış * Horozlanmak işi veya biçimi.
horozlanma * Horozlanmak işi.
horozlanmak * Kabadayıtavrıtakınmak, çalım satmak.
horozlar ötmek * sabah olmak.
horozlaşma * Horozlaşmak işi.
horozlaşmak * Kabadayılaşmak, kabadayı gibi davranmak.
horozu çok olan köyde sabah geç olur * karışanıçok olan işlerden güç sonuç alınır.
horst * Çöküntü hendeğinin yanındaki çıkıntılar.
hortlak * Mezardan çıkarak insanlarıkorkuttuğuna inanılan yaratık, hayalet.
hortlama * Hortlamak işi.
hortlamak * (yanlış bir inanışa göre) Ölü mezardan çıkmak.
* Herhangi bir sorun yeniden ortaya çıkmak.
hortlatma * Hortlatmak işi.
hortlatmak * Hortlamak işi yapılmak.
hortum * Filde ve bazı böceklerde boru biçiminde uzamışağız veya burun bölümü.
* Tulumba veya musluklara takılan genellikle plâstikten uzun boru.
* Hava veya suyun hızla dönüp sütun biçiminde yükselmesiyle oluşan, alanıdar bir siklon çeşidi.
hortum gibi * çok uzun (burun).
hortum sıkmak * (yangına) su sıkmak.
hortumlu * Hortumu olan.
hortumlu böcekler * Eşkanatlıları, yarım kanatlıları, tahta kurularını içine alan, kan veya öz su emici birçok asalak türü bulunan
böcekler topluluğu (Rhynchota).
hortumlular * Pek çok türünün nesli tükenmişolan, günümüzde filleri içine alan memeli hayvanlar alt takımı.
horul horul * Horlama sesi çıkararak.
horuldama * Horuldamak işi.
horuldamak * Horlamak (I).
horuldayış * Horuldama biçimi.
horultu * Horuldama sesi.
hostes * Taşıtlarda ve özellikle uçaklarda yolcu ağırlayan genç kadın.
* (bir toplulukta, kongrede vb. yerlerde) Katılanlarıağırlayan, onlara kılavuzluk eden genç kadın.
hosteslik * Hostes olma durumu.
* Hostesin görevi.
hoş * Beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren.
* Bununla birlikte.
* Beğenilen, duyguları okşayan bir biçimde.
hoş bulduk * “hoşgeldiniz” sözüne verilen karşılık.
hoşgeldiniz * gelene söylenen esenleme sözü.
hoşgörmek (veya karşılamak) * gücenilecek veya karşılık verilecek bir davranışıhoşgörü ile karşılamak, anlayışla karşılamak, kusur
saymamak.

Bir yanıt yazın