Kategoriler
H SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük H Sayfa 60

hürmetsizlik * Saygısızlık.
hürmette kusur etmek
hürriyet * Özgürlük.
hürriyetçi * Hürriyeti benimseyen kimse.
hürriyetçilik * Hürriyet yanlısı olan kimse.
hürriyeti seçmek * baskıdan kurtulmak ve özgür yaşamak için davranışta bulunmak.
hürriyetperver * Hürriyetçi.
hürriyetsiz * Hürriyetini yitirmiş.
hürriyetsizlik * Hürriyetini yitirmişolma durumu.
hürya * Hep birden, cümbür cemaat.
hürya etmek * bir yerden çıkmak veya bir yere girmek için hep birden atılmak.
hüryemez * Bir çeşit elma.
hüseynî * Klâsik Türk müziğinde dügâh perdesinde karar kılan bir makam.
* Klâsik Türk müziğinde mi notası.
hüsnü kabul göstermek * iyi karşılamak, güler yüz göstermek.
hüsnühâl * Bir kimsenin yaşayışında kötü bir şey bulunmama durumu, iyi hâl.
hüsnühâl kâğıdı * Bir kimsenin yaşamında kötü bir şey bulunmadığını gösteren resmî kuruluşlarca verilen belge, iyi hâl
belgesi.
hüsnühat * Güzel yazısanatı.
hüsnükabul * İyi karşılama, güler yüz gösterme.
hüsnükuruntu * Herhangi bir durumu safça kendinden yana iyiye yorma.
hüsnüniyet * Herhangi bir kimse veya konuda hiçbir kötü düşünce beslememe, temiz yüreklilik, iyi dilek, iyi niyet.
hüsnüniyetle * İyi niyetle.
hüsnütelâkki * İyi karşılama, iyiye yorma.
hüsnüteveccüh * Sevgi ve saygıyla.yakınlık gösterme.
hüsnüyusuf * Karanfilgillerden, bazıtürleri bahçelere süs olarak dikilen bir bitki, gugu çiçeği (Dianthus barbatus).
hüsran * Zarar, ziyan.
* Beklenilen şeyin elde edilememesi yüzünden duyulan acı.
hüsrana uğramak * beklenilen sonucun elde edilmemesi sebebiyle çok üzülmek, acıçekmek.
hüsün * Güzellik.
Hüt * “Çok şişmek, kabarmak” anlamında kullanılan Hüt dağı gibi şişmek deyiminde geçer.
hüthüt * Çavuşkuşu, ibibik.
hüve * “Tamamıtamamına” anlamında hüvesi hüvesine sözünde geçer.
hüvelbaki * “Baki kalan o’ (Allah) dur.” anlamında ve genellikle mezar taşlarına yazılan bir söz.
hüveyda * Besbelli, açıkça, meydanda, aşikâr.
hüviyet * Kimlik.
hüviyet cüzdanı * Kimlik belgesi.
hüzün * İç kapanıklığı, gönül üzgünlüğü.
hüzün çökmek (veya içine bir hüzün çökmek) * hüzünlenmek.
hüzüne kapılmak * hüzünlenmek.
hüzünlendirme * Hüzünlendirmek işi.
hüzünlendirmek * Hüzünlü duruma getirmek.
hüzünleniş * Hüzünlenmek işi veya biçimi.
hüzünlenme * Hüzünlenmek işi.
hüzünlenmek * Hüzünlü duruma gelmek, hüzün duymak.
hüzünlü * Gönüle üzgünlük veren, iç kapanıklığına yol açan.
hüzünsüz * Hüznü olmayan, şen (kimse).
hüzünsüzlük * Hüzünsüz olma durumu.
hüzzam * Klâsik Türk müziğinde segâh perdesinde bir makam.
hüzzam beşlisi * Klâsik Türk müziğinde birleşik makamların beşlilerinden biri.
-ı/ -i, -u / -ü * Fiillerden isim türeten ek: yaz-ı, diz-i, doğ-u, öl-ü vb.
-ı/ -i, -u / -ü * Fiillerden sıklık çatısıtüreten ek: kaz-ı-mak, sür-ü-mek vb.
-ı/ -i, -u / -ü * Belirli nesne yapan yükleme (akuzatif) eki: kapı-y-ı, ev-i, kutu-y-u, kötü-y-ü vb.
-ı/ -i, -u / -ü * Ünsüzle biten kelimelere eklenen 3. kişi iyelik eki: kaş-ı, diş-i, kol-u, göz-ü vb.

Bir yanıt yazın