Kategoriler
İ SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük İ Sayfa 11

ifraz * Bir arazinin bölünmesi, parsellere ayrılması.
* Salgı.
ifraz etmek * bir araziyi bölmek, parsellere ayırmak.
* salgılamak.
ifrazat * Vücuttan çıkan kan, irin, ter gibi şeyler, salgılar.
ifrit * Doğu masal ve efsanelerinde, kötü ve korkunç cin.
* Öfkeli, ortalığı birbirine katan kimse.
ifrit kesilmek (veya olmak) * çok öfkelenmek, çok kızmak.
ifritleşme * İfritleşmek işi veya durumu.
ifritleşmek * İfrit olmak.
ifsat * Düzeni bozma, karışıklık çıkarma.
* Kargaşalık.
ifşa * Herhangi gizli bir şeyi, açığa çıkarma, yayma.
ifşa etmek * gizli bir şeyi ortaya dökmek, açığa vurmak, yaymak, ilân etmek, afişe etmek, reklâm etmek.
ifşaat * Gizli bir şeyi ortaya çıkarmak için yapılan açıklamalar.
ifta * Herhangi bir işlemin veya eylemin din kurallarına uygun olup olmadığıkonusunda ilmiye mensuplarının
fikir beyan etme yetkisi, fetva verme.
iftar * Oruç açma, oruç bozma.
* Oruç açma zamanı.
* Ramazanda akşam yemeği.
iftar etmek * oruç bozmak.
iftar sofrası * Ramazanda akşam ezanı okununca oruç açmak için hazırlanmışsofra.
iftar tabağı * Ramazanda genellikle lokantalarda yemek öncesi iftar açmak için genişçe bir tabağa dizilmişyiyecekler.
iftar topu * İftar zamanını bildirmek amacıyla patlatılan top.
iftar vakti * Ramazanda oruç açma zamanı.
iftar yemeği * Ramazanda oruç açmak için hazırlanan yiyecek ve içeceklerin tümü, iftar sofrası.
iftar zamanı * İftar zamanı.
iftariye * İftar için hazırlanmışçerez ve yiyecek.
iftariyelik * Ramazanda iftar açmak için ilk ağızda yenilecek ve içileceklerin tümü.
iftarlık * Oruç açmak için hazırlanan yiyecek.
* İftarda yenmeye elverişli.
iftihar * Övünme, kıvanma, kıvanç, övünç.
iftihar etmek * kıvanç duymak, övünmek.
iftihar listesi * Övünç çizelgesi.
iftihara geçmek * okuldaki başarısıve iyi davranışlarısebebiyle üstün öğrenci seçilmek, övünç çizelgesinde yer almak.
iftira * Kasıtlıve asılsız suç yükleme, kara çalma, bühtan.
iftira etmek (veya atmak) * bir suçu birinin üzerine atmak, kara çalmak, kara sürmek.
iftiracı * Kara çalan, iftira eden (kimse), müfteri.
iftiracılık * İftiracı olma durumu.
iftiraya uğramak * kasıtlıve asılsız suç yüklenmek.
iguana * İguanagillerden, 1-2 m boyunda, Amerika’nın tropikal bölgelerinde yaşayan, sırtında dikenli çıkıntılar
bulunan, pullu, büyük sürüngen, Hint kertenkelesi (Iguana tuberculara).
iguanagiller * Sürüngenler sınıfından, örnek hayvanı iguana olan bir familya.
* Pamuk, yün gibi şeyleri eğirmekte kullanılan, ortasışişkin, iki ucu sivri ve bunlardan biri çoğu kez çengelli
ağaç araç, eğirmen, kirmen.
* Araba okunun ekseni.
* Değirmen taşının ortasında bulunan ve yukarıdaki üst taşa geçen demir eksen.
* Bkz. iğiplik.
iğağacı * Ana yurdu Asya’nın dağlık bölgeleri olan, bazıtürlerinde yapraklarıkışın dökülen, odunu tornacılık ve
kaplamacılıkta kullanılan, kömürü ile kara kalem resim yapılan küçük bir ağaç (Evonymus).
iğiplik * Mitoz bölünme sırasında oluşan iğbiçimindeki uzantı.
iğyağı * Yüksek hızlıve az yüklü parçaların yağlanmasında kullanılan, düşük viskoziteli bir yağ.
iğbirar * Gücenme, güceniklik, kırgınlık.
iğci * İğkullanan, yapan veya satan (kimse).
iğde * İğdegillerin örnek bitkisi olan bir ağaç (Elaeagnus).
* Bu ağacın zeytin biçiminde, kabuğu kırmızıya çalan sarırenkte, beyaz unlu, tadımayhoşyemişi.
iğdegiller * İki çeneklilerden, örneği iğde olan bitki familyası.
iğdemir * Marangozlukta ağaç delmek için kullanılan çelik araç.
İğdir * Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri.
iğdiş * Erkeklik bezleri çıkarılarak veya burularak erkeklik görevini yapamayacak duruma getirilmişolan (hayvan
ve özellikle at).
iğdişetmek * hayvanlarda erkeklik bezlerini çıkarmak veya körletmek, burmak, enemek.
iğfal * Aldatma, ayartma, kandırma, baştan çıkarma.
* Bir kadınıaldatma, baştan çıkarma.
iğfal etmek * aldatmak, kandırmak, baştan çıkarmak.
* bir kadınıaldatmak, baştan çıkarmak.
iğlik * İçinde herhangi bir sayıda iğbulunan.
iğmek * Bkz. eğmek.

Bir yanıt yazın