horoz dövüşü | * Özel olarak yetiştirilmişiki horozun eğlence ve yarışma amacıyla dövüştürülmesi. * Çömelik duruşta karşılıklı iki kişinin elleriyle itişmeleri. |
horoz evlenir, tavuk tellenir | * yeri yokken başkasının sevincine katılanlar için söylenir. |
horoz fasulyesi | * Bir tür fasulye. |
horoz gibi | * kabadayıca davranan erkekler için kullanılır. |
horoz ibiği | * Horozun tepesinde bulunan etli kırmızıkısım. * Bkz. horoz ibiği. * (renk) Koyu, pembe, kırmızı. |
horoz ibiği | * Horoz ibiğigillerden, kırmızıçiçekleri horoz ibiğini andıran bir süs bitkisi (Amaranthus). |
horoz kafalı | * Horoz akıllı. |
horoz karası | * Bir çeşit üzüm. |
horoz mantarı | * Yenilebilen bir cins mantar (Cantherellus cibarius). |
horoz ölür, gözü çöplükte kalır | * yaşanılmış, alışılmış, erişilmiş bir durum veya makam yitirildikten sonra, yine o durum veya makamda gözü kalan kimseler için söylenir. |
horoz siklet | * Horoz ağırlık. |
horoz şekeri | * Horoz biçiminde, çeşitli renklerde yapılmış, ince tahta çubuğa takılıp satılan şeker. |
horoz vakti | * Sabahın erken saati. |
horozayağı | * Tüfekten boşkovanıçıkarmaya yarayan burgu. |
horozbina | * Horozbinagillerden, sırt yüzgeci uzun ve geniş, küçük bir balık (Blemnius). |
horozbinagiller | * Örnek hayvanıhorozbina olan, kayalık deniz kıyılarında yaşayan kemikli balıklar familyası. |
horozcuk otu | * Turpgillerden, eskiden kuduzun ilâcısanılan, ıtırlı bir dağbitkisi, yaban teresi (Lepidium campestre). |
horozdan kaçmak | * (kadın için) erkeklerden uzak durmak, onlardan kaçmak. |
horozgözü | * Maydanozgillerden, beyaz veya pembe çiçekli bir bitki (Seseli tortuosum). |
horozibiğigiller | * Ispanaklar takımından, örneği horozibiği olan bitki familyası. |
horozlanış | * Horozlanmak işi veya biçimi. |
horozlanma | * Horozlanmak işi. |
horozlanmak | * Kabadayıtavrıtakınmak, çalım satmak. |
horozlar ötmek | * sabah olmak. |
horozlaşma | * Horozlaşmak işi. |
horozlaşmak | * Kabadayılaşmak, kabadayı gibi davranmak. |
horozu çok olan köyde sabah geç olur | * karışanıçok olan işlerden güç sonuç alınır. |
horst | * Çöküntü hendeğinin yanındaki çıkıntılar. |
hortlak | * Mezardan çıkarak insanlarıkorkuttuğuna inanılan yaratık, hayalet. |
hortlama | * Hortlamak işi. |
hortlamak | * (yanlış bir inanışa göre) Ölü mezardan çıkmak. * Herhangi bir sorun yeniden ortaya çıkmak. |
hortlatma | * Hortlatmak işi. |
hortlatmak | * Hortlamak işi yapılmak. |
hortum | * Filde ve bazı böceklerde boru biçiminde uzamışağız veya burun bölümü. * Tulumba veya musluklara takılan genellikle plâstikten uzun boru. * Hava veya suyun hızla dönüp sütun biçiminde yükselmesiyle oluşan, alanıdar bir siklon çeşidi. |
hortum gibi | * çok uzun (burun). |
hortum sıkmak | * (yangına) su sıkmak. |
hortumlu | * Hortumu olan. |
hortumlu böcekler | * Eşkanatlıları, yarım kanatlıları, tahta kurularını içine alan, kan veya öz su emici birçok asalak türü bulunan böcekler topluluğu (Rhynchota). |
hortumlular | * Pek çok türünün nesli tükenmişolan, günümüzde filleri içine alan memeli hayvanlar alt takımı. |
horul horul | * Horlama sesi çıkararak. |
horuldama | * Horuldamak işi. |
horuldamak | * Horlamak (I). |
horuldayış | * Horuldama biçimi. |
horultu | * Horuldama sesi. |
hostes | * Taşıtlarda ve özellikle uçaklarda yolcu ağırlayan genç kadın. * (bir toplulukta, kongrede vb. yerlerde) Katılanlarıağırlayan, onlara kılavuzluk eden genç kadın. |
hosteslik | * Hostes olma durumu. * Hostesin görevi. |
hoş | * Beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren. * Bununla birlikte. * Beğenilen, duyguları okşayan bir biçimde. |
hoş bulduk | * “hoşgeldiniz” sözüne verilen karşılık. |
hoşgeldiniz | * gelene söylenen esenleme sözü. |
hoşgörmek (veya karşılamak) | * gücenilecek veya karşılık verilecek bir davranışıhoşgörü ile karşılamak, anlayışla karşılamak, kusur saymamak. |
Kategoriler